"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Kainat eczanesiden şifa vesileleri: Kanser riskini azaltan 15 besin

30 Mart 2016, Çarşamba 09:57
Görülme sıklığı giderek artan kanser hastalığından korunmak için sağlıklı ve dengeli beslenmek büyük önem taşıyor.

Günlük tüketilen kimi besinler hikmetli san'atlı yaratılış çerçevesinde bünyelerine derc edilen pek çok faydalarla adeta kansere kalkan oluyor. Kokusu nedeniyle pek tercih edilmeyen sarımsak mide, bağırsak, cilt kanserlerinde tümörlerin oluşmasını ve ilerlemesini engellemekte. Mutfakların vaz geçilmezi havuç ise prostat, ağız, yemek borusu ve mide kanserine karşı koruyucu etkisi yapıyor. 

Tabii besinlere sofralarda sıklıkla yer vererek bağışıklık sistemini güçlendirmek ve vücudun kansere karşı direncini arttırmak mümkün olabiliyor. 

Kainat Kitabı'nda yaratılan ve mevcudatın istifadesine sunulan bütün şifa vesilelerini, Büyük İslam Alimi Bediüzzaman Said Nursi'nin “İlâçlara hasiyetleri veren ve tesiri halk eden ancak o Şafi-i Hakikî’dir.” ifadeleri çerçevesinde tefekkür etmek gerekmektedir.

Memorial Ataşehir Hastanesi Beslenme ve Diyet Bölümü’nden Uz. Dyt. Sevil Ürer Vefalı, “1-7 Nisan Kanser Haftası” öncesinde kanser riskini azaltan tabii besinler hakkında önemli bilgiler verdi.

YARATILIŞ HARİKASI TABİİ BESİNLERDEN YARARLANIN

1.Kara üzüm: Çekirdeği ve kabuğuyla beraber tüketildiğinde içeriğindeki “resveratrol” ile kanser yapıcı bileşikleri bloke edici özelliğe sahiptir. İnsan vücudunda kanser dokularının oluşumunu ve gelişimini engellemektedir.

2.Sarımsak: Selenyum içeriği yüksek olan sarımsak mide, göğüs, bağırsak, cilt ve prostat kanserlerinde tümörlerin oluşmasını ve ilerlemesini engellemektedir. Zeytinyağı içinde ezilerek veya çiğ şekilde tüketilmesi daha faydalıdır.

3.Zerdeçal: Karaciğer, akciğer, kolon, mide, meme, yumurtalık, beyin ve lösemi gibi pek çok kanserde tümör hücrelerinin büyümesini engellemektedir. Kanser hücrelerinin yaşamasını sağlayan enzimin aktivitesini azaltır. Safra arttırıcı etkisi nedeniyle safra taşı olan kişilerde kullanılmamalıdır.

4.Havuç: Betakarotenden zengin olan havuç prostat, ağız, yemek borusu ve mide kanserine karşı koruyucu etkisi vardır. Havuç suyu şeklinde de tüketilebilir.

5.Domates: Domatesin içinde bol miktarda bulunan likopen, DNA hasarını engelleyerek kanser riskini azaltmaktadır. Özellikle akciğer, kolon ve meme kanserlerinde etkilidir.

6.Yeşil çay: İçeriğindeki kateşinler antioksidan etkiye sahiptir. Özellikle kolon kanseri riskini azaltma konusunda etkilidir. Günde 2 fincan şekersiz yeşil çay içilmesi küçük hücreli akciğer, pankreas, özefagus ve ağız kanserlerinin oluşumunu önlemeye yardımcıdır.

7.Ananas: Ananasın içindeki “bromelain” maddesi özellikle akciğer, bağırsak, yumurtalık ve cilt kanserlerinde tümörlü hücrenin gelişimini engellemektedir.

8.Balık: A,D,K ve B grubu vitaminler açısından zengindir. İyot, selenyum, fosfor, magnezyum ve çinko bakımından da iyi bir kaynaktır. Özellikle somon gibi omega-3 içeriği yüksek olan balıklar kansere karşı koruyucudur. Haftada 2 kez tüketilmesi önerilmektedir.

9.Çörek otu: Akciğer, baş-boyun, kolon, karaciğer, lösemi, lenfoma, pankreas, prostat ve yumuşak doku kanserlerine karşı koruyucudur. Vücutta mikrop veya tümörle mücadele eden hücrelerin sayısını arttırmaktadır.

10.Kuru baklagiller: Mercimek, nohut, kuru fasulye ve barbunya iyi lif kaynaklarıdır. Özellikle bağırsak kanseri için koruyucudur. Vücuda zarar veren maddelerle savaşırlar ve kan dolaşımına yardımcı olurlar. Haftada 2 kez tüketilebilir.

11.Kırmızı biber: C vitaminini en çok içeren sebzelerden biridir. Antioksidan bir vitamin olan C vitamini kanser hücrelerinin büyümesini engeller ve bağışıklık sistemini kuvvetlendirir.

12.Soğan: Bol miktarda A, B ve C vitaminleri, fosfor, iyot ve kükürt içerir. Özellikle kolon kanserine yakalanma riskini azaltır. Tabii antibiyotik özelliğiyle bağırsak ve karaciğeri temizlemektedir.

13.Fındık: E vitamini açısından zengin bir besindir. Tümör büyümesini engelleme ve kanserli hücrelerin kendilerini yok etmeleri; yani apoptosis sürecini başlatır. Kolon, prostat ve göğüs kanserleri üzerinde önemli rol oynamaktadır. Her gün en fazla 1 avuç tüketilebilir.

14.Yoğurt: Yoğurdun içindeki probiyotik bakteriler vücudun bağışıklık sistemini kuvvetlendirmede önemli bir role sahiptir. Özellikle kolon, mide, akciğer ve meme kanserlerine karşı koruyucudur.

15.Brokoli: Lif, A ve C vitaminleri, folik asit ve kalsiyum gibi beslenme açısından değeri olan birçok fayda sağlamaktadır. Ayrıca brokoli, glukosinolat içermektedir ve vücutta meydana gelen zararlı maddelerin etkisiz hale dönüştürülerek böbreklerden atılmasını sağlamaktadır. İdrar yolları, kolon, akciğer, göğüs ve rahim kanserine karşı koruyucudur. Yemeklerde, salatalarda çiğ veya buharda pişirilerek tüketilebilir.

Allah´ın Şafii ismine dair

“Allah’ın Şâfî ismini açıklar mısınız? Allah cin ve insanları yaratmadan evvel Şâfî ismi nasıl tecellî ediyordu?”

Cenâb-ı Allah’ın Şafî ismi, Allah’ın kullarına maddî-mânevî şifâ verdiğini, hastalıklarına devâ lûtfettiğini bildirir. Yeryüzünü büyük bir eczahane gibi tanzim eden Cenâb-ı Allah, takdir buyurduğu illetler, hastalıklar ve dertler için şifâyı, devâyı, dermânı ve ilâcı da yine kendisi ihsân eder. Kullarını hastalıklardan kurtarır, sıkıntılardan ferahlandırır.

Şâfî ismi, Kur’ân’da fiil sîgası halinde gelmiştir. Hz. İbrâhim (as), kavmine şöyle demişti: “Ben hastalandığımda bana şifâ veren Allah’tır.”1

Cenâb-ı Hak, arıların şifâ kaynağı olarak yaratıldığını şöyle beyan buyurur: “Bal arılarının karınlarından insanlara şifâ olan muhtelif renklerde bal çıkar. Düşünen bir millet için bunda ibret vardır.”2

Cenâb-ı Hak Kur’ân’ın da şifâ kaynağı olduğunu haber verir. Bakalım:

* “Kur’ân îman edenler için hidâyet rehberi ve şifâdır.”3

* “Kur’ân’dan îman edenler için rahmet ve şifâ olan şeyler indiriyoruz.”4

* “Ey insanlar! Rabb’inizden size bir öğüt, kalplerde olana şifâ, iman edenlere hidâyet rehberi ve rahmet gelmiştir.”5

* “Allah mü’minlerin gönüllerine şifâ verir (ferahlandırır).”6

Hazret-i Âdem’e (as) isimlerin öğretilmesi ve talim edilmesi hakîkatinin, yeryüzünün halîfesi olan insanoğlunun ilim, teknik, fen ve sanatlara kabiliyetli olarak yaratıldığına işâret ettiğini beyan eden Bedîüzzaman, her bir ilim, fen ve sanatın hakîkâtinin de Cenâb-ı Allah’ın bir ismine dayandığını kaydeder.7

Üstad Saîd Nursî Hazretlerine göre tıp ilmi de Şâfî ismine dayanmaktadır. Cenâb-ı Hakkın yeryüzü eczahanesinde koyduğu Rahîmâne cilveleri ve devâları araştıran bu ilmin hakîkati Şâfî isminden gelmektedir.8

Şifâ, devâ ve âfiyetin, insanı tam minnettâr eden ve şükre sevk eden nîmetlerden olduğunu belirten Üstad Hazretleri, küre-i arz hastahanesinde maddî-mânevî bütün dertlerin ve ihtiyaçların dermanlarını ihsan eden Şâfî-i Hakîki’nin küllî şefkatinin ve kudsî Rahîmiyet’inin aslâ gözlerden kaçmayacağını ifâde eder.9

Bedîüzzaman’a göre hastalıklar Şâfî ismine işâret ettiği gibi, Şâfî ismi de hastalıkları gerekli kılmaktadır.10 Her bir hayat sahibi ancak Şâfî isminin tecellîsine mazhariyetle hastalıktan şifâ bulmaktadır. Her bir mahlûk hastalığa dûçâr olduğunda Şâfî isminin şefkatini hissetmektedir. Kezâ, hastalıkların perde arkası gayet sevimlidir. Hattâ perde açılsa her bir hasta, korktuğu ve nefret duyduğu hastalığının rahmet açısından gayet sevimli ve hoş olduğunu görecek ve kendisini rahmet ve şefkatiyle kucaklayan Cenâb-ı Allah’a sonsuz şükredecektir.

Saîd Nursî’ye göre rızık, şifâ ve yağmur doğrudan doğruya Zât-ı Rezzâk-ı Şâfî olan Cenâb-ı Allah’a aittir, perdesiz Cenâb-ı Allah’tan gelmektedir. Şâfî-i Hakîm-i Zülcelâl, büyük yeryüzü eczahanesinde her derde bir devâ istif etmiş, her hastalığa bir derman halk etmiştir. Elbette tedâvi için ilâçları aramak, almak ve kullanmak meşrûdur ve gereklidir. Fakat tesiri ve şifâyı Cenâb-ı Hak’tan bilmelidir. Çünkü dermanı O verdiği gibi; şifâyı veren de O’dur.11

Allah’ın cinleri ve insanları yaratmazdan önce Şâfî isminin nasıl tecellî ettiği hususuna gelince;

1- Öncelikle şunu belirtmeliyiz ki, insanlar ve cinler yokken Şâfî ismine ihtiyaç duymazlar.

2- Meleklerin de—her ne kadar hastalık çekmeseler de—Şâfî ismine olan ihtiyaçlarını ve Şâfî isminden istifâdelerini göz ardı etmemek lâzım. Nitekim yukarıya aldığımız âyetlerde de gördüğümüz gibi, rahmet ve hidâyet de bir nevî “şifâ”dır. Cenâb-ı Hak tüm âlemleri rahmetle, tüm akıl sahiplerini rahmet ve hidâyetle kuşatmıştır.

3- Şâfî isminin insanlar, cinler ve hattâ melekler ötesindeki tecellîlerini kavramak ruhî kuvvetlerimizin de, aklî melekelerimizin de üzerindedir.

4- Allah, Vacibü’l-Vücud’dur. Ezelî ve Ebedîdir. Varlığının sonu olmadığı gibi, başlangıcı da yoktur. Mâhiyeti bizim mâhiyetimize benzemez. Varlığı, varlıkların varlığı cinsinden değildir.12

5- Zaman üstü ve zaman ötesi bir kavram olan “Ezel”, Allah’ın zamana bağlı olmaktan münezzeh bulunduğunu gösterir. Yani ezel, zaman itibariyle mâzîde bir uç demek değildir. Ezel’i geçmişte bir uç zaman dilimi gibi gösterip, o vakitte insanın da olmadığını nazara alarak Şâfî isminin nasıl tasarrufta bulunduğunu düşünmenin hakîkati yoktur.

6- Ezel’i, geçmişle birlikte şu ânı ve geleceği “birden tutan ve yüksekten bakan” bir ayna misâlinde düşüneceğiz. O halde, eşyanın vücudunda ezelin bir geçmiş zaman dilimi olarak algılanması, esas tutulması ve ona göre Allah’ın sıfatlarında zamana bağlı mecburî bir tasarruf tasavvur edilmesi doğru değildir.13

7- Öyleyse biz, Allah’ın Şâfî isminin ve sâir isimlerinin “yaşadığımız ve hissettiğimiz” şu andaki tecellî ve tasarruflarını kavramakla yükümlüyüz.

Dipnot:

1- Şuarâ Sûresi, 26/80;
2- Nahl Sûresi, 16/69;
3- Fussilet Sûresi, 41/44;
4- İsrâ Sûresi, 17/82;
5- Yunus Sûresi, 10/57;
6- Tevbe Sûresi, 9/14;
7- Bakara Sûresi, 2/31; Sözler, s. 224;
8- Sözler, s. 238;
9- Lem’alar, s. 218;
10- Lem’alar, s. 16;
11- Lem’alar, s. 218;
12- Mektûbât, s. 242;
13- Sözler, s. 430

Diyanet’ten hastalara manevî destek

http://www.yeniasya.com.tr/gundem/diyanet-ten-hastalara-manevi-destek_381699

Hastalar Risalesi herkesi tedavi eder

http://www.yeniasya.com.tr/gundem/hastalar-risalesi-herkesi-tedavi-eder_307734

Risale-i Nur Külliyatı'ndan Lem'a'lar isimli eserden 25. Lem'a olan Hastalar Risalesi'ni okumak için tıklayınız;

Yirmi Beş Devâ olan ve 'Hastalara bir merhem, bir teselli, mânevî bir reçete, bir iyâdetü’l-marîz ve geçmiş olsun makamında' yazılan Hastalar Risalesi'ni istifadenize sunuyoruz:

http://www.yeniasya.com.tr/risaleinur/lemalar/#470

Okunma Sayısı: 3592
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı