"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Celal Şengör ile Şener Üşümezsoy arasında kalmak

Ahmet DURSUN
30 Nisan 2025, Çarşamba
Bilimsel bilginin mutlak doğruluğu ve bilim insanlarının ahlâkî sorumlulukları ile ilgili tartışmaları özetleyebilecek nitelikteki bir manzarayı geçtiğimiz hafta İstanbul’da yaşadığımız deprem sonrasında hep birlikte gördük.

1999 yılında yaşadığımız Gölcük merkezli yıkıcı deprem sonrasında, sırada büyük İstanbul depreminin olduğu yönündeki açıklamalar yıllarca büyük bir endişeye yol açmış, 7 üzerindeki bir depremle Türkiye’nin bağımsızlığını dahi tartışmaya açacak kaotik bir durumun ortaya çıkacağı bir çok deprem bilimci tarafından dillendirilmişti. Yaşadığımız son deprem sonrasında -İstanbul’da deprem olgusu üzerinden yaşanan rant tartışmaları, vb. sebeplerle- bilim insanlarının açıklamalarındaki sorumluluğun çerçevesi de tartışmaya açıldı.  

 İstanbul’la ilgili en korkutucu açıklamaları yapanlardan biri hiç şüphesiz Yer Bilimci Celal Şengör idi. Şengör’ün “kıyamet senaryosu” olarak adlandırılan açıklamalarına göre İstanbul’da kesin olarak günün birinde gerçekleşecek olan deprem ile  “birkaç gün içinde şehirde açlık başlayacak, yağmalar yaşanacak, salgın hastalıklar çıkacak. Enkazlar uzun süre kaldırılamayacak, şehir ağır bir kokuya bürünecek. Ölmeyenler ‘keşke ölseydik’ diyecek” idi. 

Bu sözlerin ne kadarı bilimsel gerçekliği ifade ediyor, bu kaos senaryosunun ne kadarı depremi önleyici tedbirlere hizmet eder, ayrı bir konu. Ancak böylesine felâket senaryolarının bir bilim adamı tarafından çizilmesinin deprem korkusunu iliklerine kadar hisseden milyonları depresif ruh hâllerine soktuğu, menfî olarak sosyolojik ve ekonomik sonuçlar doğurduğu son derece açıktır. 

Beklenen İstanbul depremi konusunda, çizdiği farklı profille kamuoyunda dikkat çeken, Celal Şengör’ün tam tersi açıklamalarıyla halkı rahatlatan bir isim var: Şener Üşümezsoy. Daha önce yaşadığımız depremleri ve son depremi, ABD’nin fayları tetikleyebilecek düzeydeki silâh teknolojilerine ve bunu ifade eden HAARP projesine dayandıran görüşlere şiddetle karşı çıkan Şener Üşümezsoy, “Kur’ân’da ‘dağları yürüten Allah’tır’ dediği hâlde siz ‘Depremi gemiyle ABD yaptı’ diyorsanız Allah’a şirk koşmuş oluyorsunuz. Buna inanırsak ABD’ye hiç direnemeyiz” diyerek farklı bir bakış açısı ortaya koymuştu. Yaptığı araştırmalara dayandırdığı tahminler sonucu Düzce depremiyle birlikte son yaşadığımız depremin yerini ve şiddetini bildiği için adı “deprem kâhini”ne çıkan Üşümezsoy, son deprem sonrasında Celal Şengör’ün aksine halkı rahatlatan açıklamalar yaptı ve iddia edildiği gibi İstanbul’u etkileyecek 7 üzerinde bir depremin olmayacağını, Marmara’da depremlerin bittiğini, başka deprem riskinin olmadığını, aynı bölgede en fazla 6-6.5 aralığında bir deprem olabileceğini, büyük depremle ilgili senaryoların ölü bir fay üzerinden üretildiğini ve bu senaryoların çöp olduğunu” ifade etti. 

Bu farklı görüşler, bir zihniyet farklılığını da ortaya koyması bakımından son derece önemli. Bir yanda bilimi mutlak kabul eden, İlâhî olana hiç yer vermeyen pozitivist yaklaşım, diğer yanda bilimsel gerçeklikle birlikte her şeyi mülkün gerçek sahibinin tasarrufuna bırakan mütevekkilâne yaklaşım. Üşümezsoy Hoca’nın yaklaşımı, Risale-i Nur’da karşılığını bulan “Şu kâinat, bir Kadîr-i Rahîmin mülküdür. Mülkü sahibine teslim et… O hem Hakîmdir, hem Rahîmdir. Mülkünde istediği gibi tasarruf eder, çevirir” sözlerine ne de güzel yakışıyor. 

Deprem gibi musibetlerin İlâhî ihtarlar olduğu gerçeğini unutmadan, işlediğimiz büyük hatalara tahammül edemeyen yeryüzünün silkinerek bizi Rabbinin emriyle ikaz ettiğini, küllî vazifesi içinde ‘Onları terbiye et’ emrine itaat ettiğini bilerek ve “küre-i arzın benî Âdem’den, bahusus ehl-i imandan beğenmediği bir kısım etvar-ı gafletin sıklet-i maneviyesinden omuz silktiğini” anlayarak depreme bakabilmek ve bu yaklaşımla depreme hazırlanabilmek…  Bilmiyorum, Celal Şengör buna ne der?

Okunma Sayısı: 1233
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Salih baş

    30.4.2025 13:16:08

    Celal Şengör hoca haklı

  • Gazi Zeynel

    30.4.2025 12:00:41

    Yorum yazıya değil. Yazı çok güzel. Hocamıza teşekkür ederim.

  • Gazi Zeynel

    30.4.2025 11:50:05

    İstanbul depremini Ekrem İmamoğlu operasyonuna bağlamakta çok sığ bir yaklaşım. Belki de Ekrem İmamoğlu belediyesinde yapılan yolsuzluklar için bir uyarıdır !!! Ne dersiniz

  • Mehmet Soydan

    30.4.2025 11:36:33

    Naci Görür'ü dikkate almamışsınız. O da karamsar ve "Müslüman". Ve deprem konusunda karamsar senaryolara göre tedbir almak gerek.

  • HASAN DOĞAN

    30.4.2025 10:42:43

    Şimdi yaşadığımız depremin ilahi ikaz olup hafifçe sarsması kanaatimce bu bölgede ve özellikle İstanbul'da yaşayanların ekseriyetinin seçtiği bir belediye başkanına sahip çıkmaları ve de ona karşı zalimin yanında duran diğer kısma da bir ders niteliğindedir.Yani zalime karşı çıkana da zalime karşı çıkmaz isen daha şiddetli bir omuz silkeletirim ve diğer zalime taraf olana da tavrını gözden geçir ve fanatik olma yoksa görürsün diye de ikaz ediliyor.Ayrıca bizim de neşriyat ve hizmet merkezimizin de İstanbul'da olması hasebiyle de merhum Zübeyir abi ve Kutlular abinin safından inhiraf edip güce teslim olmuş diğer iğdiş edilmiş nur cemaatlerine imrenmeyin yoksa görürsünüz diyor vesselam.....

  • HASAN DOĞAN

    30.4.2025 10:29:22

    Ben 23 Nisan 2025 tarihi saat 12:49'da İstanbul Silivri açıklarında meydana gelen 6.2 şiddetindeki deprem ile 17 Ağustos 1999 tarihi gece saat 03:00'da merkez üssü Gölcük Donanması olan ve 7.4 şiddetindeki depremi kıyaslamak istiyorum.Gölcük Depremini ilahi ikaz olarak gören Gazetemiz ve imtiyaz sahibi merhum Kutlular ağabey biliyorsunuz o yüzden mahkum oldu ve 276 gün hapis yattı.Aynen bugünkü deprem de ilahi ikazdır ve bu ilahi ikazı maalesef bizim gazete bugün çok kısık bir ses ile ancak dile getiriyor yada getirme cesareti gösteremiyor....

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı