İklim Kanunu Meclis’ten geçerken, tek işi “Meclis’te olmak” olan 210 milletvekili (özellikle muhalefet milletvekilleri) neden o oylamada yoktular?
Olmamaları için onları kim ve nasıl ikna(!) etti?
Madem yoktular, kaytardılar, peki öyleyse mensubu oldukları partiler neden bunlara tepki göstermiyor?
Neden Anayasa Mahkemesi’ne iptal başvurusunda bulunulmuyor?
Tıpkı seçimlerde dünya kadar yolsuzluğu görmezden gelip mağlubiyeti peşinen kabul ederek halkın ümitlerini tükettikleri gibi, bu konuda da bir iki hamasi nutuk çekerek bu vatandaşı küresel şeytanlara peşkeş mi çekiyorlar?
Yoksa muhalif partileri de mi ikna(!) ettiler?
Ey sendikalar!
Odalar!
Şoförler ve Otomobilciler Federasyonu!
Tarım Kooperatifleri!
Dernekler!
STK’lar!
Her yer yanıyor.
Memleket yanıyor.
Memleket elden gidiyor.
Şehit haberleriyle ciğerimiz yanıyor.
Ülkenin dört bir yanından —
ya madencilerin,
ya rezerv alan bahanesiyle tapuya çökmelerin, ya İklim Kanunu bahanesiyle üretimi bitirmenin,
ya köyleri mahalle yaparak köy meralarına çökmelerin,
yolsuzlukların,
arsızlıkların,
hırsızlıkların,
talanın,
gaspın,
adaletsizliğin,
hukuksuzluğun
ürettiği çığlıklar yükseliyorken,
sahi siz ne işe yararsınız?
Artık iktidara kızmıyorum
Ben artık, güya bizi temsil etmek durumunda olan kim varsa işte onlara kızıyorum.
Onları da bu kadar başıboş bıraktığımız için,
O mekân ve makamları bir avuç çorbacının arpalığına dönüşmesine göz yumduğumuz için kendimize kızıyorum.
Yazık bize.
Daha iki gün önce Çanakkale Şehitliği’ndeydim.
Metrekareye altı bin merminin düştüğü o topraklarda binlerce şehit yatıyor — biz istiklâlimizi devam ettirelim diye.
Sesimiz çıkmıyor.
Yazık bize.
Yazıklar olsun bize..