"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Meşrutiyet/demokrasi meşrûtiyet-i meşrûâdır

Ali FERŞADOĞLU
13 Haziran 2022, Pazartesi
Bugün halen bazı-sözüm ona-dindar enteller bile meşrutiyet/demokrasi için “küfür rejimi” diyor. “Demokrasinin” mahiyetine bakmadan isme takılarak İslama aykırı görüyor!

Halbuki, “Tebeddül-ü esmâ (ismin değişmesiyle) ile hakaik tebeddül etmez.” (Divan-ı Harb-i Örfî, s. 40.) Oduna pamuk dense yumuşamadığı, nüfus cüzdanına “kimlik kartı” denince mahiyet değişmediği gibi meşrûtiyete demokrasi deyince “küfür” olmuyor! Demokrasi kelimesi Yunanca’dır. İslam literatüründeki karşılığı” meşrutiyettir, istişaredir, meclistir, şuradır.” Bediüzzaman, “meşrutiyet-i meşrua” der.  

Kulun hakimiyeti ise, izafidir. “Elbette Hakim-i Mutlak Allah’tır. Zira, “Hüküm ve hükümranlık Onundur; siz de Ona döndürüleceksiniz. (Kasas Süresi: 88.) Keza, Alim-i Mutlak O’dur. Ama bu, insanlara alim dememize engel teşkil etmez. “Hakim” ve sair Esma-i Hüsna’yı da buna kıyaslayabiliriz. 

Meşrutiyet; padişahın, kralın, halifenin başkanlığında seçimle gelen meclis, şura, parlamentonun devleti yönetme sisteminin adıdır. Demokrasi de ise, devlet başkanı veya cumhurbaşkanını halkın seçer. Fark bu. Ayrıca, meşrutiyet Asr-ı Saadet’teki uygulamadır. 

Meşrutiyet/demokraside işler emir-komuta zinciri ile değil, kurumsal meşveretle yürütülür. Demokrasinin, meşveretin, meclisin, şuranın İslamın emri olduğu şu suale verilen cevaptan da anlaşılıyor: “İstibdat bu derece bir semm-i katil (öldürücü zehir) olduğunu bilmezdik. Lehü’l-hamd, parçalandı. Onu esâsiyle tedâvi edecek olan tiryâk-ı meşrûtiyeti (zehirlenme ve hastalıklara şifâ olan tesirli ilâcı, panzehiri) bize târif et.” 

“Cevap: Bâzı memurların ef’ali (fiilleri), adem-i ülfetten dolayı size yanlış ders gösterdiği ve şiddetten neş’et eden müşevveşiyetle (karmakarışıklıkla) hâl-i hazırdan fehmettiğiniz meşrûtiyeti tefsir etmeyeceğim. Belki hükümetin hedef-i maksadı olan meşrûtiyet-i meşrûâyı (dine uygun meşrutiyeti/demokrasiyi) beyân edeceğim. ‘Veşavirhum fil-emri/Ve işlerde onlarla istişare et. (Al-i İmran Suresi, 159) ”Ve emruhum şura beynehum/Onların aralarındaki işleri istişare iledir.’ (Şura Suresi, 38) âyet-i kerîmelerinin tecellîsidir ve meşveret-i şer’iyedir… Evet, meşrûtiyet hâkimiyet-i millettir (milletin hakim olmasıdır).” (Münazarat, s. 23.) Meşrutiyet, şer’i delillerle sabittir: 

“Asıl, Şeriatın meslek-i hakîkisi, hakikat-ı Meşrutiyet-i meşruadır. Demek Meşrutiyeti, delâil-i şer’iye ile kabul ettim. Başka medeniyetçiler gibi taklîdî ve hilâf-ı Şeriat telâkki etmedim. Ve Şeriatı rüşvet vermedim.” (Divan-ı Harb-i Örfî, s. 22.) 

Meşrutiyet-i meşrua ise: Dinin prensiplerine, Şeriata uygun meşrutiyet/demokrasidir. Hukukun üstünlüğünü, adalet ve kurumsal meşvereti esas alan bir demokrasi demektir ki, Kur’an’da da emredilen, Sünnet-i Seniyye’de ise bizzat uygulamalı olarak gösterilen hususlardır. 

Okunma Sayısı: 1317
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Bülent Bektaş

    13.6.2022 07:32:30

    Çok güzel bir yazı olmuş Emeğinize sağlık Ali bey

  • Osman

    13.6.2022 03:16:06

    Kanunların insanlar tarafından yazıldığı meşrutiyet Nasıl o zaman.

  • Oğuz

    13.6.2022 00:42:46

    Günümüzde bazı gruplar demokrasiyi kulların yapmış olduğu beşeri kanunları kabul edip Allah'ın kanunlarını reddetme olarak algılıyor. Bu açıdan değerlendirildiğinde bu küfürdür. Ancak üstadın belirttiği şey yönetimin tek kişi tarafından değil şeri hükümlere muhalif olmayan , meclis sistemiyle meşveret usulüne göre mebusların halk tarafından seçilip özgür olmasının gerekliliğidir.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı