"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Deprem ne manaya gelir?

Cenk ÇALIK
05 Eylül 2020, Cumartesi
İlk soruda zelzelenin istirahat vakti olan gece yarısında gelerek çoğu halkta korku ve meyusiyet vermesinin sebebi soruluyor. Üstad, bunun sebebi olarak alenen işlenen (bilhassa teravih vaktinde) günahlar olarak açıklıyor. İlk başta anlamakta zorlanabiliriz. Zira medyada sürekli olarak “tektonik hareketler!” olarak nazara veriliyor.

Hemen her depremden sonra medyada çıkartılan deprem profesörleri teknik bilgiler vererek bir sonraki deprem hakkında bazı öngörüde bulunuyorlar. Ortak cümleleri “her an yeni bir deprem olabileceği” hususudur. Depreme hazırlıklı olmamız gerektiğini, binaların çoğunun depreme dayanıksız olduğu söylenir. 

Depremin olma sebebinin de bazı tektonik hareketler olarak izah edilir. 

Peki senelerdir aynı cümleler etrafında dönen bu izahatlar gerçeği ne oranda karşılıyor?

Üstad Bediüzzaman Hazretleri Ondördüncü sözün zeylinde aslında çoğu insanın zelzele ile ilgili aklına takılan hususları yedi adet soru-cevap şeklinde özetliyor. Çok uzun olmayan bu cevaplar zelzeleye nasıl bakmamız gerektiği konusunda bizlere ışık tutuyor. 

Üstad Said Nursî, zelzele bahsinin giriş kısmında “Küre-i arz, hareket ve zelzelesinde vahiy ve ilhama mazhar olarak emir tahtında depreniyor” cümlesiyle en baştan sebepleri aradan çıkararak bizlerin bu durumlarda Rabbimizi hatırlamamız gerektiği hususunda ikaz ediyor. Esbap dışında düşünemeyen deprem profesörlerinin kulakları çınlasın!

İlk soruda zelzelenin istirahat vakti olan gece yarısında gelerek çoğu halkta korku ve meyusiyet vermesinin sebebi soruluyor. Üstad, bunun sebebi olarak alenen işlenen (bilhassa teravih vaktinde) günahlar olarak açıklıyor. İlk başta anlamakta zorlanabiliriz. Zira medyada sürekli olarak “tektonik hareketler!” olarak nazara veriliyor. Helâk edilen her bir kavim, işlediği günahlar sebebiyle helâk edilmiştir. Ahir zamanda ise kıyamete kadar süre verilmiştir. Ancak, insanlık tarihinde olmadığı kadar afetin (zelzele, sel, yangın vb.) bu zamanda vuku bulması “İlâhî ikaz!” olarak yorumlanması gerekir.

Zelzele sebebinin “işlenen günahlar” olarak ifade edilmesi en günahkâr olan ‘gâvur’ların neden bu afete maruz kalmadığı sorusunu akla getiriyor. Hataların büyük ve küçük olmasına göre mahkemeler değişir. Meselâ ağır ceza mahkemeleri şehir merkezlerinde bulunur ve büyük cinayetlere orada bakılır. Bizleri rahatlatan bu izahlar Rabbimizin hikmetini ve şefkatini göstermesi açısından da manidardır.

Müslüman memleketlerinde de herkes hata yapmıyor. Yani, zelzeleye sebep verecek günahları işlememesine rağmen bu afetin geneli etkilemesinin sebebi de üçüncü sorunun konusunu oluşturuyor. Bizler için çok ehemmiyetli bir ikaz edilerek izahat yapılıyor: “Ekser nâsın o zalim eşhasın harekâtına fiilen veya iltizamen veya iltihaken taraftar olmasıyla manen iştirak eder.” Yani o günahlara seyirci kalmak, susmak da o zalimlere destek manası taşır.

Peki, bir kısım insanların yapmış olduğu hatalar hususî ceza şeklinde değil de zelzelenin musallat edilerek ifası acaba Rabbimizin Âdil ve Rahîm, Kadîr ve Hakîm isimlerine ne derece uygun düştüğü konusu beşinci soruda akla geliyor. Üstad Hazretleri de sadece bir olayın tek bir vazifeden ibaret olmadığını belki binler vazifeden tek bir sonuca göre hüküm vermenin yanlışlığının izahını yaptıktan sonra bütün mahlûkların hukukuna tecavüz anlamına gelen şümullü isyanların karşılığında gelen zelzelenin Rabbimizin mezkûr isimlerine ayna olduğunu ifade ediyor.

Esbap ve vesaite takılan insanların maddî izahlarının hakikat boyutu yok mudur? sorusu da altıncı sorunun mevzusu. “Dalâletten başka hiçbir hakikati yoktur” şeklindeki ilk cümleden sonra dünyamızdaki değişimlerin tesadüflerle izahının ne kadar müşkül olduğu nazara veriliyor. Tüfek misali de en âmi insanın anlayabileceği bir sadelikte iki kere iki dört edercesine konuyu vuzuha kavuşturuyor. 

Ayrıca, aynı sualin tetimmesi ve hâşiyesinde ise esbabın yalnız birer bahane ve perde olduğu çam ağacı, güneş, nefer, çekirdek gibi misallerle nazara verilmektedir.

Yedinci ve son soruda da iki konu öne çıkıyor. İlki zelzelenin öncelikli hedefinin bu memlekette yaşayan İslâm halkının olması. İkincisi de neden Erzincan ve İzmir taraflarında daha yoğun bir şekilde gözlemlendiği. 

Üstad Hazretleri Ramazan ayına gerekli hürmetin gösterilmesi, gafillerin uyandırılması ve özellikle namaza uyandırmak amaçlarının olduğu ifade ediliyor.

Görüldüğü üzere zelzele hususunda Üstad Hazretleri kafaları meşgul eden yedi soruyu muhtasaran cevap vererek bu konulardaki soru işaretlerini izale ediyor.

Okunma Sayısı: 1581
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı