Aman Yarabbi. El aman, El aman… Saraycı birileri daha varmış. Hem de düzdanışman değil başdan… Oktay Saral.
Twitter profilindeki afili saray fotoğrafına göre bu kişi de sırtını saraya yaslamış. Gücü ardında, rahatı yerinde (şimdilik).
Yine bu zat şahsî twitter hesabındaki bilgilere göre bir de “yerel yönetim politikaları kurulu üyesi”.
(“Göre” diyoruz zira bu kurulların üyeleri, görevleri ve faaliyetleri hakkında Cumhurbaşkanlığının resmî internet sitesinde ve başka resmî kaynaklarda yıllardır hiçbir bilgi yok. Tam bir “iletişim” faciası. İletişim Başkanlığı denilen isli kurumlu bina kendi başkanının reklâm yatırımından başka ne iş yapar onu da anlayabilmiş değiliz.)
Ve bu Oktal Saray(!) adlı kişi twitter yuvasına şu hikmetleri yumurtlamış (İmlâsı aynendir): “Bilumum muhalefet; Hepinizin canı cehenneme..! Siz asla ve kat’a bu ülkeye ait değilsiniz ve olamazsınız. Bu kadar mı ülkesinin bekasına kastedilir..! Siz hükümete değil ülkeye muhalefet ediyorsunuz, yazıklar olsun..! Siz mi ülkeyi yönetmeyi talipsiniz... Hadiyin ordan müptezeller..!”
Bu toptancı niyete ve kötü üslûba gelen tepkilerden sonra ise kendisini aynen şöyle saçma bir cikcikleme ile savunmuş (İmlâsı yine aynendir):
“Ben kimsenin anasına,avradına,bacısına küfretmedim.Hakkımda ağızlarından salya akıtanlar şunu bilsin ki o galiz küfürlere sessiz kalan ve hatta şehit ailesine münasebetsiz kelime kullananları alkışlayanları yüce milletimize havale ediyorum.Ülkeme kastedenlere tepki verdim.”
(Öncelikle şunu söyleyelim: Kendisi, fikirleri ve çirkinlikleri hakkında tartışma yapılması gerekirken belden aşağı vuruşla yeğeni ile ilgili bir şeyler yazılmasını hiç doğru bulmuyoruz. Suç ve ceza şahsidir ve öyle olmalıdır. Kendisi zaten suçludur ve yeğeninin mümkün ya da muhtemel suçunu kendisine yüklemeye gerek yoktur.)
Bu zatın fikir denemeyecek gevezeliklerinin arka planını açıkça teşhis ve teşhir etmemiz lâzım. Dünkü yazımızda trol ve troliçe ordusunun iktidarı ve hükümeti devletle aynı şeymiş gibi gösterme ve “Tayyip giderse devlet biter” dedirtme konusundaki görevinden ve kısmî başarısından bahsetmiştik.
(“Giderse” bir “şart” gibi görünüyor, ama aslında bir “vade” ve sadece “belirsiz vade”. Zira “gitmemeye çare mi var…” Sadece vakti belirsiz. O halde “Tayyip iktidarda ne kadar uzun kalırsa bizim için o kadar iyi olur” demek ve dedirmek yerine “Tayyip giderse/gidince devlet biter” demek “devlet yakında bitecek” demektir ve bizce asıl devlet düşmanı olmak budur!)
Yukarıdaki tweet aynı gün ortaya çıkınca birilerinin dünkü yazımıza muhtemel itirazları da cevaplanmış oldu.
Biz iktidara talip değiliz. Demokratların iktidarını istiyoruz. Ama yine de Başdan’ın yukarıdaki sözlerinin birincil muhatabı biziz. Zira biz bu iktidarın bütün yanlışlarına muhalifiz ve sonraki iktidarların da yanlışlarına muhalif olmaya kararlıyız.
Müptezel kelimesinin anlamını bütün muhalifler adına tükürükle yapıştırılmış kapalı zarf içinde bu yazıyla kendisine iade etmek istiyoruz.
Ama saraydan başka yerdeki adresini bilemiyoruz.
Mektubumuzun şimdilik o saraya giremeyeceğini de çok iyi biliyoruz. Ama sabırlıyız. Bir gün ulaşacak.
Özür filan da beklemiyoruz.
Zira iftirası kıymetli değil ki özrü kıymet taşısın.
Tek derdimiz var. Bu iktidara demokrasi namına halen de hüsnüniyet besleyenleri dürtüp uyandırmak.