"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Tefrika şerdir

Ali Rıza AYDIN
26 Mart 2020, Perşembe
Şu koca dünya herkese yetmesi gerekirken neden bazı kimselere yetmiyor, sığmıyorlar dünyaya?

Esasında, dar olan dünya değil; dünyaya sığamayanların ruh hâlleri, ihtirasları olsa gerek. Bir türlü paylaşılamıyor güzel olan şeyler. Hep, “Rabbena, hep bana” deniyor. Bunun içindir ki geçimsizlik, ara açıklığı; dahası, iki yüzlülük, dedikoduculuk alıyor başını, gidiyor. Sanki birileri çalıyor, birileri oynuyor! Diğer bir bakış açısıyla; oynatılıyor, oyuna getiriliyor vicdanlarının sesini dinleme zahmetinde bulunmayan bazı kimseler. 

“Birlik olmayan yerde dirlik olmaz” atasözü, meselenin mihenk noktası.

Aynı fikri paylaşan, bir gaye ekseninde buluşan, inandığı değerler etrafında birleşen kimselerin vazgeçilmez öncelikleridir birlik, dirlik, bütünlük. Öyle ise, ne oluyor ki, insanlar tefrikaya düşüyor, birbirinden uzaklaşıyor?

Âkif, “girmeden tefrika bir millete düşman giremez/Toplu vurdukça yürekler onu top sindiremez” demiyor mu? İyi de, bu milletin fertlerine; bu fertlerin aklıselim kimselerine bir şeyler oluyor ki, kabına sığmaz oluyorlar?

“Ağır taşı ne yel alır, ne sel alır” demiş büyüklerimiz. Yürekler toplu vurduğunda da öyle. Ne yel alır, ne de sel…

Münasebeti gelmişken, sahabeden birkaç örnek verelim:

Katâde (ra)’dan: 

“Resûlullah (asm), Hz. Ebû Bekir (ra), Hz. Ömer (ra), hilafetin ilk dönemlerinde de Hz. Osman (ra) Mekke’de ve Minâ’da seferî olduklarında farz namazlarını ikişer rekât olarak kılıyorlardı. Daha sonra Hz. Osman (ra) dört rekât olarak kılmaya başladı. Bu durum İbn Mesud’un (ra) kulağına gidince, ‘İnnâ lillah ve innâ ileyhi râciûn’ dedikten sonra kalktı ve farz namazını dört rekât olarak kıldı. Kendisine: ‘Hem yadırgadın, hem de namazı dört rekât olarak kıldın; bunu nasıl izah edersin?’ diye sorulduğunda İbn Mesud (ra) şu karşılığı verir: “Tefrika şerdir!”1 

Saadet Asrından kulaklara küpe olacak diğer bir örnek:

Süleyman b. Kays el-Âmirî naklediyor:

“Haricîlerin reislerinden İbnü’l-Kevvâ, Hz. Ali’ye (ra) sünnet, bi’dat, cemaat ve tefrika kelimelerinin mânâlarını sordu. Hz. Ali (ra): ‘Bak İbnü’l-Kevvâ, soruyu ezberlediğin gibi, cevabını da iyi belle. Sünnet dediğin şey, vallahi Hz. Muhammed’in (asm) yoludur. Bi’dat, bu yoldan ayrılmaktır. Cemaat, vallahi azınlıkta da olsalar doğru ve haklıdan yana olanlar ile bir arada bulunmaktır. Tefrika ise, çok da olsalar bâtıla taraftar olanlarla birlikte olmaktır!’2 dedi.”

Evet, yorumu feraset sahibi karîye bırakarak son noktayı koyalım. 

Cenab-ı Hak Kur’ân-ı Kerîm’inde şöyle buyuruyor:

“Fitne adam öldürmekten daha kötüdür.”3

Dipnotlar:

1. M. Yusuf Kandehlevî, Hayatu’s-Sahabe, 1: 389 (el-Hindî, Kenzu’l- Ummâl, 8: 411). 2. A.g.e., 1: 390 (el-Hindî, Kenzu’l-Ummâl, 1: 574). 3. Bakara Suresi, 191.

Okunma Sayısı: 1576
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı