"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Risaleme dokunma

Ahmet DURSUN
15 Nisan 2014, Salı
Bu yazı, Risale-i Nurların basımı ile ilgili sıkıntılı meseleyi nasıl değerlendirmek gerekir sorusunun hukuki kısmıyla ilgili olmayıp doğduğu günden beri kırmızı kitaplarla hem-hâl olan, hayatının merkezine bu eserleri yerleştiren ve yol haritasını bu eserlere göre belirleyen, saadetini bu eserlere borçlu olan bir Risale-i Nur okuyucusunun kafasında oluşturduğu istifhamlardan ibarettir.
Hayatımın ve davamın bir parçası olan Risaleme neden dokunuyor, elli yılı aşkın bir sürede oluşmuş fiili bir duruma neden müdahale ediyor; benim, ailemin ve çocuklarımın Risale-i Nurlara istediğim şekilde ulaşma ve okuma hürriyetime neden engel oluyorsunuz?
Risale-i Nurları basan yayınevlerine hukuki mirasçıları olmaması nedeniyle bandrol verilmemesi gerekçenizi nasıl okumalıyız? Bu tehlikeli bir işgüzarlığın neticesi midir, yoksa seçim süreciyle başlayan cemaat iktidar kavgasının farklı alanlara kaydırılması anlamını mı taşımaktadır?
Risale-i Nurların basımıyla ilgili bu kısmi yasaklamanın doğuracağı dünyevi ve uhrevi veballeri Nurcu kimliğiyle bu işlere öncülük eden, belli yerleri kışkırtan, engellemenin bir tarafında yer alan kimseler yüklenmeye hazır mıdırlar? Bu zevat-ı muhteremin ihlas, sadakat ve tesanüd ilkeleri çerçevesinde gelişen iman hizmetinden anladıkları bu mudur?  
Risale-i Nurların basımını Bediüzzaman Said Nursî’nin belirlediği kriterler çerçevesinde değil de hükümetin belirlediği şartlara göre muhtemelen çoktan belirlenmiş bazı yayınevlerine vermenin perde arkasında neler yatmaktadır? Seçim sürecinde Cemaat’in gücüne karşı farklı cemaatleri yanında tutma, Cemaat’ten boşalan alanı farklı cemaatlerle doldurma girişiminin arkasında Risale-i Nurları basma pazarlığı mı vardır; yoksa bu, “ya benimsin ya toprağın” kabilinden hükümetin yanında yer almayan cemaatlerle, arkadan dolanarak hesaplaşma girişimi midir? Böyle ise, Nurcuları Nurcularla karşı karşıya getirecek, sonu mahkemede bitecek, hesabı ise mahkeme-i kübrada görülecek bu kavgalı davadan kimlerin ne kazancı olabilir? Bu ülke, bu vatan, bu millet bundan ne kazanır, ne kaybeder?
Çökmüş bir eğitim sistemi, geleceğimizi tehdit eden ahlâkî dejenerasyon, tarumar olmuş bir İslâm âlemi ve tehdit altında bir İslâm coğrafyası imdat feryatlarıyla arşı alayı titretirken, asrın bütün dertlerine ve sosyal yaralarına merhem olabilecek eserleri alabildiğince yaygınlaştırmak, her sahada bu eserlerden yararlanmak aklıselimin gereği iken böylesine kurtarıcı eserleri yasaklama girişimi nasıl bir aklın gereğidir, hangi projenin ürünüdür?
Son YGS sınavında yüzbinlerce öğrencisi sıfır çeken bir ülkeye okul kapatmakla eşdeğer kitap kapatmak ayıbı mı yakışır; yoksa yıkılmaya yüz tutmuş bir eğitim sistemine alternatif olabilecek, ülkemizin gençliğini Başbakan’ın da çok sevdiği “Surda bir gedik açtık mukaddes mi mukaddes/Ey kahbe rüzgar artık ne yandan esersen es” mısralarında dile getirilen şuura erdirecek, bu gençliğin iki cihan saadetini temin edecek eserleri yaygınlaştırmak mı yakışır?
Geçtiğimiz günlerde yayımlanan ve kırk bir OECD ülkesi arasında yapılan “Demokrasi Endeksi” raporuna göre demokrasi sıralamasında kırk birinci; yani sonuncu olan ülkemiz en tabi insan hakkı olan ve fikir hürriyeti çerçevesinde değerlendirilen okuma hakkını insanların elinden alarak mı Kopenhag Kriterlerine ulaşmayı, demokratikleşme açısından daha üst sıralara tırmanmayı ve AB kapılarını aralamayı düşünüyor?
Kur’ân-ı Kerîm’den sonra en çok basılan, en çok okunan, Kur’an’ın bu asırdaki manevî tefsiri olan Risale-i Nurları yasaklama girişimi, hal-i hazırdaki hükümeti vicdanlarda “Risale-i Nurları yasaklayan hükümet” olarak mahkum etmez mi? Bu durum, şöyle veya böyle, Risale-i Nurların müellifini hayatı boyunca çilehanelerde tutan, ona işkenceler yapan, eserlerini yasaklayan Kemalizm’in bekçileri ile aynı kefede algılanmalarına yol açmaz mı?
Risale-i Nurların kendi yayınevlerince basılacağını uman, sağda solda intikam çığlıklarını Risale-i Nurları alet ederek atan gafil safdiller, neye, nasıl hizmet ettiklerinin farkında mıdırlar? Risale-i Nur’u dünyevi, siyasi hiçbir metaya alet etmeyen ve ettirmeyen Üstadımızdan hiç ders almayanlar bir mendil gibi kullanılıp bir gün nisyan çöplüklerine atılacaklarını fark edemiyorlar mı? Hakkaniyet noktasında çürümüş vicdanlardan adalet-i mahza yaklaşımın beklemek elbette safdilliktir; lakin bu safdiller “küfr ile dünya durur zulm ile durmaz” kaidesini unutmuşlar mıdır? Acaba içimizdeki İrlandalılar “ateş doludur, tutma yanarsın” mısralarını bilirler mi? 
Okunma Sayısı: 3930
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • ahmet akbaş

    15.4.2014 22:30:00

    bir zamanlar kemalist&süfyanist&münafık 12 eylül rejiminden emin olmak için nur dershanelerinde kitaplıklarda risale-i nur kitaplarının arasına nutuk kitabı koyan, 12 eylül darbesini yapanlar için kader bizi komünistlere karşı kemalistlerle ittifak yapmaya zorladı diyenlerin başvurusu üzerine; m kemal aleyhindeki videolar yüzünden youtube yi kapatacak kadar azılı kemalist olan dindar kemalistlerimiz tarafından m. kemalin kurduğu rejime taban tabana zıt bir mefkure dünyasına sahip sahip üstad bediüzzaman said nursi hazretlerinin kuran-ı kerimden ilham alarak yazdığı risale-i nur eserlerinin basımına -güya sadeleştirme ihanetine engel olmak maksadıyla- yasak getirilmiştir. OYYYY BEN ÖLEM! BEN ÖLEM....! artık risale-i nuru ’koruma’ altına alıp kendisinden başka hiç kimsenin basmasına izin vermeyen bu dindar süfyanistlerin risale-i nurlardan ilk ayıklayacakları kısımlar 5. şua ve lozanın iç yüzüyle ilgili parça olur herhalde...

  • cemal özkaya

    15.4.2014 12:05:00

    siyasal islam ve siyasetli cemaatler kocaman bir tebriği hakediyorlar. ihvanı müslimin, 28 şubat gibi din adına siyasetin dine verdiği zararı göre göre nurcuların bir kısmını siyasal islama taraftar ettikleri için ve risalelerin basılmasına hak hukuk adına karşı gelerek nurcularıda kendi içinde ihtilafa düşürdükleri için bu iki cenahı kocaman alkışlıyorum. sizlerle gurur duyanlar var ama onların içinde bediüzzamanın olmadığına adımın cemal olduğu kadar eminim.

  • mehmet

    15.4.2014 11:24:00

    hocamdan allah razı olsun güzel anlatmış... zalimler için yaşasın cehenmem... dünyalık hesapları olanlar risale-i nura ve bediüzzamana talebe olamazlar... olsalar olsalar ikiyüzlü olurlar...

  • Garib Doğu

    15.4.2014 09:00:00

    Kendi düşen ağlamaz.’’Zarara bilerek razı olana mehamet edilmez,lehinde bakılmaz,acınmaz.’’Gerekli uyarılar yapılıyor.Yapılan işin doğru olmadığı yazılıyor,çiziliyor.Bu konuda söylenmesi gerekenler söyleniyor.Bu daha da devam edecek.İş normal mecrasına oturtuluncaya kadar devam eder gider.Dileğimiz, büyük bir bela başımıza gelmeden Risale- basımının serbest bırakılmasıdır.

  • TATAR RAMAZAN

    15.4.2014 00:55:00

    Maaşallah hocam söylenecek söz bırakmamışsın. Aklına, kalemine sağlık.
    Günümüzde süfyanın sağdan gelen yeterince yalakaları var. Daha önceden pek rastlamadığımız, bu yalakalara yalakalık eden içimizdeki irlandalılar diyorsun cibali babalar var. Risalei nurun rantına iştahını kabartan rantçılar var, platformcular var. Bunlar acaba Nurlardan hiç mi istifade etmediler.
    Acaba bunlar Nurların rantının dışında naşirliğinden ve inkişafından hiç mi tad alamadılar da ömürlerinin kalan kısmını rant platformları kurarak geçiriyorlar.
    Acaba ebedi alemde Hz. üstadın huzuruna çıkabilecekler midir. üstadın yüzüne bakabilecekler midir?
    Üstadım ve talebeleri süfyanla, deccalla nasıl mücadele ettilerse biz de onun yalakalarıyla ve uşaklarıyla öyle mücadelemize devam ederiz. Arkamıza dönüp Allah razı olsun diyen var mı diye bile bakmayız.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı