Hepimiz, nasıl bir rejim, nasıl bir sistemde yaşadığımız gerektiğini “Siz aklınızı kullanmaz mısınız?”1 mealindeki ayetden hareketle düşünelim mi?
Hak dağıtamayan, haklıları ve haklarını darmadağın eden adalet sistemi mefluç, davaları yıllarca çözemeyen Adalet Bakanlığı’mız ne düşünüyor! Talebeleri eğitemeyen, doğru, ilmi bilgiye ulaştıramayan, eğitimi alarm veren Milli Eğitim Bakanlığı! Tarımı bitiren Tarım Bakanlığı!
Ameliyat için hastalarına aylarca randevu veremeyen sağlıksız Sağlık Bakanlığı! Türkiye’nin nüfusu 86 milyon… Toplam hekim sayımız yeni atamalarla 205 bin. 100 bin kişiye düşen doktor sayısı 419! Enflasyon, zam ve pahalılığı önleyemeyen, ekonomiyi felç eden Ekonomi Bakanlığı!..
Enflasyonun yüzdesini bilemeyen veya rakamları çarpıtarak küçük gösteren TUİK! Toplumu kumarbaz yapan Millisiz Milli Piyango! Hiçbir plan ve stratejisi tutmayan Strateji Bütçe Başkanlığı! Telefonla ulaşılamayan, TC Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı Basın Kartları Entegre Bilgi Sistemi! Gelelim “Türk tipi” denen ucûbe Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemine:
“Milletin kalbi Meclisin” ülke yönetimindeki tesiri azaltılmış! Yasama/kanun yapma yetkisi, yürütme/icra ve yargı/kontrol/denetim mekanizması tek adama bağımlı kılınmış. Yani tam bir istibdat, tam bir despotizm! Bu ne be, ne bu be, bu ne ucûbe; parlamenter sistemi getirmek artık oldu vecîbe! Evet, Bediüzzaman’a göre, “Kalb-i millet hükmünde olan Meclis-i Mebusan ve fikr-i ümmet makamında olan meşveret-i şer’î ve seyf ve kuvvet-i medeniyet menzilinde bulunan hürriyet-i efkâr o devleti taşıyabilir ve idare ve terbiye edebilir. Bu hakikate misal, eski hükûmet-i müstebide ve yeni hükûmet-i meşrûtadır.”2
Akledip, düşünüp öğrenmeyecek miyiz ki, “İstibdat, zulüm ve tahakkümdür (zorbalıkla yönetmektir). Meşrutiyet, adalet ve Şeriattır.”3 O halde, Bediüzzaman’a ittibaen, “İstibdat ne şekilde olursa olsun, meşrutiyet libası giysin ve ismini taksın, rast gelsem sille vuracağım”4 demeyecek miyiz, dememeli miyiz?
Dipnotlar:
1- Enbiyâ Suresi, 70.; 2- ESDE, Nutuk, s. 95.; 3- Divan-ı Harb-i Örfi, s. 23.; 4- Age., s. 40.