"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bir başka mânâyla iktisat

Yasemin YAŞAR
02 Mayıs 2020, Cumartesi
Kâinat bir denge içerisinde yaratılmıştır.

Bu dengeyi, ahengi, intizamı bozan maddî, manevî, şahsî, içtimaî bütün dengesiz davranışlar Kur’ân’ın dilinde “İsraf” olarak tanımlanmıştır. Bunun tam tersi durum ise, “İktisat”tır. Dolayısıyla iktisat denince, zihin kodlarımıza daha tefrit bir mana ile sanki yemeyeceksin, giymeyeceksin, almayacaksın, uzak duracaksın vs. gibi algılamalar gelmektedir. Oysa ifrat, israf olduğu gibi tefrit de israftır. Tefritin iktisatla bir bağlantısı yoktur. Zira iktisat dengedir. 

Kavram olarak “iktisat” ise kasd kökünden gelir. Bir manasıyla “yönünü ona dönmek”, “yolun doğru olması”, “istikamet-i tarik”, “matluba, maksuda ulaştıracak yol” manalarındadır.

Bir başka manası ise, yine “kasd” kökünden maksat anlamında bir şeyin yaratılışındaki hikmet ve maksada tevfik-i harekettir. Yaratılıştaki maksat ise Rabbini tanımaktır. O zaman iktisat, Hâlık-ı Kâinatı tanımak kasdıyla yaşamaktır.

İktisatta nimeti verene aktif bir şükür vardır. Zaten şükrün mikyaslarından biri de iktisattır. Şükür, rızık, iktisat kavramlarının arasındaki bağ ise hakikaten ilginç ve bir zincirin halkaları gibidir. Meselâ ekmek nimeti üzerinden gidersek; ekmek, beden için rızıktır, kalp için nimetlendirildiğini bilmekten gelen telezüzî bir rızıktır. Akıl için tefekkür anlamında bir rızıktır. Ruh için ise nimet vereni tanımak ve bilmekten gelen ulvî bir rızıktır. Rızık ise şükürle kaimdir. Dolayısıyla ekmeği fıtrî bir iştihadan gelen telezzüzle kararınca yemek beden için bir iktisattır. Fikrederek yani tefekkürle yemek akıl için bir iktisattır. Memnuniyet ve kanaatle yemek, kalp için bir iktisattır. 

Rahmetin bir şubesi olan “Rezzak” manasında bir idrak ve şuurla yemek ise ruhun bir iktisadıdır. Netice olarak iktisat, hikmet-i İlâhiyeye tevfik-i harekettir. Bu, hayatın içerisindeki bütün nimetler için geçerlidir.

Bu manalarla bakıldığında her bir nimetin akla, kalbe, bedene, ruha bakan cihetlerle rızıklandırıldığını fark etmek ve buna uygun hareket etmek ancak iktisat olacaktır. Dolayısıyla hem şükrün enva-ı açısından hem iktisat noktasından nimeti bütün bu dairelerin elinden alıp sadece nefse münhasır kılmak “hayvan gibi yutmaktan” öte geçmeyecektir. 

Hatta tefrit edip yemese, bir nevi riyazetle nefsi inceltse, bunun neticesinde keramete benzer, ama hakikatte istidraç gibi haller gösterse dahi o kimse müsriflikten öte geçemeyecektir.

Hasılı müsrif her yönüyle tutarsız, dengesiz, gelişigüzel davranan, yaşayan, yiyen, konuşan kimse iken; iktisatlı kimse maddî ve manevî her fiilinde hesaplı, ilkeli, prensipli dengeli kimsedir.

Okunma Sayısı: 2556
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı