Geçen sene olduğu gibi bu sezona da Manisa Kitap Fuarıyla girdik. Geçen Cuma açılan fuar, önümüzdeki Pazar günü sona erecek.
Sonuncusunu Barla’da Haziran’da yaptığımız neşriyat temsilcileri toplantılarında çokça vurgulandığı gibi, kitap fuarları, neşriyatımızı dışımızdaki kesimlere tanıtıp ulaştırmanın en etkili ve verimli araçlarından biri.
Hem Risale-i Nur ve gazetemiz başta olmak üzere yayınlarımızın ilânatını yapmak.
Hem imza ve söyleşi programlarıyla yazarlarımızı okurlarla buluşturup müfritane irtibat manasını tahakkuk ettirmek.
Hem malûm sebeplerle toplumun üzerine çöken korku atmosferini dağıtmak ve özellikle Risale-i Nur’la ilgili olarak pompalanmak isteyen “yasak” algısını kırmak.
Hem de satış gelirlerimizi arttırarak, zorlu ekonomik şartların getirdiği sıkıntıların aşılmasına bu şekilde katkıda bulunmak....
Bunlar ve daha başka birçok sebeple son yıllarda kitap fuarlarına, yapıldıkları mahallerdeki okurlarımızın da sahip çıkması ve katkılarıyla çok önem ve emek veriyoruz.
Manisa ile yeni sezona Bismillah dedik.
Sıradaki diğer illerle devam edeceğiz inşaallah.
***
İki teklif
Düzce’den Burhan Balaban’ın mesajı:
Biz bir cemaatiz. Bu cemaatin en önemli hedefi Risale-i Nur’u ve ondan istihraç ettiğimiz fikirleri neşretmek. Bunun için bir gazetemiz, yayınevimiz ve dergilerimiz var.
Bir yola çıkarken, bir iş yaparken “Nelerimiz yok?” diye bakamazsınız. “Nelerimiz var?” diye bakmak zorundasınız. Öyleyse var olan ile yürümemiz gerekiyor.
Soru şu: Cemaati masrafa sokmadan, kimseye boyun büktürmeden, ölçülerimizden taviz vermeden en kısa zamanda en yüksek ciroyu yaparak dar boğazdan nasıl çıkarız?
Bu cemaatin en büyük zenginliği Risale-i Nur ve insan kaynaklarıdır. Stoklarda duran veya az bir maliyetle derhal basabileceğimiz onlarca eserimiz mevcut. Bu eserlerin lansmanını beş yıldızlı otellerde pahalı promosyonlarla yapamayız.
Gündemi yakaladığını düşündüğümüz bir eseri bütün Türkiye’de eşzamanlı seminerler silsilesi ile gündeme oturtmalıyız. Bediüzzaman Haftasında yapılan etkinlikler gibi o eseri karar verilecek muayyen bir zaman tüm Türkiye’de gündemde tutmalıyız.
Meselâ “İslam Demokrasi Laiklik” eserini herkesin demokrasiye ihtiyaç duyduğu, demokrasiye dair kavramların içinin boşaltıldığı şu zamanda bayrak gibi göndere çekmeye ihtiyaç var. Her hizmet mahalli bu kitabı elindeki tüm imkânlarla reklâmını yaparak, yerel ve ulusal basını her türlü gayretle işin içine sokarak eşzamanlı kararlaştırılan bir süre bayraklaştırsa bu hamle ikinci bir “Köprü ruhu” dalgası başlatır, gündemi biz oluştururuz, umumî efkârı Rabbimizin yardımıyle biz yönlendiririz.
Böylesi eşzamanlı hizmet odaklanmaları hepimizi gayrete getirir, himmet ve gayretimizin ortak bir noktaya toplanması muazzam sonuçlar almamızı temin eder.
Özetleyecek olursam:
1) 12 Eylül sürecinde de, sonrasında da gündem oluşturmuş olan İslam Demokrasi laiklik kitabını tekrar gündeme oturtalım.
2) Medrese-i Yusufiye çalışmalarına elimizden geldiğince destek verelim.
Bu iki hamle hem hizmetimizin ve davamızın olmazsa olmaz gereğidir, hem de binlerce insana ulaşmamızı temin eder.