Arkadaşı, Yasemin’in yanına geldi. Elinde bir yumurta vardı. Ona gösterdi.
“Yasemin” dedi. “Şu elimdeki yumurtaya bak ve ne düşündüğünü bana söyle” dedi.
Yasemin baktı, baktı.
Sonra düşünmeye başladı.
Allah tavuğu yarattı.
Tavuğun etinden, yumurtasından, tüyünden ve gübresinden yararlanalım diye…
Tavuğun içine, çok severek yediğimiz, akıyla sarısıyla gide kaynağımız olan yumurta kesesini yerleştirdi.
Tavuk yem yiyor, su içiyor ve yumurtluyor.
Tavuk istemese de yumurta kesesinde yumurtalar meydana gelir.
Yumurtanın oluşması tamamlanınca tavuk yumurtlamak zorundadır.
Tavun karnında fabrikalar mı var? Bu fabrikaları çalıştıran akıllı ve uzmanlardan oluşan bir ekip mi var?
Yasemin gözleri parlayarak arkadaşı Esma’ya;
“Bu elinde tuttuğun yumurta var ya bu yumurta… Elinde bir hazine taşıyorsun aslında.”
Yasemin devam etti:
“Öyle bir hazine ki, Allah’ın büyük Kudretini gösteriyor. Yumurtaya bakarken bu zenginliği görmemek için gözlerinin görmemesi gerekiyor.”
Şaşırma sırası Esma’daydı.
“Sahi ya… Bunu hiç böyle düşünmemiştim” dedi.
“Demek ki, insan düşününce her şey meydana çıkıyor. Tavuğun karnına yumurta fabrikası koyan yumurtanın içine civciv fabrikası yerleştiren de Büyük Allah’tır.”
Esma, “Ben… Ben başka bir şey için sana yumurtayı göstermiştim. Sen bir yumurtadan bana Allah’ı göstermiş oldun.
Yasemin, “Bana yumurtaya bakarken düşünmemi sağladığın için teşekkür ederim canım arkadaşım” dedi ve boynuna sarıldı.
Esma hala şaşkınlık içindeydi.