Sünnet ve hadîsin Kur’ân’daki yeri nedir? “Yalnızca Kur’ân’ı dinleyelim, o bize yeter!” diyenlere Kur’ân ne diyor?
Kur’ân’ın ilk ve en kapsamlı tefsiri hadis-i şerifler ve Sünnet-i Seniyye’dir. “Sünnet”in tanımına bunu apaçık ortaya koyar. Âlemlerin Hâlık-ı Kerîmi, Resul-i Ekrem’i (asm) bir açıklayıcı, bir müfessir olarak tayin ettiğini Kur’ân’da mealen şöyle beyan eder:
“Biz zikri, Kur`ân’ı sana indirdik ki, insanlara kendileri için indirileni beyan edesin, açıklayasın. 1
Bu tefsir, özel ve genel bütün meseleler için geçerlidir. Kur’ân ona indirildiyse, elbette onu tefsir edecek olan da odur. Namaz, oruç, zekât, Hac gibi hükümlerin; şekil, vakit, sayı, miktar, şart, âdab ve diğer olması gereken maddelerin teferruatlı olarak açıklamasını o yapmıştır.
Meselâ Kur’ân, “Onun (kıyametin) şartları gelmiştir” 2 diye ferman eder. İşte Resul-i Ekrem (asm), çeşitli hadis-i şeriflerde “kıyamet âlâmetleri”ne “büyük ve küçük âlâmetler” diye işâret edip, bunları bir bir sıralayarak bu âyeti tefsir ettiği gibi, diğer bütün müteşabih âyetleri ve Kur’ân ahlâkını tefsir eder.
Demek hadis-i şerîf ve Sünnet-i Seniyye, şarttır, lüzumludur, gereklidir. Onu terk eden büyük hakikatlerden mahrum olur, kaybeder. Hafife alan hasâret sillesini yer; inkâr eden dalâlete düşer!
Kur’ân’ın ve Nebi’nin (asm) ‘ahad’ veya ‘mütevâtir’ senetlerle aktarılmış sözleri, fiilleri ve takrirlerinin delâlet ettiği; itikadî ve amelî vacipleri, nafileleri, şer’î adapları, hülâsa bütün dini hükümleri ihtiva eder.
Keza, Rabbimiz, Kendisine yapılan itaatin, peygamberine de itaat edilmesini vacip kıldığını bildirmesidir: “Hiçbir Peygamberi Allah’ın izniyle itaat edilmesi dışında bir sebeple göndermedik.” 3 “Ey iman edenler! Allah’a ve resulüne itaat ediniz!” 4
“Kim Peygambere itaat ederse, Allah’a itaat etmiş olur.” 5
Resulüllah’a (asm) uymak ise, Sünnet-i Seniyye’sine ittiba etmek ve hadisi şerîflerini dinlemekten başka nasıl olur?
Dipnotlar:
1- Nahl Sûresi, 44.
2- Muhammed Sûresi, 17.
3- Nisa Sûresi, 164.
4- Enfal Sûresi, 20.
5- Nisa Sûresi, 80.