"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Ödünç hediye!

Ahmet BATTAL
19 Ağustos 2014, Salı
Düğün sezonundayız. Hediyeleşmenin hem sünnet, hem örf olması sebebiyle düğün hediyeleri de sürüyor. Ancak başka bir çok konuda olduğu gibi, bu konuda da ciddi bir töre bozulması var. Önce bir hatıra ve bir hukukî probleme işaret edelim.
Bir süre önce, bir milletvekili adayı, şöhretinin de etkisiyle, bölgesindeki hemen hemen her düğüne davet edilmiş ve davet edildiği düğünlere çeyrek altın götürmüş.
Ancak bir süre sonra anlaşılmış ki, en azından bazı düğünlerde, bir şekilde elde ettiği sahte çeyrek altınları hediye ediyormuş. Milletvekili olamamış. Adı sahtekâra çıkmış.
Daha da ilginci bazı düğün sahipleri, kandırıldıklarını ileri sürerek kendisinden gerçek altını, hem de hukukî yollara başvurarak istemeye niyetlenmiş.
Hediyenin gerçek olmadığı ispat edilse bile, düğün sahipleri hukuken böyle bir şeyi isteyebilirler mi? Hukuken isteme ve alma hakları olsa bile bu talep ahlâkî midir?
Cevapları tartışaduralım, ama ana mevzuya da dönelim.
Töreye göre, düğünde hediye eşlerin ikisine birden değil, her bir eş adayına, yani ayrı ayrı verilirdi. Hem geline, hem damada hediye vermek isteyen bunu açıkça ve ayrıca yapardı.
Son zamanlarda, hediyeyi kurulacak olan aileye verme uygulaması başladı, yaygınlaşıyor. Yani geline ve damada müşterek hediye verilmiş gibi oluyor. Farklı ve görünüşte güzel bir uygulama.
Ama bu yeniliğin getirdiği ilginç sonuçlar var. Meselâ evlilik yürüyemeyecek olursa, eşlerden hangisi kimden gelen hangi hediyeyi kendi malı gibi sahiplenecek?
Sorunun cevabı hem ahlâkî ve dinî yönden ve hem de hukukî yönden önemli.
Nitekim Yargıtay’ın nişandan caymalarda ve boşanmalarda hediyelerle ilgili uygulaması, hayli kafa karıştırıcı. Sebebi de aslında törelerimizin bozulması ve yerine yeni törelerin konulamaması.
Çözüm için eğitim şart.
Aile ve evlilik eğitimi, yetişkin eğitiminin en önemli ayağı. Bu eğitimin içine töreler de yerleştirilmeli.
Ayrıca, kalıcı çözüm, için dinî ve kültürel zeminde karşılığı olan mehir uygulamasının, hukukî zemine de oturtularak sisteme dahil edilmesi gerekiyor.
Yetkililerden ve bilhassa Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’ndan bu konuda da adımlar atmalarını bekliyoruz.
Başlığa gelince; düğün vesilesiyle hediyeleşmenin en ilginç boyutu, hediyenin bir tür ödünç gibi telakki edilmesi…
O kadar ki, bazı düğünlerde, “kim ne verdi” diye listesi yapılıp saklanıyor ve hatta yakın çevreye ilan ediliyor. Düğün sahibi ile davetliler arasında “o şu kadar getirmişti, benim de o kadar götürmem lâzım” diye hesap yapılıyor.
Adeta ödünç hediyeler alınıp veriliyor. Ya da hediyeler ödünç gibi alınıp veriliyor.
Bu uygulama bir yere kadar doğru. Zira, “evlenene Allah yardım eder” deyiminde ifadesini bulan yardım, kısmen eşlerin iradesiyle ve bereket biçiminde ve kısmen de Allah’ın takdiriyle ve hediye biçiminde  geliyor. Yani sırası gelen ve evlenecek olan eş adayları için konu komşunun ve akrabanın hediye biriktirerek ev kurmaya yardımcı olması güzel bir gelenek ve mantıklı bir yardımlaşma biçimi.
Ama bu işi abartıp “o bana ne getirdiyse benim de onu götürmem lazım” yaklaşımı hediyeyi ödünce dönüştürüyor. Bundan da kaçınmak lazım.
Zira hediye hediyedir ve herkes gönlünün yettiğini, gücünün elverdiğini verse yeter. Kimse kimseyi kınamamalı.
Aksi halde iki cihanda mutluluk için kurulan yuva, daha başlangıçta kınamalar ile kırılıp dökülür, çürür, verimsizleşir.
Aman dikkat.
Ve... Eş adaylarına asıl hediye hayır duadır.
Hem de “sürekli aile için sürekli dua”.
Okunma Sayısı: 1876
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Nabi Turak

    19.8.2014 09:04:00

    Bana göre bunca malayani konuların ifrat derecesinde konuşulduğu günümüzde(Hassaten ölçüsüz mizansız siyasi konuşmalar.Gazetemiz de yazılıp çizilenler hariç.) bu gibi konularda mütalaa edilip   yeterince müzakere edilmelidir.Kaleminize, yüreğinize sağlık.

  • HÜSEYİN İLHAN

    19.8.2014 07:07:00

    Muhterem hocam sağlam,sağlıklı ve samimi olan neyimiz kaldı;Dün rızai ilahi için yaptığı yardımı daha sonra haram diyenlermi,yardımı yaparken ihtiyaç sahibi ile boy boy resimlerle cihana ilan edenlermi,hakkı olmadığı halde işine geldiği için milletin malını peşkeş çekip veren ve sonrada ne istediler ise verdim deyip sonrada masum insanları mağdur edecek cebri almalarmı,dün inş.ruhsatı verdikleri yeri bugün yeşil alan ilan edenlermi neler görüyororuz şu fani dünyada ve hepsi de iman ile hak namına yapıyoruz demeleri yokmu işte orada sert fren yap kardeş diyoruz.
    TABİİ EN ÇOK GIYBET VE İFTİRALAR İLE SANAL ALEMİN GEVEZELERİ YOKMU YARIN YATACAK ATEŞTEN BAŞKA YATAK BULAMIYACAKLAR ONLAR.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı