"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

İstanbul’da eski Ramazanlar

Ali Rıza AYDIN
13 Nisan 2023, Perşembe
Yeni dünyada damağa tat, gönlümüze hâtırat bir şey olmadığı için, eskiye, ecdada ve ecdadın yaptıklarına olan hasret bitmiyor.

Bunun içindir ki, çoğu zaman, “eskiden şöyleydi” kabilinden sözleri çokça kullanıyoruz.

Biz de bu cümleden hareketle -sona yaklaşmış da olsak- eskiye, eski ramazanlara dair birkaç paragraflık notumuzu, o günleri yâd edelim diye sizlerle paylaşmak istedim:

“Eskiden ramazanlarda minarelerde kandiller yakılır, mahyalar kurulurdu.

“Ramazan mahalle bekçisinin davuluyla ilân edilir, sahura da yine onunla kalkılırdı. Yakın vakitlere kadar ramazan gecelerinde mahalleler arasında dolaşan ve;

“Yeni Cami direk ister

“Söylemeye yürek ister

“Benim karnım toktur amma

“Arkadaşım börek ister” gibi yâveler (lâflar) söyleyerek bahşiş isteyen davulcular, bekçiler vardı.

“İstanbul’un eski ramazanlarının daha başka hususiyetleri de vardı. Sergiler ve Direklerarası gezintiler bu cümledendir.

“Sergiler Cami avlusunda kurulurdu.

“Kurulan sergilerde Hint’ten, Yemen’den ve başka yerlerden getirilen şeyler teşhir edilirdi. Bunların içinde Reji’nin tütün sergisi bulunduğu gibi, tesbihçi ve ağızlıkçıların tesbih ve ağızlık; şekercilerin, şeker ve şekerleme; baharatçıların ise, türlü baharat sergileri vardı.

“Ramazan ayına mahsus şeylerden biri de “Güllaç”tı.

“Mevlevîhane ve Silivrikapı’ları arasındaki imalatçılarda yapılan güllaç, büyük küfelere konulur, küfenin gıcırtısına ayak uydurup adım atan adamların sırtında, Asmaaltı’na naklonurdu.

“Ramazanın kendine mahsus hususiyetlerinden biri de iftardır.

“Eski iftarlar pek parlaktı.

“Nazırların, büyük devlet adamlarının hepsinde, herkese açık iftar sofraları kurulurdu.

“İftara evvelâ ortaya içinde reçeller, peynirler, pideler, simitler ve sair şeylerin olduğu iştiha açan iftar tepsileri konulurdu. Top atılıp, bunlarla iftar edildikten sonra kalkılır, kahveler, çubuklar içilir ve akşam namazı kılınır, badehu (bundan sonra) sofra başına geçerek çorbasından tatlısına kadar türlü yemek verilirdi.

“İftarların bir de cami ve türbelerde yapılanları vardı.

“Akşam ezanından evvel Ayasofya Camii’ne, yahut Eyüp’te, Hazret-i Hâlid’in (Ebû Eyyûb El Ensarî) türbesine gidilir, orada, kayyum ve türbedarların verdikleri su ile iftar edildikten sonra akşam namazı kılınır, sonra dışarı çıkılıp aşçı dükkânlarının birinde yemek yenilirdi.

“Diş kirası da, eski zamanların âdetlerinden biri idi.

“Büyüklerin sofralarında iftar eden misafirlere ikram edildiği gibi, fukara takımına biraz para da verilirdi. İşte, bu paraya ‘diş kirası’ denilirdi.”*

İftarlarda, yedirenin yanı sıra yiyenin de bir hakkı var ki, dişine kira ödeniyor!

Katıldığım iftarların birinde, yemekler yenip, dua edildikten sonra, bazı kişiler, iftar yemeği verene / verenlere de teşekkür makamında “Allah razı olsun” dediler. Bendeniz de, şaka yollu, “Yiyenlerden de Allah razı olsun” dedim. Esprime önce gülüşüldü, ardından da sözüm, hâzirûn tarafından tasdik edildi.

İstanbul’da, yani payitaht’ta olduğu gibi -o gün, bu gün- her yörenin, her bölgenin kayda değer yanları, unutulmaz anıları vardır elbet.

Bütün bunlar başlı başına bir anane, bir kültür.

Dünü yâd etmek de güzel, bugünü yaşamakta hoş.

Mesele, farklılığı far etmek; manasını, derk etmek!

* Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, 3: 10.

Okunma Sayısı: 1436
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı