“Siyasal dindarlar dinî değerleri aşındırmıyor mu?” başlıklı yazımıza yorum yapan F. Ardıç, “Tam tamına doğru söylemişsiniz ama insanlar bir türlü anlamıyor. Burada başka bir şey var herhalde; niye anlaşılmıyor geniş halk kitleleri niye anlamıyor?” diye sordu.
Bir mesele apaçık ise, akli, mantıki deliller ve tüm boyutlarıyla anlatıldığı halde yine de yanılma, aldanma ve aldatma görülüyorsa sıkıntı muhataplarda.
Birkaç saikından birisi şu: “Lübbü (özü) bulmayan, kışır ile meşgul olur. Hakikati tanımayan, hayalâta sapar. Sırat-ı müstakîmi göremeyen, ifrat ve tefrite (aşırılıklara) düşer. Muvazenesiz ve mizansız (dengesiz ve ölçüsüz) olan çok aldanır, aldatır.” (Muhakemat, s. 43.) Ayrıca dikkat lâzım ki; “Nefis ve hevâ ve his ve vehim bazen aldatıyorlar.. ihtiyatlı davranınız.” (Lem’alar, s. 170.)
Nefis; ruhumuzun kötülüğü emreden, olumsuz şeylerden zevk alan yönü. Kişi, hadiseleri objektif değil, nefsine göre değerlendirirse yanılır.
Hevâ; iyi ya da kötü her türlü istek ve arzular, bir şeylere “meyil” etmek demektir. Yani, hevasına kapılan, bir meselenin doğru olup-olmaması değil, arzu, istek ve meyline göre değerlendirir. Bu da aldatıcıdır
His; yaşanılan, gözlemlenen ve düşünülen şeylerin kişinin kalbinde meydana getirdiği tesirdir. Hissi kelimesi ise “duygusal” anlamındadır. Müspet, olumlu hisler, duygular, aşk; menfi, olumsuz hisler, korku, endişe, panik, stres, vs. dir.
Burada sözü edilen “his”sin aldatması menfi, olumsuz olanlarıdır. Yani, endişe, korku, panik ve acı meseleye ket vurdurur. Böylece his aldatır, hissi bakan, değerlendiren de aldanır. Hissin tesirinden kurtulmak için “ihtiyatlı” davranmak gerekir. Yani, sözü edilen meselede ileriyi düşünerek akıl, mantık ölçüleriyle yaklaşıp, hissiyattan sakınmak lâzımdır.
Kuruntu demek olan vehim olmadığı halde öyle zannetmek, vehmetmektir! Yani, “ipi yılan, kütüğü vahşi hayvan” vehmet… İşte, vehim, evham ile hareket eden hadiseleri akli, mantıki, ilmi, yani objektif değerlendirmez -daha doğrusu değerlendiremez- yanılır ve yanıltır.
Beşer, yanılır, hata ve kusur işler. Bunlar normaldir. Ancak, meseleler ap açık, problemler, sıkıntılar her haliyle kendisini gösteriyorsa, burada yanılma değil, teammüden, kasten veya başka çıkarlar yüzünden görmezlikten gelmek vardır. Yani, rızasıyla zarara girmek vardır!