"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Çok çiçekli sarı çiçek anlatıyor

Zübeyir ERGENEKON
27 Temmuz 2011, Çarşamba
(Okuma programı günlüğümden - 4)
“Meselâ, o Rahîm-i Zülcemâl’in bâğistân-ı kereminden, mu’cizâtının salkımlarından bir tanecik hükmünde gördüğüm iki parmak kalınlığında bir üzüm asmasına asılmış olan salkımları saydım; yüz elli beş çıktı. Bir salkımın dânesini saydım; yüz yirmi kadar oldu.” (Sözler, s. 271)
Tefekkür mesleğini meslek edinen Nurları okumak tefekkür hassamızın açılmasına vesile olmuştu, elhamdülillah! Varlıklara artık birer san'at eseri, birer Rabbânî kaside olarak bakıyorduk.
Okuma programı yaptığımız yaylada, lâtif sûretleri ile bizlere adeta kendini okutturmak isteyen çiçekler, çok defa kâinat okumalarımızın misafirleri oluyorlardı. İşte bu esnada, Nurların yine ezber bozan, ülfet perdesini yırtan bir tefekkür yaklaşımı ile çok güzel bir pencere açıldı tefekkür dünyamıza: Sarı çiçek… Bizim verdiğimiz isimle “çok çiçekli sarı çiçek!”
İnsan ürünü eserleri ve san'atları uzun uzadıya inceleyen bir çok insan var günümüzde. Meselâ, bir cep telefonunun sayfalarca özelliği yazılır ve bu ürüne sayfalarca yorum yapılır. Şu an kullandığım notebook için sayfalarca yorum bulunan bir forum bulunduğunu hatırlıyorum! Her neyse…
Oysa Rabbanî san'atlar ve nakışlar için uzun uzadıya tefekküre alışık değilizdir, çiçekleri bir san'at eseri gibi incelediğimiz nadirdir. Yazının başına aldığım, muhterem ve muallâ Üstadımız Bediüzzaman Hazretlerinin “üzümü sayma tefekkürünü” hatırlayarak, şu sarı çiçeği sayarak tefekkür edelim dedik.
Bulunduğumuz yerde bu sarı çiçeklerden binlerce bulunuyor. Bu sarı çiçeğin tam ismini bilemiyoruz, ama ilk olarak bakıldığında sarı bir satıh beliriyor insanın gözüne. Oysa dikkatli baktığınız zaman bu tek çiçek gibi görünen sarı çiçeğin küçücük çiçeklerden mürekkep olduğunu görüyoruz. İşte sayacağımız çiçekler, büyük sarı çiçek içerisinde yer alan bu küçücük sarı çiçekler.
Öncelikle programa katılan kardeşlerimizden, ne kadar küçük çiçek olduğuna dair tahminler alıyoruz. Tahminler şu şekilde: 270 adet, 210 adet, 207 adet, 208 adet, 250 adet, 105 adet, 175 adet, 145 adet, 240 adet ve 135 adet.
Daha sonra 6 küçük daldan oluşan sarı çiçekte kaç küçük sarı çiçek bulunduğunu saymaya geçiyoruz. Sandık başlarındaki, pardon tefekkür masasındaki kardeşlerimizin her biri sayma işiyle meşgul şu an. Sayım işi bittiğinde 206 adet küçük sarı çiçek sayıyoruz! (Ayrıca her küçük çiçekte de 5 adet yaprak!)
Oturup okumalarımı yaptığım çimenlikte gözümün bir bakışta taradığı alanda, bu sarı çiçek ailesinden yüzlerde var. Bu tepenin tamamını, bu yayladaki tepelerde bulunan sarı çiçeklerin tamamını, bu ilçenin bütün yaylalarındaki sarı çiçekleri, ilçenin bağlı olduğu ildeki bütün yaylalardaki sarı çiçekleri ve müteselsilen devam eden bu gibi yerlerdeki sarı çiçek sayılarını düşününce zihnimiz bir noktaya odaklanıyor: Bu saltanatın azametine ve zenginliğine… Bu kadar san'atlı eserleri, bu kadar çok bir şekilde ve bu kadar kısa bir zamanda nazarlara sunmak hakikati bizi duraklatıyor, hayretler içerisinde bırakıyor… Bazı kalem erbabı bu ihtişamı “İlâhî meydan okuma” diye adlandırıyor.
Haşir Risâlesi’nde geçen bir cümlenin başında yer alan bir ifadeye gidiyor zihnim: “Eserleriyle azameti anlaşılan şu misilsiz saltanat…” Bu sarı çiçek, meşhud saltanatın azametini, gınasını, kudretini seriyor gözlerimizin önüne.
Sarı çiçeklerden yüzlerce var, ama asla çok olması birbirinin san'atlı olmasına mani değil. Bu saltanatın ihsan etmeyi, ikram etmeyi sevdiğini anlatıyor sarı çiçek letafeti ile. Aynı zamanda O zatın saltanatının haşmetini, kudretinin sınırsızlığını görüyoruz çok sayıda bulunan bu sarı çiçekçiklerden. Ancak böyle bir Zat insanın ebedî ihtiyaçlarına cevap verebilir. Sarı rengi ile faniliği anlatan çiçek aynı zamanda, kendisini okuyanlar için ebedî seyir yerleri, ebedî makamlar ve mekânlar bulunduğunu ihtar ediyor…
Kâinat kitabındaki her bir harf gayet şuurlu ve bakmasını bilen nazarlara hepsi Kâinatın Sultanını işaret ediyor: Lâtif renkleriyle, şirin ve süslü nakışları ile, insanın idrakini zorlayan sayıdaki çiçeğin aynı zamanda her birinin san'at eseri olması ile.
İrkiliyorum, şaşırıyorum, hayran oluyorum. Benliğimde “Eser sahibini görme iştiyakını” hissediyorum ilk defa, bu kadar açıkça…
Okunma Sayısı: 1709
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı