Ahmet BATTAL |
|
Ferdî içtihattan ortak içtihada |
Geçtiğimiz hafta sonu Afyonkarahisar’da 3 günlük uzun ve yoğun bir toplantı icra edildi. Ev sahibi, Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu’ydu. 3. Güncel Dinî Meseleler İstişare Toplantısında müzakereye açılan konular şunlar: -Banka işlemleri -Faiz ve faiz-enflasyon ilişkisi -Katılım Bankası işlemleri -Borsa ve internet üzerinden ticaret -Altın işlemleri ile ilgili dinî sorular -Sigorta konusu DİYK, vatandaşların fetva ve görüş talebine hakkıyla karşılık verebilmek için kendisini yeterli görmedi. Bu konularda alanının uzmanı sayılan kişilerden doğrudan istifade etmek istediği için bu toplantıyı düzenledi. Tebrikler. Din İşleri Yüksek Kurulunun üyeleri ve uzmanlarından oluşan 44 kişi tam kadro oradaydı. Çoğu akademisyen 39 kişi de alanının uzmanı sıfatıyla oradaydı. Şırnak dahil on şehirdeki on İlâhiyat Fakültesinin İslâm Hukuku hocaları oradaydı. (Fark ettim ki Ankara İlâhiyat neredeyse hiç yoktu. Türkiye’nin “ekseni dağılmış” hamdolsun). Tebrikler. Bendeniz de toplantıya, Katılım Bankacılığı hakkında sunduğum bir tebliğle katıldım. (Akşam da bir dost meclisinde her yaştan gençlerle beraber olduk). İnşaallah önümüzdeki günlerde birkaç yazımı bu toplantıda ele alınan bazı konulara ayırarak siz değerli okuyucularımızı da bilgilendirmeye çalışacağım. (Bant çözümlerini ve tebliğ metinlerini DİB ayrıca yayınlayacak). Ama bu gün önce genel bazı değerlendirmeler yapayım: 1- Açılış günü, bendeniz katılamadım, ama protokol konuşmalarından önce “saygı duruşu ve istiklâl marşı” seremonisi atlanmamış. Bunu garip bulmayabilirsiniz. Ama şu size garip gelecek: Aynı gün bendeniz yine bir başka konuda bir tebliğ sunma vazifem sebebiyle, Ankara’daki bir sempozyuma iştirak ettim. Orada bu pek saygılı ve duygulu(!) fasıl atlandı. Halbuki bu sempozyumu tertip eden Banka ve Ticaret Hukuku Araştırma Enstitüsü, Türkiye İş Bankasının kurucu olduğu bir vakıftır ve Ankara Hukuk Fakültesinin bünyesinde faaliyet gösterir. Buyurun buradan yakın. 2- Diyanet İşleri Başkanı Muhterem Prof. Dr. Mehmet Görmez, açılış konuşmasında, size aşina gelecek olan, ama bazı katılımcılar için oldukça yeni sayılacak bir cümle sarfetmiş: “…ne kadar karmaşık olursa olsun bütün iktisadî haksızlıkların temelinde çok basit bir his vardır. Yaşanılan bütün iktisadi tecavüzlerin kökeninde ‘Sen çalış ben yiyeyim’ bencilliği yatar. Bencilliğin mağlubu olan insan, aldatmaktan, sömürmekten, zulmetmekten çekinmez.” 3- Diyanet camiasının kıdemli âlimlerinden biri, kapanış konuşmasında, bir yandan, “bazılarının iddiasının aksine içtihat kapısı açıktır, oradan girmek ve eski içtihatları dahi yenilemek gerektir” dedi. Ama öte yandan da dünyevileşmeye ve içtihadın arzîleşmesi riskine de vurgu yaparak salondakilerin bir kısmını da arzileşmeye zorlayan fetva arayıcılarının içtihattaki niyetini deşifre etti. Ama daha da önemlisi bu konuşma, ittihad-ı İslâm için en önemli basamaklardan olan “ulemanın ittihadı” için bir müjdeye işaret ediyordu: Zira konuşmacı, Diyanet’in, bu toplantılar ile, kendi içine kapalı bir içtihat veya fetva kurumu olmaktan çıktığını, ferdî içtihat geleneğinin yerine cemaî içtihat sistemini işletmeye başladığını söyledi. Gerçekten Diyanet artık güncel dinî meselelerde fetva veya görüş oluşturmak için sadece kendi içindeki birkaç uzmanın mütalâası ve birkaç fakih âlimin bilgisi ile yetinmiyor. Diyanet istişaresini genişletiyor. Müstakillikten vazgeçiyor. “Müstakil” ve “kalil” olma ısrarında vazgeçmesi gereken bütün İslâm toplumları gibi, paydaşlarıyla alışverişe alışıyor. Bu adımlar, aslında ittihad-ı İslâm için adımlardır. Ümitvâr olunuz. Sabit durunuz. “Neme lâzım” istibdadın yadigârıdır. 14.12.2010 E-Posta: [email protected] |