"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Avrupa’nın gelişimine etki eden unsurlar bilinmeli

Abdülbakî ÇİMİÇ
12 Ağustos 2022, Cuma
Avrupalılar Rönesans ve Reform hareketleriyle ortaçağın engizisyonlarından kurtularak ilme istinad etmeye çalışarak devletlerini teşekkül ettirmişlerdir.

Avrupa Gezi Notları - GEZİ: ABDÜLBÂKİ ÇİMİÇ - 4
                                     
[email protected]

Avrupa’nın fıtrî ahvali

Bu gezimizde bizzat müşahede ettiğimiz Avrupa’nın planlı ve sistemli sosyal hayatı dikkatimiz çekti. Şehirler, köyler, yollar ve tarlalar çok düzenli, temiz ve sistemli bir vaziyette. Şehirlerde gürültü yok, çok kalabalık insan toplulukları da yok. İnsanlar gayet sakin ve herkes işinde, gücünde. Her yerde işleyen bir sistem var. Mehasin-i medeniyet denilen terakki ve tekâmül hayata hâkim vaziyette.

Bedîüzzamân Hazretleri Sünûhât Risâlesi’nde Avrupa kıt’asını tahlil etmiş olup; Avrupa’nın terakkisine sebep olan coğrafî, iklimsel, ekonomik ve demokrafik yapısını tarif etmiştir. Bu noktaları birkaç maddede tasnif edelim:

1. Avrupa’nın coğrafî durumu ve konumu:

Avrupa hem yeraltı zenginlikleri olarak hem de iklim ve nüfus bakımından mehâsin-i medeniyete ulaşmakta çok avantajlı bir kıt’adır. Avrupa’nın vaziyet-i fıtrîyesi şöyledir: “Zira dardır, güzeldir, demir madenidir, girintili çıkıntılıdır, deniz ve enharı(nehirleri) bağırsaklarıdır; bâriddir(iklim olarak soğuktur).(Sünuhat)” Avrupa’nın bu bârid hâli insanların seciyelerine de in’ikâs etmiş olup, insanların soğukkanlı yapıları çalışma hayatlarına da yansımış vaziyettedir.

2. Avrupa’nın dünyadaki konumu ve nüfus yapısı:

“Evet, Avrupa küre-i zeminin hums-i öşrü(ellide biri) iken, nev-i beşerin(insan nevinin) bir rub’unu(dörtte birini, çeyreğini) letafet-i fıtriyesi(fıtrî güzelliği) ile kendine çekmiş. Hikmeten sabittir ki, efrad-ı kesîrenin(kalabalık insan topluluğunun) içtimaı(bir araya toplanması), ihtiyacatı intaç eder(ihtiyaçları netice verir). Görenek gibi çok esbap ile tekessür eden(çoğalan) hacat(ihtiyaçlar), zeminin kuvve-i nâbitesine(bitkilerde bulunan bitme, büyüme meyline)sığışmaz. (Sünuhat)” Öyleyse Avrupa kıtasında yaşayan nüfus, kıt’anın diğer avantajlarını kullanarak mehâsin-i medeniyet denilen şeylerde terakki etmişler ve içtimâî hayatı tanzim ederek mesailerini düzenlemişlerdir.

3.Avrupa’nın gelişmesine sebep olan noktalar:

“İşte şu noktadan ihtiyaç san’ata ve merak ilme ve sıkıntı vesait-i sefahate hocalık edip tâlime başlarlar. Evet, fikr-i san’at, meyl-i marifet, kesretten çıkar. Avrupa’nın darlığı ve deniz ve enharî olan vesait-i tabiiye-i münakale(tabiî ulaştırma araçları) içinde dolaşması sebebiyle, tearüf(birbirini tanıma) ticareti, teavün(yardımlaşma) iştirak-i mesaiyi(çalışma birliğini, ortaklığı) intaç ettikleri gibi, temas dahi telâhuk-i efkârı(fikirlerin birleşerek kuvvetlenmesini), rekabet de müsabakatı tevlit ederler.(Sünuhat)” Görüldüğü üzere Avrupa kıt’asının fıtrî yapısı, coğrafî avantajları ve insan topluluklarının kalabalık vaziyeti nedeniyle ihtiyaç şiddetlenmiştir. Bu vaziyet o toplumu san’at ve ilimde tâlime sevk etmiştir. Bu vaziyetler de Avrupa’nın gelişmesine büyük katkı sağlamıştır.

4.Avrupa’nın terakkisinde yer altı kaynakları ve demir madeninin önemi

“Ve bütün sanayiinin maderi olan demir madeni, kesret ile içinde bulunduğundan, o demir, medeniyetlerine öyle bir silâh-ı kuvvet vermiştir ki, dünyanın bütün enkaz-ı medeniyetlerini gasp ve garat edip(yağmalayıp) gayet ağır bastı, mizan-ı zeminin muvazenetini bozdu.(Sünuhat)” Avrupa’nın terakkisinde yer altı kaynakları ve demir madeni çok büyük katkı sağlamıştır.

5.Avrupa’nın gelişmesine iklimin etkisi:

Avrupa kıt’ası iklim olarak bârid(soğuk) bir kıt’adır. Avrupa kıt’asında yaşayan insanların çalışma şartlarına bârid olan iklimleri de etkili olmuştur. “Hem de her şeyi geç almak, geç bırakmak şanından olan bürudet-i mutedilâne(ılıklık, orta şiddetteki soğuklar), sa’ylerine(çalışmalarına) sebat ve metanet verip, medeniyetlerini idame etmiştir. (Sünuhat)” Avrupa’da yaşayan insanların itidalli oluşları, sebat ve metanetle işlerine bağlılıkları, çalışma ortamlarında iş ahlâkına ehemmiyet vermeleri medeniyetlerinin gelişmesine önemli katkılar sağlamıştır. Çünkü “İnsan için ancak çalıştığının karşılığı vardır.”4

6.Avrupa’nın gelişimine etki eden unsurlar:

“Hem de ilme istinat ile devletlerinin teşekkülü, mütekabil kuvvetlerinin tesadümü(çarpışması), gaddarâne istibdatlarının iz’acatı(can sıkmaları), engizisyonâne(kilisenin engizisyon denilen işkenceci mahkemeleri gibi) taassuplarının aksülamel yapan tazyikatı, mütevazi unsurlarının rekabetle müsabakatı, Avrupalıların istidatlarını inkişaf ettirip, mezâyâ(meziyetleri) ve fikr-i milliyeti uyandırdı. (Sünuhat)” Evet, Avrupalılar Rönesans ve Reform hareketleriyle ortaçağın engizisyonlarından kurtularak ilme istinad etmeye çalışarak devletlerini teşekkül ettirmişlerdir. 

7.Avrupa’nın terakkisinin önemli bir diğer sebebi: 

Nokta-i istinattır

“Evet her bir Hristiyan başını kaldırıp, müteselsil ve mütedâhil maksatların birine el atsa, arkasına bakar ki, istinat edecek, kuvve-i mâneviyesine daima imdat edip hayat verecek, gayet kavi bir nokta-i istinat görür. Hatta en ağır ve büyük işlere karşı mübarezeye kendinde kuvvet bulur. İşte o nokta-i istinat, her taraftan ellerini uzatan dindaşlarının uruk-i hayatına(hayat damarına) kuvvet vermeye ve İslâmların en can alacak damarlarını kesmeye, her vakit amade ve dessas, medenî engizisyon taassubu ile, maddiyyunun dinsizliği ile yoğrulmuş ve medeniyetlerinin galebesi ile mest-i gurur olmuş bir müsellâh(silahlanmış) kitlenin kışlası veya büyük bir kilisesi olan Avrupa’nın medeniyetidir…”5 Demek ki Avrupalı kendi dindaşına sahip çıkmış ve birbirlerine nokta-i istinat olmuşlar. Bu vaziyet onlara kuvve-i mânevîye olup hayat vermiş. En müthiş ve ağır işlerde bile bu nokta-i istinat ile mübareze etmişler ve kendilerinde büyük bir kuvvet bulmuşlar. 

Risâle-i Nur’dan Müsbet Avrupa’ya Bakış

“Yanlış anlaşılmasın, Avrupa ikidir. Birisi, İsevîlik din-i hakikîsinden aldığı feyizle hayat-ı içtimâîye-i beşeriyeye nâfi san’atları ve adalet ve hakkaniyete hizmet eden fünunları takip eden bu birinci Avrupa’ya hitap etmiyorum.”6 diyen Bediüzzaman müsbet Avrupa’ya nasıl bakmamız gerektiğinin ölçüsünü vermektedir.

Birinci Avrupa feyzini İsevîlik din-i hakikîsinden almaktadır. Bu feyiz ile hayat-ı içtimaiye-i beşeriyeye nâfi san’atları ve adalet ve hakkaniyete hizmet eden fünunları takip etmektedir. Kur’ân bu müsbet Avrupa ile mübâreze etmiyor. İslamiyetin; müsbet Avrupa’nın nâfi sanatlarından, adalet ve hakkaniyatından ve sosyal hayata hizmet eden fünunlarından istifade edilmesinden yana olduğunu görüyoruz.

Yine Risâle-i Nûr’un barışık olduğu ve hücum etmediği felsefe ise Asay-ı Musa’da şöyle ifade ediliyor: “Risâle-i Nûr’un şiddetle tokat vurduğu ve hücum ettiği felsefe ise, mutlak değildir; belki muzır kısmınadır. Çünkü, felsefenin hayat-ı içtimaiye-i beşeriyeye ve ahlâk ve kemâlat-ı insaniyeye ve san’atın terakkiyatına hizmet eden felsefe ve hikmet kısmı ise, Kur’an ile barışıktır. Belki Ku’an’ın hikmetine hâdimdir, muaraza edemez. Bu kısma Risâle-i Nur ilişmiyor.”7

Ecnebilerden alacağımız bilgi, sanat ve terakki için söylenen şu cümle çok müşkülümüzü hallediyor. “Ecnebilerden alınan maddi bilgiler, sanat ve terakkiye ait ise lâzımdır, sefahata dair ise muzırdır.”8 Buraya göre neye talib olduğumuz ve neyin muzır olduğu çok açık olarak ortaya konulmuştur.

Müspet Avrupa nâfi sanatları, adaleti ve mehâsin-i medeniyeti ızdıraren kabul edip tekrar beşeriyete hediye etmiştir. Buradaki müspet Avrupa’dan kastımız “İsevîlik din-i hakikîsinden aldığı feyizle hayat-ı içtimâîye-i beşeriyeye nâfi san’atları ve adalet ve hakkaniyete hizmet eden fünunları takip eden bu birinci Avrupa”9’dır. ”Biliniz ki: Bizim muradımız, medeniyetin mehâsini ve beşere menfaati bulunan iyilikleridir. Yoksa medeniyetin günahları, seyyiatları değil ki; ahmaklar o seyyiatları, o sefahetleri mehâsin zannedip; taklid edip, malımızı harap ettiler.”10 Yaşanan hadisâd-ı âlem buna şahittir.

Evet, medeniyetin güzellikleri ve beşere menfaati bulunan iyiliklerine talip ve müşteri olmak nazarlardan kaçırılmamalıdır. Zaten medeniyetin günahları ve seyyiatı içimize alabildiğince girmiş malımızı, mukaddesatımızı ve ahlâkımızı harap etmiş durumdadır. Ümitvarız ki; ”İnşâallah istikbaldeki İslâmiyetin kuvvetiyle, medeniyetin mehâsini galebe edecek, zemin yüzünü pisliklerden temizleyecek, sulh-u umûmîyi de te’min edecek.”11 Bedîüzzamân müjde insanı olduğu için bu müjdeleri de rahmet-i İlâhiyeden ümit ediyoruz inşâallah. Medeniyetin güzellikleri ve iyilikleri inhisar altına alınamaz ve mal-i umûmîdir. Buna işareten Bedîüzzamân şöyle der: “Bunu da inkâr etmem, medeniyette vardır mehâsin-i kesire. Lâkin, onlar değildir ne Nasrâniyet malı, ne Avrupa icadı, Ne şu asrın san’atı. Belki umûm malıdır. Telâhuk-u efkârdan, semâvî şerâyiden, hem hâcât-ı fıtrîden, husûsî şer-i Ahmedî, İslâmî inkılâptan neş’et eden bir maldır. Kimse temellük etmez.”12

Dipnotlar:

4- Necm Sûresi, 53:39

5- Eski Said Eserleri,2009, s.384

6- Lem’alar,2005, s.291

7- Asay-ı Musa,2005, s.15

8- Mesnevi-i Nuriye,1999, s.98

9- Lem’alar,2005, s.291

10- Tarihçe-i Hayat, s.94

11- Tarihçe-i Hayat, s.94

12- Sözler,2004,s.116

SON

Okunma Sayısı: 2384
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı