"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Şimdi bizi bize bırakınız, gidiniz…

Ahmet BATTAL
27 Şubat 2014, Perşembe
Geçen hafta, basında, “Başbakanın ilk kez açıkladığı tarihî Said Nursî Belgesi” gibi gaza getirici, kışkırtıcı ve gıdıklayıcı başlıklarla verilen haberi duymuş olabilirsiniz.

Erdoğan, Afyonkarahisar’da siyasî konuşma yaparken, varlığı zaten ehlince çok iyi bilinen türden bir belgenin fotokopisini de gösteriyor ve şöyle söylüyor:
“1940’larda, buraya, Afyonkarahisar Cezaevi’ne bir mahkûm getirdiler. Cezaevinde soğuktan dondurarak, öldürmek istediler, zehirleyerek öldürmek istediler. Emirdağ’a hapsederek hürriyetini kısıtladılar. Peki kimdi bu insan? İşi kitap yazmak, bütün işi fikirlerini söylemek, talebe yetiştirmek olan Said-i Nursî’ye işte burada büyük eziyetler yaptılar. Birinci Dünya Savaşı’nda savaşırken Ruslar’a esir düştüğü halde kaçmış, burası çok önemli, vatanına, toprağına dönmüştü. Buradan da kaçabilirdi, Emirdağ’dan da kaçabilirdi. Ama kaçmadı. ‘Zalimler için yaşasın cehennem’ dedi. Kendi ülkesini, kendi toprağını, hapiste yatmak pahasına tercih etti. Allah rahmet eylesin, Allah ondan razı olsun, mekânı cennet olsun. İşte bu CHP, 1940’larda Said-i Nursî’nin kitaplarını yasaklayan, Said-i Nursî’yi hapislere mahkûm eden partidir. İşte belgesi. CHP’nin genel müdürü! Bu belge senin belgelerine benzemez. 15 Temmuz 1949 tarihli Bakanlar Kurulu kararı bu. ‘Said-i Nursi tarafından yazılan Gençlik Rehberi adlı kitabın dağıtımının yasak edilmesi ve elde edileceklerinin de toplattırılması Bakanlar Kurulumuzun 15 Temmuz 1949 tarihli toplantısında kararlaştırılmıştır’, İmza, Cumhurbaşkanı İsmet İnönü... İşte bu CHP ile güya Said-i Nursî’nin izinden gittiğini iddia eden bu paralel örgüt, şu anda kol kola yürüyorlar. Said-i Nursî’nin kemikleri sızlıyor. Afyonkarahisar’da, Emirdağ’da Said-i Nursî’nin hatırası inciniyor.”
Radikal’in haberine göre CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu bu konuşmadaki sataşma üzerine Meclis grup toplantısında yaptığı konuşmada cevaben şunları söylemiş:
“Telefon dinlemeleri yaptın, oğluna rüşvet merkezi kurdun, adına ‘Vakıf’ dedin. Yandaş medya için havuz oluşturdun. Tüm bunlar ortadayken çıkmış 1940’lı yıllarda Said-i Nursî hakkında alınan hapis kararından bahsediyorsun. Parti Meclisi üyemiz Fikri Sağlar, DYP-SHP Koalisyon hükümetinde Kültür Bakanlığı yaptı. İlk icraatlarından biridir Said-i Nursî’nin kitaplarını kütüphanelere sokması; bunu bir dipnot olarak öğrensin. Ne konuşuyorsun 40’lı yıllar hakkında, sen şimdi yarattığın düzenden bahset. Yarattığın düzen haramilerin iktidarı, haramilerin düzeni. Gırtlağına kadar yolsuzluğa battın, yalnız da batmadın, çoluğun çocuğunla battın.”
Biz ne diyelim şimdi…
Bediüzzaman, siyasî çekişmelerin memlekete zararını gördüğü için, erken dönemde siyasetten çekilmiş. Hem de şeytandan kaçar gibi.
Elbette çok partili siyaset döneminde demokratlara oy vermiş, talebelerinin de -asıl işlerini ve hizmetlerini bırakmadan- destek vermelerini istemiş. Ama Risalelerin siyasete alet edilmesi ve hizmetinin siyasî ve bürokratik iktidara basamak edilmesi riski sebebiyle siyasetten yine uzak durmuş.
Bediüzzaman siyasetin ve siyasetçinin de kendisinden uzak durmasını istemiş. Siyasileri kendisine dostluğunu müdahaleye veya istismara dönüştürmelerine karşı çıkmış.
Bu gün hayatta olsa idi, yukarıdaki konuşmaları duysa idi, ne derdi?
-Beni ve eserlerimi siyasetinize alet etmeyin, derdi.
-Bana zulmetseniz de gam yemem, ama Kur’ân’a ve onun bir tefsiri olan Risalelere zulmetmeyin, siyasetinize taraf ve alet haline getirmeyin, derdi.
-Milletin sadece dünyasına değil dinine de hizmet edin, Risaleleri kütüphanelere koymaya ve Diyanet eliyle neşretmeye devam edin, derdi.
-Mazideki hatalarla meşgul olmayın, istikbale bakın, birbirinizi hayra teşvik edin, birbirinizle hayırda yarışın, derdi.
-Dini ve dine hizmeti kendi tekelinize almaya kalkmayın, birbirinizi teşvik edin, derdi.
-Risalelerdeki evrensel barış ve adalet prensiplerini öğrenin, öğretin, tatbik edin, derdi.
-Kavga etmeyin, edecekseniz de kavganıza bizi ve Kur’ân nurunu alet etmeyin, derdi.
-Şimdi bizi bize bırakın, gidin meşrû işinize bakın, bize ve hizmetimize gölge etmeyin başka ihsan istemez, biz de işimize bakalım, derdi.

Okunma Sayısı: 2418
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • A. Demir

    18.3.2014 18:13:00

    muhterem Ahmet Genelioğlu,

    zahiren bakinca su dediginiz dogru: Üstadımıza sayın Menderes zamanına kadar açılan dava sayısının yaklaşık 3 katı kadar sayın Menderes zamanında dava açılmıştı.

    Unuttugunuz bir sey var. DP iktidar olmustu ama muktedir olamamisti. Yani devlet kadrolari CHP zihniyetli insanlarin elindeydi. Sadece bir misal olarak yaziyorum: yapilan darbenin akabinde kurulan uyduruk mahkemelerin hakimleri uyduruk degildi. Onlar hakikaten de hukukcu idiler. Hukuk fakültelerinde okumuslardi. Bunu bir düsünün.
    Ikincisi: Nur cemaatinin DP`ye olan destegine sekte vuracak en iyi yol onlara tam da DP iktidari zamaninda daha da cok cektirmektir. Kimin eliyle? Yine CHP zihniyetindeki hukukcularla!

  • Ahmet Genelioğlu

    1.3.2014 12:05:00

    şunu da unutmamak lazımdır ki(tarihçi arkadaşlarımız da onaylayacaktır); Üstadımıza sayın Menderes zamanına kadar açılan dava sayısının yaklaşık 3 katı kadar sayın Menderes zamanında dava açılmıştı. sayın Başbakanımız kendilerini meydanlarda sayın Menderes’e benzetiyordu, ona bakarsak Üstada saygısını da görmüş olurmuyuz? Üstadımızın dediği gibi; Mazideki hatalarla meşgul olmayın, istikbale bakın, birbirinizi hayra teşvik edin, birbirinizle hayırda yarışın, Şimdi bizi bize bırakın, gidin meşrû işinize bakın, bize ve hizmetimize gölge etmeyin başka ihsan istemez, biz de işimize bakalım

  • İSMAİL YILMAZ

    28.2.2014 23:45:00

    Başlığı edilgen buldum,yani risaleme dokunma gibi,dünyama karışma gibi.Üstat şimdi olsaydı bana göre böyle davranırdı demek yerine risalerden ilgili bahisleri birlikte sentez edip müsbet harekeketleri sıralayıp şunları,şunları yapsanız iyi olur diye etken hali göstermek risalelerin tavrıdır diye düşünüyorum.

  • Hakan Ündil

    28.2.2014 10:19:00

    Tebrikler, tam kitabın ortasından olmuş.
    Şu siyasete alet edilmeyen bir şey kalmadı ama Kur’an ve/veya hakikatlerini siyasette istimal etmek en büyük zulümdur, başka dünyevi çirkinliklere de benzemez.
    Umulur ki artık dostlar uyanır !

  • Rüstem Garzanlı

    27.2.2014 16:57:00

    Demokrat partisi zamanında,Bediüzzaman’a üstadım birkaç arkadaşımızı yakalamışlar. Üstad: Kardeşim bir gün benim de ellerime kelepçe vurup götürseler şaşmayınız demiştir.
    Yani bundan da anlaşılıyor ki, üstat hiç bir zaman şahsi için hiç bir partiye destek vermemiş ve tamamen siyasetten uzak kalmıştır.Demokratları dine yardımlarından dolayı alkışlamıştır.Siyasetten uzak kaldığı gibi talebelerini de siyasetten uzak kalmalarını istemiştir.
    Din adına siyasete girmek hiyanetttir.Dindar insanları siyasete alet etmekte o kadar büyük hiyanettir.
    Bediüzzaman gibi bir müçtehid, Kur’an’ın müfessiri, asrımızı ve gelecek asırları tenvir edecek Risale-i Nur’un müellifi, büyük bir şahsiyete sahip olan Bdz. Said Nursi Hz.lerine sıradan birisi gibi Sad Nursi ismiyle ifade etmek incitici bir usluptur.
    Bediüzzaman hiç bir siyasi arenaya alet edilmez.Kur’an’ın emirlerine bağlı olarak bütün mü’minler kardeştir. müminlerin selameti için dünyasını da ahiretini de feda eden bir kahramandır...

  • İbrahim ADEMOĞLU

    27.2.2014 15:37:00

    DİLİNİZE KALEMİNİZE SAĞLIK HOCAM.İNŞAALLAH BU MİLLET ZOMBİLİK’TEN RİSALEİ NUR LARLA KURTULUR.(Şemsettin ÇAKIR abiyede saygılar.)

  • Garib Doğu

    27.2.2014 14:10:00

    Sevgili hocam,Üstad adına ifade ettiklerinizin hepsine aynen katılıyorum.Hepsi gerçeğin ta kendisi.Güzel ifade etmişsiniz.Keşke siyasiyyünlerimiz ve içtimaiyyünlerimiz Üstadı dinleseler,her yönüyle müstakim bu dehaya kulak verseler...O günler uzak değil diye ümit ediyorum.Kader hükmünü icra edecektir.Sabırla beklemek gerekir.Bu fırtınaların sonu tatlı baharlardır.Şimşekler,gök gürültüleri,âfâkımızda dolaşan kara bulutlar baharın müjdecileridir inşallah...Hadiselerin arka planı güzeldir diye düşünüyorum.Zahiri çirkinliklerin altında kaderin adaleti ve derin hikmetleri vardır.’’Cenab-ı Hakkın izin ve iradesi olamadan hiçbir şey hiç bir şeye müdahele edemez’’.’’Mevla görelim neyler,neylerse güzel eğler’’ deyip,pencerelerden bakıp içeri girmemek lazımdır.

  • ümmet karaca

    27.2.2014 12:22:00

    bu olaylar gösteriyorki üstadın tararruf ve himmeti devam ediyor baksanıza hükümette muhalefette kurtuluşu üstad da bulmuş himmet ya üstad

  • Sezai Mumcu

    27.2.2014 01:47:00

    Türkiye ve hatta Dünya düzeni icin en kolay ve en faydali yollari Risaleler göstermis deyip Üstad Hazretleri sahsi üzerine münakasa etmek yerine keske birbirleriyle Risaleleri uygulamada yarissalar.

  • HAMSİ

    27.2.2014 00:57:00

    Tebrikler Hocam yine 12 den vurmuşsunuz.
    Kimse CHP nin Risalei nur ları okuyup anlamasını beklemez. Ama ben okuyup istifade eenlere şahitim.
    Acaba AKP liler ve RTE ’’zalimler için yaşasın cehennem’’ vecizesinden başka hangi vecizeleri biliyorlar. Ben bilmediklerini zannediyorum hatta öğrenmek maksadıyla bir sayfayı tamamen okumadıklarını düşünüyorum. Eğer okumuş olsalar hal ve tavırları ile belli ederler.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı