İbadetlerde bizim bilmediğimiz nice hikmetler vardır. İşte onlardan birisi: Beytullah’ı tavaf ederken çalımlı yürünmesi.
Hicretten sonra Müslümanlar uzun süre Mekke’ye girememişler ve Kâbe’yi tavaf edememişlerdi. Hudeybiye Anlaşması’ndan sonra Müslümanların umre yapmalarına izin verilmişti. Peygamberimiz (asm), Mescid-i Haram’a girince, omuz ihramının bir ucunu sağ koltuğunun altından alıp sol omuzunun üzerine attı ve sağ omuzunu açtı. Sonra da:
“Bugün kendisini şu müşriklere güçlü ve zinde gösterecek olan er kişileri Allah rahmetiyle bağışlasın, esirgesin. Sakın Kureyş topluluğu sizde bir gevşeklik ve eksiklik görmesinler. Müşriklerin gücünüzü görmeleri için, Beytullah’ı tavafın ilk üç devresinde remel yapınız” buyurdu.
Yani, tavafın ilk üç devresinde omuzlarını açık bulundurmalarını; adımlarını kısaltıp omuzlarını silkeleyerek hızlıca ve çalımlıca, iki rükün arasında ise ağır ağır yürümelerini ashabına emir buyurdu. Peygamberimiz (asm), Kasvâ’ya bindi. Müslümanlar, Peygamberimiz (asm) gibi, sağ omuzlarını açtılar, tavaf için sıralandılar. Peygamberimiz (asm), Hacerü’l-Esved’e yaklaştı. Elindeki değneğin ucuyla ona dokunarak istilâm etti ve değneğin ucunu öptü.
Sahabiler de, Hacerü’l-Esved’e ellerini ve yüzlerini sürdüler. Kâbe’yi tavafa, silkelene silkelene, hızlıca ve çalımlıca dolaşmaya başladılar. Kâbe’nin Yemen köşesine eriştiler; oradan, Hacerü’l-Esved köşesine kadar ağır ağır yürüdüler. Sonra, tekrar, Yemen köşesine kadar, silkelene silkelene, çalımlıca ve hızlıca; oradan, Hacerü’l-Esved köşesine kadar ağır ağır yürüdüler. Üç tavafı böylece yaptılar.
Abdullah b. Revâha, tavafta da şiir okumaya başlayınca, Hz. Ömer, ona “Resûlullah’ın (asm) önünde, Allah’ın hareminde bu şiiri söyleyip duracak mısın?” dedi. Peygamberimiz (asm), Hz. Ömer’e “Ona engel olma. Varlığım kudret elinde bulunan Allah’a yemin ederim ki; onun sözleri, bu Kureyş müşriklerine ok yağdırmaktan daha çok tesirlidir. İbn Revâha! Devam et” buyurduktan sonra, Abdullah b. Revâha’ya “‘Allah’tan başka hiçbir ilah ve mabud yoktur. Bir olan O’dur. Va’dini gerçekleştiren O’dur. Bu kuluna yardım eden O’dur. Askerlerini güçlendiren O’dur. Toplanmış olan kabileleri bozguna uğratan da yalnız O’dur’ de” buyurdu. Abdullah b. Revâha bunu söylemeye başlayınca, Müslümanlar da, onun söylediği gibi söylemeye başladılar.
Müslümanlar tavafın üç şavt (dolaşım)ında remel yaptıkları, silkelene silkelene, çalımlıca ve hızlıca yürüdükleri zaman, müşrikler “Demek, Medine’nin sıtması onları hiç de zayıflatmamış. Bunlar, yürümeye razı olmuyorlar, kanaat etmiyorlar da, geyiklerin sıçrayışı, zıplayışı gibi sıçrıyorlar” dediler.
O günden sonra yapılan bütün tavaflarda Müslümanlar bu esasa uydular ve uymaya da devam ediyorlar.