"Gerçekten" haber verir 09 Eylül 2008
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formu | İletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Ali FERŞADOĞLU

Bediüzzaman da aklını Risâle-i Nur’a karıştırmamış!



Neden Risâle-i Nur’un meslek ve meşresine sadakatla bağlanmalı ve kendi aklımızı ona karıştırmamalıyız? Çünkü, Bediüzzaman da kendi aklını karıştırmamış! Bunun anlamı ne! Risâle-i Nur’un, kendi aklının ve zekâsının eseri olmadığını; fikrini karıştırmadığını ısrarla vurgular. Takip edelim:

“Bu zamanda gayet kuvvetli ve hakikatli milyonlarla fedakârları bulunan meşrepler, meslekler, tarikatler, bu dehşetli dalâlet hücumuna karşı zahiren mağlubiyete düştükleri halde benim gibi yarım ümmi ve kimsesiz ve mütemadiyen tarassud altında, karakol karşısında ve müthiş müdeaddit cihetlerle aleyhinde propagandalar ve herkesi benden tenfir etmek vaziyetinde bulunan bir adam, o mesleklerden daha ileri, daha kuvvetli dayanan Risâle-i Nur’a sahip değildir ve o eser onun hüneri olamaz, onunla iftihar edemez. Belki doğrudan doğruya Kur’ân-ı Hakîmin bu zamanda bir nev'î mû’cize-i maneviyesi olarak rahmet-i İlahiye tarafından ihsan edilmiştir. O adam, binler arkadaşıyla beraber o hediye-i Kur’âniyeye el atmışlar. Her nasılsa birinci tercümanlık vazifesi ona düşmüş. Onun fikri ve ilmi ve zekâsının eseri olmadığına delil, Risâle-i Nurda öyle parçalar var ki, bazı altı saatte, bazı iki saatte, bazı bir saatte, bazı on dakikada yazılan risâleler var. Ben yeminle temin ediyorum ki, Eski Said’in kuvve-i hafızası da beraber olmak şartıyla, o on dakika işi on saatte fikrimle yapamıyorum. O bir saatlik risâleyi, iki gün istidadımla, zihnimle yapamıyorum ve o bir günde altı saatlik risâle olan Otuzuncu Sözü ben ve ne de en müdakkik dindar feylesoflar altı günde o tahkikatı yapamazlar. Ve hakeza...”1

İman, ibadet, muamelât dahil, herşeyin kendisine hatırlatıldığını söyler. Dikkatimizi çeken diğer nokta da; yalnızca iman, ibadet, ahlâk meselelerini değil; içtimâî, siyasî ölçü, prensip ve hizmet stratejilerini de “mânevî ihtarlar” neticesinde ortaya koyduğudur:

“Kalbe ihtar edilen ictimaî hayatımıza ait bir hakikat. Bu vatanda şimdilik dört parti var… Bu ictimâî, siyasî mesele mücmel olarak ihtar edildi.”2

“Amma benim gibi ehemmiyetsiz bir adamın elinde böyle ehemmiyetli bir eserin zuhur etmesini istiğrab ve istib’âd edip (garip ve uzak bulup) böyle itiraz eden zat, eğer buğday tanesi kadar çam çekirdeğinden dağ gibi çam ağacını halk eylemek azamet ve kudret-i İlâhiyeye delil olduğunu düşünse, elbette bizim gibi aciz-i mutlak ve fakir-i mutlakta böyle ihtiyac-ı şedid zamanında böyle bir eser zuhuru, vüsat-i rahmet-i İlâhiyeye delildir demeye mecbur olur. Evet bu hakikatle beraber insan kusurdan, nisyandan hali değil. Benim bilmediğim çok kusurlarım var. Belki de fikrim karışmış, risâlelerde bazı hatalar olmuş…”3

“Demek biz, müflis olduğumuz halde, zengin bir mücevherât dükkânının dellâlı ve bir hizmetçisi olmuşuz.”4

“Hatırıma geldi,” yahut “Fikrime geldi,” yahut “Fikrime ihtar edildi” gibi tabirleri herkes istimal ediyor. Benim de bunu söylemekten maksadım bu ki: “Benim hünerim, benim zekâm değil. Sünuhat kabilinden” demektir. Bu da herkesin dediği gibi bir sözdür. Eğer vukufsuz ehl-i vukufun verdiği mânâ ilham da olsa, hayvanattan tut, tâ melâikelere, tâ insanlara, tâ herkese bir nevi ilhama ve sünuhata mazhar oldukları, ehl-i fen ve ehl-i ilim ittifak etmişler. Buna suç diyen, ilim ve fenni inkâr etmek lâzım gelir.”5

Dipnotlar: 1-Şualar, s. 588.; 2-Emirdağ Lahikası, s. 386-387, 394.; 3-Şualar, s. 587; 4-Tarihçe-i Hayat, s. 368.; 5-Emirdağ Lahikası, s. 361.

09.09.2008

E-Posta: [email protected] [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (08.09.2008) - “Aklını Risâle-i Nur meslek ve meşrebine karıştırma!”

  (07.09.2008) - Meslek ve meşrebi muhafaza, “zıt bir mesleğe girmek!” (2)

  (06.09.2008) - Meslek ve meşrebi muhafaza, “zıt bir mesleğe girmek!” (1)

  (04.09.2008) - Risâle-i Nur meslek ve meşrebinin ana umdeleri-3

  (03.09.2008) - Risâle-i Nur meslek ve meşrebinin ana umdeleri-2

  (02.09.2008) - Risâle-i Nur meslek ve meşrebinin ana umdeleri-1

  (01.09.2008) - Risâle-i Nur’da meslek, meşrep

  (25.08.2008) - Güzel gör, güzel düşün, mutlu ol!

  (24.08.2008) - “Ne yaptım da bu başıma geldi?” deme, eden bulur!

  (23.08.2008) - Yabancı olan kim?

 
GAZETE 1.SAYFA

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Site yöneticisi | Editör
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır