Öğretmenler Günü, bu mesleği icra eden kimseleri şereflendirmek için çeşitli faaliyetlerin düzenlendiği bir kutlama günüdür. Farklı ülkelerde farklı tarihlerde kutlanır.
Aslında Muallimler Günü, 26 Ramazan’ı 27’sine bağlayan Kadir gecesinde kutlanmalı ve o günler Muallimler Haftası ilan edilmelidir. Neden? Zira, Hz. Muhammed (asm) 610’da, Nur Dağı’ndaki Hira Mağarası’nda tefekkürle meşgul iken Cebrail (as) geldi ve ona “Oku!” diyerek kâinat kitabı ve insanlığın Muallimi tayin edildiği tebliğ edildi!
İlk inen Alâk Suresinin ilk âyeti “Oku!” ile başlar. 3. âyetinde “Oku!” emri tekrarlanır. 4. âyette yazmanın önemi vurgulanır. 5. ayette, bilimin, bilmenin ehemmiyeti nazara verilir.
Bir rivayete göre ilk inen 2. sure, “Kalem!” Suresidir ve onun üzerine yemin edilir. Keza, Kur’an, 780’i aşkın âyetle okuma, tefekkür, ilim, hikmet, gözlem, tetkik, kitap, kitabete ve yazı ile kitap malzemelerine yönlendirir. Demek İslamiyet, Müslümanlık, “okumanın, okumanın, yazmanın ve bilmenin, bilimin” üzerine bina edilmiştir.
Şu halde neden kitaplı bir millet kitapsız kaldı?! Niçin insanlık ve bilhassa İslâm âlemi fikir, ilim, hukuk, eğitim, i ve sair sahalarda perişan! Neden yönetim, adalet, hukuk, demokrasi enkaz altında! Sosyal barış niye berhava olmuş! Cehalet, fakr-u zaruret ve ihtilaf, bölünmüşlük, bölücülük toplumları kasıp kavuruyor! Enflasyon, faiz azmış, zam ve pahalılık patlamış, ekonomi çökmüş, hayat düzeni allak-bullak olmuş! Sık sık maddi-manevi kriz, kaos, karmaşa, çıkıyor!
Bizi, “menfaat üzerine dönen canavar siyaseti” takip eden menfaatperest, nefisperest siyasetçiler bizi kurtaramaz! Öyle ise insanlığı bu rezil, Müslümanları bu sefil hayattan kim kurtaracak? Elbette Kur’an’ı ilk, en geniş, en mükemmel ve kıyamete kadar geçerli olacak şekilde tefsir eden Peygamber Efendimiz (asm) ve Sünnet-i Seniyyesi kurtaracaktır.
“Cehalet Devri”ni Asr-ı Saadete döndüren ve asırları nuruyla aydınlatan odur. “Madem Hâlıkımız, bize en büyük muallim ve en mükemmel üstad ve şaşırmaz ve şaşırtmaz en doğru rehber olarak Muhammed-i Arabî Aleyhissalâtü Vesselâmı tayin etmiş ve en son elçi olarak göndermiş. Biz dahi, ilmelyakîn mertebesinden aynelyakîn ve hakkalyakîn mertebelerine terakki ve tekemmül etmek üzere, herşeyden evvel bu” (Şualar, Enst./intr., s. 200.) Üstadımızı dinlemeliyiz!