"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Dilenmek, çalışmak ve ilerlemek!

Ali FERŞADOĞLU
08 Ocak 2021, Cuma
Birgün, bir tanıdığı Lord Northcliffe’e, romancı Thackeray hakkında şunu sorar: “Thackeray bir sabah gözlerini açtığında, meşhur biri haline geldiğini görmüş, doğru mu?”

“Doğrudur. Yalnız, o sabah geldiğinde, Thackeray elli yıldan beri günde sekiz saat yazı yazıyordu... Sabahleyin kendilerini meşhur bulan adamlar, bütün gece uyumazlar.” 

Müslümanlıkta asıl olan çalışmak, gelişmek, ilerlemek, refah ve zengin olmaktır. (Üzerinden bir yıl geçip kenarda bugünkü şartlarda 45.250 lirası olan zengindir) İslâmın temel şartlarından ikisi maddî varlığa bağlıdır. Hayır ve hasenat yapmak için de zengin olmalı. Zengin olmak için de çalışmak...  

Allah’a, Kur’ân’a ve Peygamberlere iman, çalışmayı gerektirmektedir. Hatta, pek çok peygamberin bir meslekte pir ve öncü olması; insanlığa muhteşem örnekler teşkil etmektedirler. Diğer yandan, İslâmın şartlarını yerine getiren Müslümanın, yapmış olduğu bütün çalışmaların ibâdet hükmüne geçtiğini bilmesi, ayrı bir şevk, ayrı bir heyecan kaynağıdır. 

Sünnet-i Seniyye’de de çalışma, refah ve zenginliğe giden yollara teşvik edilir: “Çalışıp kazanan, Allah’ın sevdiği bir kuldur. Dünya, ahiretin tarlısıdır. (Aclûnî, Keşfu’l-Hafa, Beyrut, 1351, I, 412) 

“Sizden birinizin, Allah yolunda çalışması, yetmiş sene nafile namaz kılmaktan üstündür” müjdesi de çalışmanın değerini ifade eder. 

Dilencilik günahtır: “İhtiyacı yokken dilenerek bir şey alan kimse, ateş almış gibidir.”  

Ancak gerçekten muhtaç, fakir ve çalışma imkânı olmayanları sıkıntılarıyla baş başa bırakmaz. Sadece borçlu, âfetzede ve çâresiz kalan yoksullar mâlî yardım talep edebilirler. Bunun dışında kalanlara dilenmek helâl değildir. 

Öte yandan meşakkatta, harekette büyük rahat ve huzur vardır. Çünkü, insan fıtratı hareket ve heyecan üzerine yaratılmış. Hareketsizlik, tembellik, meşekkat, sıkıntı, sefâhet, rezâlet getirir. (Bediüzzaman, Münâzarât, s. 139) Müslümanları de esir alıp tenbellik zindanına atan da bu meylidir. Bu, sihirleyici bir cellât gibi insanı tutar, duygu istidât ve kàbiliyetlerini öldürür. Başıboşluk, işsizlik sıkıntı, sıkıntı da sefaheti; sefahet de sefaleti getirir. 

“Sükûn ve sükûnet, atalet, yeknesaklık, tevakkuf; bir nevi ademdir/yokluktur, zarardır. Hareket ve tebeddül; vücuttur, hayırdır. Hayat harekâtla kemalini bulur; beliyyat vasıtasıyla terakki eder. (Bediüzzaman, Mektubat, s. 49)  

Okunma Sayısı: 1383
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı