Eskiden beri ve bilhassa bu günlerde, hocalarımız şöyle dua ediyor: “Allah’ım devletimize, milletimize zeval verme, onları sen koru! Milletçe birlik, beraberlik, ittifak, dayanışma, yardımlaşma şuuru ver. Düşmanlarımızı kahreyle!”
Ancak kendimize sormamız gereken sual şu: “Gerçek duâ yapabiliyor muyuz?” Ne demek gerçek duâ? Çoğu duâlarımızda işlerimizi Allah’a havale edip, biz tenbellik gaflet döşeğinde mi uyuyoruz? “Allah’ım bana şunu ver! Allah’ım bizi kurtar! Allah’ım, düşmanlarımızı kahret!” Ne var ki, sözlü duâmızı fiilî duâmız desteklemiyor!
Halbuki, dualarımıza ilim, irfan, aşk ve şevk ile okuma şuuru katmalıyız! Zira, insanın önemi duâsı nisbetindedir: “Eğer duânız olmasa ne ehemmiyetiniz var?”1 mealindeki âyet bunu ifade eder.
Evet, duâ, kulluğun ruhu ve özü, Allah’a imanın tezahürüdür. Duâ eden bilir ki, sonsuz bir “ilim, irade ve kudret sahibi” Rahman, Rahim, Ganiy, Mucib-i mutlak bir Zat vardır ki, her şeyin dizgini O’nun elinde, maddî-manevî bütün hazinelerin anahtarı O’nun yanındadır. Yalnız O’na kulluk eder, yalnız O’dan istemeliyiz. Çünkü, bu “âleme ilim ve duâ vâsıtasıyla tekemmül etmek” için gönderildik.2
Bu, Allah’ın tabiata koyduğu tekvini şeriata, fıtrat kanunlarına uymaktır. Ve bu tür dua ekseriya kabul edilir. Ki, duâmıza katran sürüp, şuur katmak mecburiyetindeyiz! Rivayet edilir ki, çöl insanının herşeyi olan devesi için yaşlı kadının, “Ya Rabbi, devemin sırtındaki yaraları iyileştir!” diye duâ ettiğini işiten Peygamberimiz (asm), “Duânın üzerine katran sür!” buyurmuş. Yani, devenin sırtına o zamanın ilacı katranı sür!
“Allah’ım düşmanlarımızı kahr u perişan eyle!” deyip kenarda bekleyemeyiz. Bu gerçek duâ değil, tevekkül de değil. Kur’ân’da, mealen, “Düşmanlara karşı gücünüz yettiği kadar kuvvet hazırlayın…”3 buyurulur. O halde, “Allah’ım, aşk ve şevkle okuma şuuru ver; kütüphaneye, laburatuvara girmeyi nasip eyle. Bize Kur’an’ı okuyacak, anlayacak iz’an ver! Allah’ım düşmanlarımızı durduracak akıl, şuur, ilim, teknolojik bilgiyi kazanacak imkân güç, feraset ver!” diye duâ etmeli.
Ey hocalar! Cemaat elinizde kitap görsün, dilinizde ilim, okumayla ilgili hitap duysun!
Dipnotlar:
1-Furkan Sûresi, 25:77.; 2-Sözler, Enst./inter., s. 285.; 3-Enfal Sûresi, 8/60.