Ayaş Belediye Başkanlığının sosyal medya hesabında dört gün önce şu müjdeli “haber” vardı:
“Devletimizin geniş delik eli on işsizin daha karnını doyuracak. Onların kim olacağı kurayla belirlenecek. Kurayı Cumhurbaşkanımızın işaret ettiği zevat ‘gizli kura’ olarak çekecek…”
Yani haber tam böyle değildi de… Bu aslında haberin tercümesiydi.
Haberin metni ise şöyleydi:
“Halkbank Ayaş şubesi ilçemize hayırlı uğurlu olsun... Cumhurbaşkanımız Sn. Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatlarıyla, Ak Parti Ankara İl Başkanı Sn. Hakan Han Özcan’ın, Belediye Başkanımız Sn. Burhan Demirbaş’ın ve Ak Parti Ayaş İlçe Başkanı Sn. Sakin Gökmen’in girişimleri sonucu 18.04.2022 Pazartesi günü (Bugün) itibariyle Halk Bankası Ayaş’ta hizmet vermeye başlamıştır.”
Gülümsedik. Güldük. Acı acı güldük.
Zira şunları biliyorduk:
KİT’ler ve kamu bankaları, yıllar içinde, demokrasinin suiistimalinin de sonucu olarak iktidarların yandaş besleme araçlarına dönmüştü ve bu gidişe dur diyebilmek için özelleştirme uygulamaları başlatılmıştı. (2001’in AKP’si de bunu destekleyenlerden oluşuyordu).
Bu maksatla TBMM’de 2000 senesinde kabul edilen ve halen yürürlükte olan “Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası, Türkiye Halk Bankası Anonim Şirketi ve Türkiye Emlak Bankası Anonim Şirketi Hakkında 4603 Kanun”un 1. maddesi şöyle:
“Bu Kanunun amacı, Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası, Türkiye Halk Bankası Anonim Şirketi ve Türkiye Emlak Bankası Anonim Şirketinin (bankalar) çağdaş bankacılığın ve uluslararası rekabetin gereklerine göre çalışmalarını ve özelleştirmeye hazırlanmalarını sağlayacak şekilde yeniden yapılandırılmaları ile hisse satışlarına ilişkin düzenlemelerin ve hisselerin tamamına kadarının özel hukuk hükümlerine tabî gerçek ve tüzel kişilere satışının gerçekleştirilmesidir.”
Yani kısacası; “Halkbank özelleştirilecek”.
Kanunun 2/2. maddesine göre de “Yeniden yapılandırma ve hisse satış işlemleri bu Kanunun yürürlüğe girmesinden itibaren on yıl içinde tamamlanır. Cumhurbaşkanı bu süreyi bir defaya mahsus olmak üzere yarısı kadar uzatabilir.”
Matematiğimiz çok kuvvetli değil ama şu kadarını hesaplayabiliyoruz: 2000+10+5=2015
Yani bu üç bankanın en geç 2015’te satılmış olması gerekiyordu.
Ama bu bankalar “dindar banker”in eline geçip de “dindar banker” de eli delik devletin eline geçince işin rengi değişti. Kanun unutuldu. Metruk kanun oldu.
Yetmedi, bu bankalar yeniden gizli gizli siyasetin hantal oy deposu haline getirildi.
Ve nihayet anlaşılıyor ki artık iş aleniyete döküldü.
Özel bankaların şube kapattığı ve küçülmeye gittiği bir dönemde ve üstelik Türkiye İş Bankası’ndan başka, bir de, kamu bankası olarak T.C. Ziraat Bankasının şubesinin bulunduğu minnak Ayaş’a, Türkiye Halk Bankasının da bir şube açmış olmasının gerçek bir fizibilite çalışmasına dayalı olduğunu varsaymak isteriz.
Ama galiba tek fizibilite çalışması Saraydan gelen telefon olmuş!
Biz “tek adam rejimi” dedikçe kızan kızancıklara da bu haber yeter…
Tekzip bekliyoruz. Yayınlamaya hazırız. Sükut ikrardan gelecek, haberiniz olsun ey dindar banker!