"Gerçekten" haber verir 09 Eylül 2008
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formu | İletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Cevher İLHAN

Çarpık siyaset…



Seçim meydanlarında, hükûmet programında söz verdiği milletin taleplerini yerine getiremeyen siyasî iktidar, görünen o ki “gerilim siyaseti”yle siyasî rantın peşinde koşmaya devam ediyor. “Ağır uyarı”lı partinin “kapatılmaması kararı”nın ardından, “Demokles’in kılıcı” gibi Başsavcı ve Anayasa Mahkemesi’nin tepeden sallandırdığı “kapatma tehdidi”ne mâruz kalmamak adına iktidar partisi kendi kendine sansür koyuyor, elini kolunu bağlıyor.

Tehdidin adı, partinin “laikliğe aykırı eylemlerin odağı olması”. AKP, bu korkuyla peşinen her türlü tâvize teşne görünüyor; hakkı ketmeden, hakarete varan dayatmalara katlanıyor. Bu korkuyla milletin hak ve hürriyetlerin engellenmesini sindiriyor; altı yıldır hep bir başka bahara bırakıp erteliyor.

Ne var ki bu “uyumlu” ve “teslimiyetçi” politika, milletin özellikle inanç ve mânevî değerlere dair taleplerinde sözkonusu oluyor. Ama ne zaman ki saldırılar doğrudan iktidar partisini suçlamaya ve bilhassa “yolsuzluklar”a, ihâleye fesad karıştırma benzerî rant ve çıkarlara ilişildiğinde, bu kez “gerilim siyaseti”ne giriliyor.

Asimetrik tahrikle karşılıklı siyasî beslenmeye dayalı oy devşiren fütursuz politikalara baş vuruluyor…

Gerçek şu ki siyasî iktidar, başta “dinî bir vecîbe” olan başörtüsüne getirilen yasadışı indî yasağa karşı yaptığı ciddî “yanlışlar”la yasağı daha da azdırdı. İmam hatip lisesi mezunlarının mâruz kaldıkları katsayı haksızlığını gideremedi. 28 Şubat “postmodern darbe”den kalma “yaş yasağı”yla her yıl yüzbinlerce çocuğun dinlerinin temel kitabı olan Kur’ân-ı Kerimi öğrenmekten mahrum edilmelerine göz yumdu…

Kısacası, “gerginlik olmasın” gerekçesiyle inanç ve ibadet özgürlüğüne, din eğitimi ve öğretimine hep bigâne kaldı. “Yumuşak huylu” ve “uysal” olmayı tercih etti. Ne var ki partiye ve iktidar koltuğuna dokunulduğunda “aslan” kesildi.

Bu politika, en başta başörtülü milletvekili adayı almamakla; “başörtüsü bizim meselemiz değildir” kırılganlığıyla başladı. Partinin belediye başkanlarının seçilmiş başörtülü meclis üyelerini “yasal yasak var” diye toplantılara almamalarıyla, bazı başkan eşlerinin resmî törenlere katılmak için yasadışı yasağa uymak adına başlarını açmasıyla sürdü.

Başbakan ve iktidar partisi sözcüleri, bütün bunlara sessiz kaldılar. “Laikliğe aykırı eylemlerin odağı” olmama hesabına, alttan alta teşvik bile ettiler; eğlence partilerine katılarak tasvip ettiler; hatta “takdirlerini” bildirdiler.

Yine bu uğurda, partinin Merkez Yürütme Kurulu üyesi bir milletvekilinin hazırladığı “Gençleri Koruma Yasası”, “partinin tüzük ve programına aykırı” denilerek “azar” ve “fırça”yla derhal geri çekildi…

Özetle muhafazakâr seçmenin isteklerinden uzak kalan, din eğitimi ve öğretimi hakkını savunmaktan sakınan Başbakan ve iktidar partisi yönetimi, Müslümanların dünyevileştiren çarpıtmalara suskun kaldı.

Fakat buna mukabil, yoğun rüşvet ve rant iddialarına muhatap kalan milletvekilinin, partinin yetkili kurullarından istifasını yeterli görüldü. “Yetim hakkını yiyenleri aramızda barındırmayız” vaadine rağmen, bunca iddia ve ithamlara mâruz kalan partilileri âdeta korunup kollandı…

Neticede bu zâfiyet, siyasî iktidarı vâhim bir çıkmaza sürükledi. Başbakan, “şarap uzmanı” medya kalemşörlerinin, “Başbakan eşini alıp boğazda içkili bir restoranda balık yiyip yandaki masalara—içinde portakal suyu da olsa—kadeh kaldırması”nı salık vermesini “anlayış”la karşıladı. Dahası üzerinden iki gün geçmeden âilesini alıp boğazda bir içkili lokantaya gittiği haberleri çıktı.

Gelinen noktada Başbakan’ın, hep iktidarın yanında yer almış bir medya grubundan gelen “Deniz Feneri”yle ilgili iddialara “feveran” etmesinin, sanki bu medya grubu hep siyasî iktidarı desteklemiyormuş gibi patronuna yüklenip “yakınması”nın arka plânında bu çarpıklık yatmakta.

Mânevî değerlerin tahribinin öğütlenmesine bir şey demeyen, dine ve dindarlara yönelik salvolara ses çıkarmayan, hak ve hürriyetlere yapılan saldırılara suskun kalan Başbakan’ın, aynı medyadan partiyi ve siyaseti hedef alan yayınlara veryansın etmesi, doğrusu kaderin bir cilvesi…

Ve çarpık siyasetin çıkmazının deşifresi…

09.09.2008

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (08.09.2008) - Teslimiyetçilik…

  (07.09.2008) - Türkiye - Ermenistan ilişkileri-2

  (05.09.2008) - Türkiye - Ermenistan ilişkileri -1

  (04.09.2008) - Ankara oyuna gelmemeli…

  (03.09.2008) - Yeni krize karşı…

  (02.09.2008) - Demokratik anayasa ve “resmî ideoloji” ikilemi

  (01.09.2008) - Abluka…

  (31.08.2008) - Yalpalama… (2)

  (30.08.2008) - Yalpalama… (1)

  (28.08.2008) - Yolsuzluklarla mücadele…

 
GAZETE 1.SAYFA

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Site yöneticisi | Editör
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır