Örtünme hakikati yaşadığımız âlemin her tarafını kuşatır. Rabbimizin “Settar” isminin yansımasıdır.
Her esma-i İlâhî gibi Settar ismini de sonsuza uzanan şekliyle mahlûkat üzerinde görmek mümkündür: Bitkilerin kendilerine has kabuklarından hayvanların derilerine, gezegenlerin atmosferinden hücreler âlemine varıncaya kadar zerrelerden güneşlere bütün varlık âlemini kuşatır, örter, gizler, korur.
Tesettür, kâinatın inkâr edilemeyen bir gerçeğidir…
Tarihten günümüze
Müstehcenliğin kökleri insanlık tarihi kadar derinlere uzanır. Tarihî kaynaklar, asırlar boyu tesettürün kadının hür mü, yoksa köle mi olduğuna dair bir “işaret, sembol” anlamını taşıdığını belirtirler. Tarihte, hür kadınlar vücut hatlarını gizleyen örtüleriyle, kendilerini teşhir eden köle kadınlardan ayrılırlardı.
21. Asrı geçmiş yüzyıllardan ayıran en önemli özelliklerden biri kadının meta olarak kullanılmasının yaygınlaşmasıdır. Kadın; müzik, sinema, klip, defile, reklâm ve magazin dünyasının vazgeçilmez ögesidir. Kendilerini malzeme yapan kadınların psikolojileri bir tarafa, “fuhuş yolunu genişletip, nikâh yolunu kapatmaya çalışan” ifsat komiteleri teknolojinin de yardımıyla çalışmalarını yayma konusunda titiz bir gayretteler.
Hayâ duygusunun giderek aşındığı bu tablo içinde, aile yapısı zedeleniyor, kadına yönelik suçlarda hızlı bir artış görülüyor. Bu tablo “Tesettür esarettir!” diyerek Kur’ân’ın emrine muhalefet eden sefih medenîlerin hayâsız yüzlerine vurulan bir tokat değil mi sizce de?
Tesettüre yeni başlayanlara
Tesettür modasını takip etmeye çalışan hanımlar “Üstü Mekke-Altı Paris” gibi eleştirilerin muhatabı oluyorlar. Dıştan bakanların bu tarz düşünmeleri doğru da olabilir. Burada dikkat çeken husus bizim ne kadar göz önünde bulunduğumuz ve davranışlarımızın mercek altında tutulduğudur. Bu bakımdan tesettür konusunda hanımların duyarlı ve dikkatli davranmaları gerekir. İbadetin aslî kaynaklarımızda gösterilen ölçüler içinde ve tavizsiz uygulanması şarttır.
Tesettürle moda arasındaki ilişki şöyle olabilir: Tesettür modaya değil, moda tesettüre tâbi olmalıdır. Tesettürün ruhu incitilmeden moda takip edilebilir.
Tabiî tesettüre yeni başlayanlara biraz anlayış gösterilmesi yerinde olacaktır. Tesettürü hayatına yeni yerleştirmeye çalışanlar, ne kadarını yapabiliyorlarsa, onunla başlayabilirler. Yeter ki, tesettürün ölçüsünün ve kendilerinin bunu ne derece gerçekleştirebildiğinin farkında olup; ileride kalan eksiği de tamamlama niyet ve azminde bulunsunlar.
Nezih ve müşfik olmak
Her konuda olduğu gibi tesettür konusunda da Risale-i Nur’daki müsbet hareket çizgisiyle şekillenmiş nezih ve müşfik bir üslûp önemlidir. Gerek risalelerden, gerekse hatıralardan örnekler sunarak Kur’ân’daki tesettür emri uğruna hapis yatan Bediüzzaman Hazretleri’nden şefkat eksenli hizmet dersi alalım.
Bunlardan biri Gençlik Rehberi’nde yer alan ve “Bu zamanda zındıka dalâleti, İslâmiyete karşı muharebesinde şeytan kumandasına verilen fırkalardan en dehşetlisi yarım çıplak hanımlardır” ifadesiyle, bu çerçevede izahların yapıldığı “Bir mesele-i mühime” bahsiyle ilgili olarak, Bediüzzaman Hazretleri’nin sonradan koydurduğu not. Müstehcenliğin tahripkâr sonuçlarının ve güzellik nimetine şükrün nasıl eda edileceğinin anlatıldığı bu bölümdeki ifadelerin hanımları incitebileceği endişesiyle kaleme alınan bu notta Bediüzzaman Hazretleri, “Şefkat kahramanı olan hemşirelerimiz bu iki sayfadaki şiddetle meşgul olup müteessir olmasınlar” tavsiyesinde bulunuyor. (Bediüzzaman Said Nursî, Gençlik Rehberi, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul 2000, s. 32)
İkinci olarak, Bediüzzaman Hazretleri’nin Talebelerinden Zübeyir Gündüzalp’in naklettiği şu şefkat yüklü beyanlar önemli: “Ahirzamanda taife-i nisa dine mühim hizmetler yapacaklardır. Kendilerinin açık saçıklığa heves etmeleri onların fenalığından değil, zaife oldukları için, kendilerini himaye edecek bir kocaya sahip olabilmek gibi bir histen ileri geliyor. Ben kadınların müdafiiyim.” (Necmeddin Şahiner, Nura Adanan Bir Ömür: Zübeyir Ağabey, s.165)