Başta ülkemiz olmak üzere İslâm ve insanlık âlemi inançsızlık/imansızlık, ümitsizlik, uhuvvetsizlik, adaletsizlik, yolsuzluk fitne ve fesatlarıyla çalkanıyor.
Evet, ferd, aile, toplum, İslâm ve insanlık âlemi olarak başımıza gelen dehşetli musîbet ve belâlar, çektiğimiz müthiş sıkıntı ve problemler ve çalkantılar karşısında yine de ümidimizi kaybedemeyiz.
Evvelâ, öncelikle Kur’ân, “LATAKNETU MİN RAHMETİLLAH/Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyiniz!” (Zümer Sûresi, 53) âyeti bize sonsuzluk çapında bir ümit, aşk ve şevk aşılar.
Saniyen, bütün problemlerimizi çözen Kelâmullah var. Salisen, rahmetenlilâlemin olan Resul-i Ekremin (asm) Sünnet-i Seniyyesi var. Ki, cehalet devrinin vahşi, umutsuz, mutsuz insanlarının bütün meselelerini halletmiş, çok kısa zamanda Asr-ı Saadet’i yaşatmıştır. Elbette bizi de kurtaracak olan onlardır...
Rabian, ümidimizi yitirmeyelim asla! Zira, “Risale-i Nur, İslâm medeniyetini yeniden ihya ve inşa projesidir.” Evet, Kur’ân ve Sünnet-i Seniyye’nin bu zamandaki, iman, ibadet, ahlâk, içtimaî, siyasî bütün ölçü, prensip, hizmet metodu ve stratejilerini ortaya koyan Risale-i Nur, insanlık, İslâm âlemini ve Müslümanları “Zindan-ı ataletten” çıkarmanın formüllerini üretiyor! İmanı inşa ediyor. İhlâsı inşa ediyor. İslâm şartlarını, ibadeti inşa ediyor! Uhuvveti, muhabbeti inşa ediyor. Aile hayatını inşa ediyor! Hukuku inşa ediyor! Sosyal ve siyasî hayatı inşa ediyor. (Birlik, beraberlik, zekât, vs. ile toplum hayatını inşa ediyor) Risale-i Nur, Kur’ân ve Sünnet-i Seniyyeyi hayata geçirmenin programıdır. 21. Asırda İslâm âleminin giriftar olduğu bu fitne, belâ ve musîbetlere nasıl bakacağız? Bu asrı, çalkalayıp İslâm ve insanlık âlemini İslâma hazırlıyor aslında:
“Güya dest-i kudret, celâlle o asrı çalkaladı, şiddetle tahrik edip çevirdi, ehl-i himmeti gayrete getirip elektriklendirdi. O hareketten gelen bir kuvve-i anilmerkeziyye ile, pek çok münevver müçtehidleri ve nuranî muhaddisleri, kudsî hafızları, asfiyaları, aktabları âlem-i İslâmın aktârına uçurdu, hicret ettirdi. Şarktan garba kadar ehl-i İslâmı heyecana getirip, Kur’ân’ın hazinelerinden istifade için gözlerini açtırdı. (Bediüzzaman, Mektubat, Enstitü/internet, s. 101.)