Bir kardeşimiz, “Günah kalbe işleyip, siyahlandıra siyahlandıra, tâ nur-u imanı çıkarıncaya kadar katılaştırıyor. Herbir günah içinde küfre gidecek bir yol var. O günah, istiğfarla çabuk imha edilmezse, kurt değil, belki küçük bir mânevî yılan olarak kalbi ısırıyor.” (Bediüzzaman, Lem’alar, s. 15.) sözüne müşahhas örnekler verebilir misiniz?” diye soruyor.
Beşeriz, şaşarız, hata eder, günah işleriz. Ve günahlar tevbe-i istiğfar silgisi ile imha edilmezse, birike birike kalbimizi karartır! Zira, yılan ısırınca zehirler, panzehir verilmezse öldürür!
Evet, bir günah, başka bir günahı davet eder. Mesela, nasıl ki, bir yalan, başka bir yalanı dâvet eder. Kötü alışkanlık ve bağımlılıklara önce küçük adımlarla girilir. Sonra dev adımlar atılır. (İyi alışkanlıklar da azar azar filizlenerek kocaman bir ağaç olurlar...)
Basit gibi görünen bir tesettürsüzlük, başkasının iştahını çekebilir. Bu tecavüzlere, hatta cinâyetlere kadar yol açabilir. Veya, kötü alışkanlıklardan olan yalan, insanlığın ortaklaşa reddettiği çirkin bir huydur. Yalan, yılan gibi nice canı, nice insanı, nice yuvayı zehirler!
Meselâ, çocuğa, “Baban, yahut annen evde mi?” diye sorduğunuzda, eğer evde olup da, “Hayır, evde değiller” cevabı alıyorsanız, peşinden diğer yalanlar sökün eder.
İşte bunun gibi, sorular arttıkça yalanlar da artar. Alkolsüz bira alışkanlığı ve yalanı da böyledir. Milletlerarası Anti-Alkolizm Teşkilâtının hazırladığı raporda, “Alkolsüz bira, alkolizmin maskeli tuzağıdır” denilerek dikkatler bu önemli noktaya çekilir. Alkolden sonra ver elini uyuşturucu! Uyuşturucu fuhşu, fuhuş daha kötülerini dâvet edecektir.
Evet, maalesef küçük günahlar, büyük günahları dâvet eder. Onlar da daha başka günahları mıknatıs gibi celbederler. Peygamber Efendimizin (a.s.m.), küçük günahların kalpte siyah lekeler bıraktığını, tövbe edilmezse, kalbi karartacağını bildirdiği, sahih kaynaklarda rivâyet edilir.
Günahlar, istiğfarla çabuk imha edilmeli!