"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Günümüz niçin huzursuz geçiyor?

Ali FERŞADOĞLU
29 Haziran 2020, Pazartesi
Öfke, endişe, korku, moralsizlik gibi olumsuz duygular yakamızı bırakmıyor bugünlerde.

Kimi zaman ufak-tefek haksızlıklara maruz kalırız. Bazen insanların ağır sözlerine hedef oluruz. Arada bir vesvese de denen strese duçar oluruz. Pekçok defa da rencide ediliriz.

Bütün bu olumsuzlukların sebebi kendimiziz aslında. Zira, gün içinde farkına vararak veya varmayarak belki 30 kez öfkeleniriz kom- şu veya iş arkadaşlarımıza.

Bir o kadar da haksız yere kalp kırarız. Bir o kadar da çevremizdekileri sıkıntılara sokarız. Bir o kadar da yersiz endişelere kapılırız.

Bir o kadar da başkalarının maruz kaldığı haksızlıklara “iltizamen” iştirak ederiz. Yani, yapılan haksızlıkları gerekli görürüz, “Hak etti!” deriz bilip-bilmeden, araştırıp sorgulamadan. Bir o kadar da başkaları için haksız ve yanlış değerlendirmelerde bulunuruz. Bir o kadar da kalpleri rencide ederiz.

Bir o kadar da korkuturuz insanları, hayvanları… Ve bunlar bize dönüyor tıpkı duvara attığımız lâstik top gibi… 

Zira, bu bir kanundur: Men dakka, dukka!

Zira, muhabbet, iyilik, adavet ve hasisliğin karşılıkları peşindir. 

Dinleyelim: “Ben kendim, belki yüz defadan fazla tecrübe etmişim ki, bir mü’min kardeşe adavetim (kızgınlığım, öfkem) vaktinde, o adavetten öyle bir azap çekiyordum, şüphe bırakmıyordu ki, bu seyyieme muaccel (peşin) bir cezadır, çektiriliyor.” (Bediüzzaman, Uhuvvet Risalesi, s. 97)

Evet bu fıtrî bir İlâhî kanundur. “Haksızlık, zulüm ve adaletsizliğin” cezasının bir kısmını “adalet-i mutlaka” çerçevesinde bu dünyada da peşin görürüz… Ancak, gaflet bu adalet tokatlarının nereden geldiğinin farkına vardırmıyor!

Allah, kâinatı ve atomdan galaksilere kadar herşeyi “adalet” üzerine bina ettiğini, tanımına bakınca bile anlarız: “Adalet herşeyi yerli yerine koymaktır.”

Haksızlık yapan, haksız yere öfkelenen, kalp kıran mutlak adalet çerçevesinde cezasını peşin görür.

Biz farkına varamazsak da, herkes yaptığının karşılığını mutlaka bulur: “Meselâ, bir çocuk, eline aldığı bir kuş veya bir sineği öldürse, şeriat-ı fıtriyenin ahkâmından olan hiss-i şefkate muhalefet etmiş olur. İşte bu muhalefetten dolayı düşüp başı kırılırsa müstahak olur.” (Bediüzzaman, Mesnevî-i Nuriye, s. 64)

Evet, bu bir fıtrat kanunudur. Korku, endişe, gerginlik, stres, ev hapsimiz, mal ve paramızın değer kaybetmesi, hak ve hürriyetlerimizin kısıtlanması, gergin ve huzursuz olmamız… Kanun kesin: “Eden bulur!”

Okunma Sayısı: 2617
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Enes

    29.6.2020 04:44:45

    Yazı için teşekkürler Aslında bizi kendimize getiren diğer bütün yazılarınız için de teşekkürler. Allah razı olsun. Anlattığınız yaptıklarımızın dünyada karşımıza çıkması yani keffareti zünub (günahların kefareti) dir. Herşeyi böyle düşünsek eksik olur. Zira çok masuma ağır zülümler yapılıyor hatta bazen bunlar mükellef bile değil. Mesela üstada yapılanları sadece yaptıklarının karşılığı olarak görsek bu değerlendirme eksik olur. Çünkü rafiatül derecatta ( derecelerin yükseltilmesi) de vardır. Allah sevdiği kuluna da bazen hastalık, sıkıntı ve musibet vermek suretiyle derecesini yükseltir. İnşaAllah bizim ve masum kardeşlerimizin çektiği sıkıntılar bu nev'dendir. Yine de yaptığımız amellerimize azami dikkat göstermeliyiz. Ancak başkası için bilhassa üstad için hüsnüzanda bulunmalıyız diye düşünüyorum. Le ya'lemul ğaybe illeAllah. Selam ve dua ile

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı