"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Devlet kurmak ne farz, ne vacip

Ali FERŞADOĞLU
24 Haziran 2019, Pazartesi
“Dindar siyasalcı” (bugünkü iktidar dahil) zihniyeti, 1870’lerden beri sürdürdükleri iddia, “devlet kurma zorunluluğu” olduğudur. Böylece altyapısı oluşturulmadan, bütün himmet, gayret, imkân, enerji ve düşünceler buna yatırılıyor. Oysa, “iman-ilim, ibadet, ahlâk, vs.” olmadan devlet kurulamaz. Kurulursa, bugünkü perişan durum ortaya çıkar.

Aslında bu zihniyetin düşüncesini daha önce Sezai Karakoç, “Tek toprak, tek İslâm ülkesi, tek İslâm devleti ve tek İslâm medeniyetini yeniden gerçekleştirmeliyiz. (...) İslâm’da devlet zorunludur. Hazreti Muhammed de (asm) devlete önem verdi ve hemen devlet kurdu” diyerek seslendirmişti. (WEB TV ADANAPOST/13.10.2013)

Aynı konuşmasındaki şu tesbiti de yaptığını, esasında onu gerçekleştirmenin altyapısına yoğunlaşmamız gerektiğini vurgulayalım: “Müslüman ülkeler artık devlet olmaktan çıktı. Avrupa da bu krizi gördüğü için AB’yi kurma yoluna gitti.”

Bediüzzaman bu noktayı, “İttihad-ı İslâm ve Cemahir-i müttefika-i İslâmiye” tarzında formulize etti.   Ancak, yine onun ortaya koyduğu gibi, Kur’ânî ve Nebevî (asm) bir metotla: Devlet “İmân, hayat, şeriat” silsilesini takip eder...

Bir sefer, Müslümanların evvelemirde İslâm devleti kurma gibi bir zorunlulukları yoktur. Hatta onu planlayıp düşünmesini de istemez. Çünkü bu, ferdin gücünü aşar. Kul ise, kaldıramayacağı yük ile mükellef kılınmamıştır.

Devlet kurma ne iman şartlarında, ne İslâm şartlarında, ne 32 farzda, ne diğer farzlarda vardır. Dolayısıyla devlet kurmak farz değil, vacip değil.

Resul-i Ekrem Efendimiz (asm), “On üç senelik Mekke devrinde, mesâisini tamamıyla imân esaslarını anlatmaya hasretmişti. Bu devrede, İslâm düşmanlarına karşı her türlü maddî mukabele yasaktı. Muslümanların tek silâhı vardı, o da sabırdı.” (Kâinatın Efendisi Peygamberimizin Hayatı, Yeni Asya Neşr., İst. 1995, s. 479.)

Mekke döneminde 13 yıl, Medine döneminde de iki yıl, ibadetler, temel farzlar bile yoktu. Peygamberimiz (asm), 23 yıllık peygamberlik döneminin ilk 15 yılını, “iman, ahlâk” üzerine bina etmişti.

Medine, İslâmı kabul etti. Peygamberimizi (asm) ve Ssahabe-i Kiram onları hazırladı, sonra göç etti, ibadetler farz kılınmaya başladı. Ve devlet daha sonra teşekkül etti.

Evet, evvelâ iman, ibadet, ahlâk, ilim, fikir vs., altyapı oluşturuldu, sonra bunun üzerine devlet bina edildi. Ve keza, fikir, zikir, şükür, ibadet ve ahlâka yoğunlaşarak bu devlet idame edildi… 

Yani devlet, bu unsurların kemale doğru ermesiyle, devlet aygıtı tabiî olarak teşekkül edecektir. Ve bu tepeden aşağıya değil, aşağıdan yukarıya doğru olacaktır.

Okunma Sayısı: 3258
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı