"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Seferde namazları kısaltmalı!

Ali FERŞADOĞLU
12 Temmuz 2024, Cuma
8.7.2024 tarihli, “Bediüzzaman ve bazı talebeleri neden seferî namazları kısaltmamış?” başlıklı yazımıza özelden ve köşemizde farklı yorumlarla katkı yapanlar oldu.

Anlaşılan o ki, hepimiz Risâle-i Nûr’u çok daha dikkatli, detaylı, derin “okumalar, müzakere, mütalâa ve ilmi istişareler” yapmalıyız. Bediüzzaman içtihadı bile içtihad ve tecdit etmiştir! 27. Söz’ün bir esprisi, herkes kendi mezhebinin peşinden gitmesidir.

“Hanefîlere göre seferîlik müddeti içinde dört rekâtlı farz namazları iki kılmak vacibtir.”1 (Farz diyen Hanefi imamlar da var.) Kısaltmayıp, tam kılan vacibi terk etmiş olur. Dört kılarsa, ilk iki rekaat vacib, diğer iki rekâat ise nâfile olur. Bu durumda, ilk iki rekâatın sonunda selâm vermek vaciptir; bu geciktirilmiş, farz da nâfileye ilâve edildiğinden tehir edilmiş olur. Diğer taraftan, farz nâfileye eklenmekle nâfilenin başlama tekbiri terk edildiğinden mukruh işlenmiş olur.”

“Vacibin” terki, farzın tehiri ve mekruhlar söz konusu olduğunda artık “ruhsat”a bakılmaz! Belki Hanefilere göre kısaltmak “azîmet”tir! Zira, “Bu, Allâh’ın size verdiği bir bağıştır. Allâh’ın sadakasını kabul edin.”2 hadisine dayanır. Ve keza, “Peygamberimiz (asm) umre, hac ve savaş için yaptığı yolculuklarda, namazları kısaltarak kıldığını bildiren rivâyetler tevâtür derecesindedir…” Burada “ruhsat”ın da iyice araştırılması gerektiği ortaya çıktı:

“Sözlükte ‘kolaylık’ anlamına gelen ruhsat kelimesi, fıkıh usulü terimi olarak şer‘an geçerli mazeretlere binaen normal durumlara ait aslî hükmün (azîmet) gereğine uymamayı meşrû hale getiren, kolaylaştırma esasına dayalı geçici hükmü ifade eder. (bk. Abdülazîz el-Buhârî, II, 298-299.)”3

Kaldı ki, Bediüzzaman seferilikteki içtihadını “ruhsata” göre yapmış ve kesinlikle kısaltılması gerektiğini söylemiştir: “Bir hükmün hikmeti ayrıdır, illeti (sebebi) ayrıdır. Hikmet ve maslahat ise, tercihe sebeptir, îcâba, îcâda medar (uymaya, yapmaya sebep) değildir. İllet ise vücûda medardır. Meselâ, seferde namaz kasredilir. İki rekât kılınır. Şu ruhsat-ı şer’iyyenin illeti seferdir. Hikmeti ise meşakkattir. Sefer bulunsa, meşakkat hiç olmazsa da namaz kasredilir. Çünkü, illet var. Fakat sefer bulunmasa, yüz meşakkat bulunsa, namazın kasr edilmesine illet olamaz...”4 Bu cümlelerden anladığımız kadarıyla Bediüzzaman seferîlikte Hanefîlerin içtihadını esas almıştır. Lem’alar’daki (s. 364) içtihadı aynıdır. Bundan öte fikir, yorum olur, hüküm ve içtihad olamaz!

Dipnotlar: 

1-İmam-ı Azam’ın İçtihad ve Görüşleri, El-ihtiyar, Metn-i Muhtar Terc., s. 44.; 2-Buhârî, Misâfirîn, 4, vd.; 3-islamansiklopedisi. org.tr/ruhsat.; 4-Sözler, Enst./intr., s. 444.

Okunma Sayısı: 2369
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Ahmet Zeki

    12.7.2024 15:48:58

    Üstadın, illet ve hikmet meseledinde seferdeki namazı misal olarak vermesi boşuna değil. Hanefi mezhebinde olanların namazı kasretmesi daha uygun. Kafa karışıklığına gerek yok.

  • Ahmet Zeki

    12.7.2024 14:57:14

    Teşekkürler hocam. Bu önemli konuyu Delilleriyle vuzuha kavuşturdunuz.

  • Mustafa Said Kara

    12.7.2024 12:20:33

    Saadettin Bey'in sorusu bana enteresan geldi. Üstad 4 mezhep imamından hangi anlamda önde gelir? 4 mezhep imamına dayanarak bir fıkıh sistemi kurulmuştur. Üstad bu fıkhi sisteme neden dokunmamıştır o zaman?

  • Asena Nur Uğurlu

    12.7.2024 08:17:56

    Yeri geldiği zaman ruhsatı kullanmak azimettir. 👏👏👏

  • Arda Yıldız

    12.7.2024 07:50:46

    Zevkle okuduğum ilmi bir yazı olmuş. Tadı damağımda kaldı. "Üstad azimetle amel etti, dileyen seferi kılmayabilir" diyenlerin dayanak noktalarını ve delillerini iyice gözden geçirmeleri lazım bu yazıdan sonra.

  • Pelin Kurukahveci

    12.7.2024 07:49:13

    Bediüzzaman'ın Hanefi mezhebini esas alarak hüküm verdiğini öğrenmem güzel oldu. Gerçekten güzel bir noktayı yakalamışsınız. Bu açıdan konuya bakana rastlamamıştım.

  • cafer

    12.7.2024 07:35:34

    Allah razı olsun abi, harika. "Bundan öte fikir, yorum olur, hüküm ve içtihad olamaz!" anlayana...

  • Sadettin ÖNAL

    12.7.2024 07:22:19

    “Madem âdeti öyle cereyan ediyor, âhirzamanın en büyük fesadı zamanında; elbette en büyük bir müçtehid, hem en büyük bir müceddid, hem hâkim, hem mehdi, hem mürşid, hem kutb-u a'zam olarak bir zât-ı nuranîyi gönderecek ve o zât da Ehl-i Beyt-i Nebevîden olacaktır.” Mektubat “Fakat Eimme-i Erbaa, Sahabeden ve Mehdi'den sonra en efdallerdir denilir.” Mektubat “Lâübaliler ruhsatlarla okşanılmaz; azimetlerle, şiddetle ikaz edilir.” Mektubat Risale-i Nur gerçi umuma teşmil suretiyle değil; fakat her halde hakikat-ı İslâmiyenin içinde cereyan edip gelen esas-ı velayet ve esas-ı takva ve esas-ı azimet ve esasat-ı Sünnet-i Seniye gibi ince fakat ehemmiyetli esasları muhafaza etmek, bir vazife-i asliyesidir. Kastamonu Lâhikası

  • Sadettin ÖNAL

    12.7.2024 07:21:53

    Ehl-i Beyt-i Nebevîden olan zat, dört imamdan önce gelir. esas-ı azimeti muhafaza etmek asli vazifesidir. O zat eserlerinde, Bizzat kendi uygulamasında ve talebelerinin uygulamasında seferde namazı kısaltma konusunda ruhsata değil de bu azimeti korumaya dikkat etmişler seferi durumda namazlarını kasretmeyerek tam kılmışlardır.

  • A. AYDIN

    12.7.2024 02:31:27

    İki mezhebin ictihadına da referans olabilecek aynı hassas ifade tarzını doğrudan doğruya konuya dair fetva verdiği Barla Lahikasında da gösteriyor: "RUHSAT-I ŞER'İYYE olan kasr-ı namaz, takdim ve te'hir ... KAİDE-İ ŞER'İYYE olan kasr-ı namaz. Tayyare ve şimendiferde... daha ziyade müşkilat bulunduğu için RUHSATA sebebiyet verebilir." Sonuçta ise: "Bu mes'ele-i şer'iyyeyi ulema-i İslam halletmişler, bizi ihtiyaç bırakmamışlar" diyerek herkesi mezhebine havale etmiş görünüyor. Vesselam!

  • A. AYDIN

    12.7.2024 02:22:36

    Üstad Hazretleri, meseleyi öyle kelimelerle ifade etmiş ki, âdeta "İki ictihad da haktır; ben yönlendirme yapmıyorum; siz mezhebinize göre hareket edin" demek ister gibidir. Çünkü kasr-ı salât için Şafii Mezhebi gibi "ruhsat-ı şer'iyye" kaydını koymak suretiyle azimetin tam kılmak olduğuna işaret ederken, dolayısıyla peşindeki cümleleri de "kasredilebilir" diye ifade etmesi beklenirken öyle yapmıyor. Bilakis "ruhsat" kaydıyla tutarlı olan "kasredilebilir" kelimesini kullanmak yerine "kasredilir" şeklinde bitiriyor.

  • A.Yılmaz

    12.7.2024 01:49:42

    Allah razı olsun abi. Seferilik konusu tam olarak kafamda yerine oturdu bu yazı ile. Demekki okuyucularınızı dikkate alıyorsunuz. Ve ne güzel ki dikkate alınacak okuyucularınız var. Seferilik yazılarınızı ve yorumları takip ettim. Müzakereli bir ders havasında seferilik konusunu işlemiş olduk. Allah razı olsun 🙏

  • Kenan

    12.7.2024 00:12:19

    Eskiden 3 günlük yolculuk mesafesi 90 km.olarak belirlenmişti. Günümüzde de aynen geçerli midir? Bu mesafeyi bazen 45 dakikada kat ediyoruz.Orucu kazaya bırakabilir miyiz mesela ? Veya kurban vaciptir düşer mi ?

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı