Altılı Masa kuvvetlenip etkisi yayıldıkça AKMHP koalisyonunun güç kaybı hızla artıyor. Bahar gelip de siyaset ısındıkça taraftar olan da olmayan da bunu daha net görüyor.
Öyle ki Cumhurbaşkanının Cevaplama Yardımcısı Fuat Oktay bir siyasetçi tavrı gösteriyor ve fakat cesaretle yuhalanıyor. Gidişin sonu belirmeye başladı.
AKMHP gidince ne olacak?
Sistem ne olursa olsun, klasik CHP’nin kendi cumhurbaşkanı adayını seçtirme şansı ve tek başına iktidar olma imkanı yok ve olmayacak. Ama öyle görünüyor ki CHP’nin de içinde yer alacağı bir geçiş dönemi koalisyonuna doğru hızla gidiyoruz. Bu yolda da Altılı Masanın demokrat renginin etkisi önem kazanıyor.
Altılı masada bile olsa CHP’nin adı geçince, meselelere milletin ve coğrafyamızın dini ve ahireti noktasından bakanların maziyi hatırlayıp tereddüt etmesi için haklı çok sebep var. Bu tamam. Ama bu, “AKP’ye mahkûmiyet” için artık yeterli değil.
Yani AKP artık CHP’nin o mazisini “kullanarak” oy isteyemeyecek. Zira AKP artık dini siyaset alet ederek dine faydadan çok zarar verenlerin iktidarını temsil ediyor. Dolayısıyla “dine zarar olmasın ne olursa olsun” diyenlerin haklı CHP hassasiyeti sürüyor ama hatalı AKP hassasiyeti kalmadı. Üçüncü yol Demokratlar.
İçindeki ve bilhassa dışındaki demokratların da tesiriyle CHP dindarları ve muhafazakârları küstürmekten özellikle kaçınıyor. Ele değil kalbe bakan diplomasız kalp cerrahlarınca samimiyeti sorgulansa da…
Kemal Kılıçdaroğlu’nun bir liderlik yaparak bu hassasiyeti siyaseten gidermek ve belki de iyi niyetle tedavi etmek konusunda özel bir gayreti var. Bize göre daha uzun seneler partisinin başında kalması ve değişimi sürdürmesi memleketin de hayrına olur.
Önceki günkü seri mesajının bir kısmı şöyle: “Türkiye ile ilgili vizyonum çok net ve basit iki kelimeye dayanıyor. Eşitlik ve Değerler. … Hoşgörü, şefkat değerlerine inanıyorum. Bu ülke farklılıklarımızla gurur duysun istiyorum.”
Saydığı iki değer bizim için özellikle dikkat çekici: Bir değer olarak hoşgörüden kasıt elbette farklılıklara hoşgörü. Bu güzel ve fakat söylenmesi de anlaşılması da kolay. Bir değer olarak “şefkat”i öne çıkarmasının üzerinde ise özellikle durmak gerekli.
Şefkat mesleğinin kahramanlarının hayra yönelik değişimi sürdürülebilir kılmak için bu “şefkat”i önce bağdoku ve sonra soft manivela yapması lazım.
Mesajdaki son cümleleri ise şunlar:
“… ‘Ama geçmişte CHP de ...’ meselesi. Evet, hatalar olmuştur ama Allah şahidimizdir ki bu parti ve yol arkadaşlarım kendimizi geliştirmek için çok çabalıyoruz. İnanmaktan, öğrenmekten ve şükretmekten vazgeçmeyenlerin başına harika şeyler gelir. Tam oradayız!”
Buradaki “inanmak”, “şükretmek” ve “Allah’ı şahit göstermek” doğrudan muhafazakâr bir dil tercihi.
“Öğrenmek” ise yeni şeyler öğrenmeye istekli olmayı gerektirir. Bu ise değişime açık olmayı gerektirir. Bizce bu konuda CHP’nin lider kadrosunun Altılı Masaya uyumu ve tevazuu, AKP’nin ve bilhassa MHP’nin bu değişime karşı isteksizliğine nazaran çok daha kıymetlidir.