"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Barla mektuplarında Risale-i Nur (7)

Çetin ACAR
03 Kasım 2020, Salı 00:13
İnsanın bütün genleri ruhunda saklı olduğu gibi, Risale-i Nur’un da bütün sırları Barla’da ve oradaki hizmetkârlarında saklı.

Çünkü ağabeylerin ellerine geçen ilk orijinal Risaleler için Üstadımız, “Yazdığım bazı şeylere dair fikrinizi soruyordum. Maksadım ‘Gördüğüm hakikat, acaba hakikat midir?’ diye sormuyorum. Belki ‘Hakikate açılan yol, umuma yol olabilir mi?’ diye soruyorum. Çünkü umumun telâkkisini sizin kadar bilmiyorum.” (Barla Lâhikası, s. 404) diyerek, Risalelerin ağabeyler üzerinde bıraktığı tesiri öğrenmek istiyordu.

Onun için, Barla Lâhikası’nda kayıtlı iki yüz doksan dört adet mektubun sadece elli ikisi Üstadımıza ait, geri kalanların tamamı ağabeylere aittir.

Risale-i Nur Külliyatı’nı oluşturan yüz otuz parça Risalenin, yüz on dokuzu Barla’da telif edildiğine göre, burada neşredilen diğer Risalelere de Barla Mektupları diyebiliriz.

Yeni telif edilmiş Risaleler hakkında ağabeyler, üzerlerinde bıraktığı tesirleri yazarlarken, aynı zamanda o Risale hakkındaki düşüncelerini, kime hitap ettiğini, meselâ o günlerde ülkede yaşanan İslâm aleyhinde alınan bir karara cevap verdiğini, lisanlarındaki en ulvî cümlelerle övgüler yaptıklarını görüyoruz.

Sabri Ağabeyin “Siyah Dutun Bir Meyvesi” (Sözler, s. 334) beyitleri ve Yirminci Mektub hakkında Üstada yazdığı cevabî mektupları:

“Kemal-i ulviyet ve kıymet-i bînihayesini arz ve ifadeden âciz bulunduğum şu Sözler’deki âlî ve azîm üslûp ve gayeler, bu abd-i pürkusuru ihya ve âdeta ‘ba’sü ba’de’l-mevt’ haline getirdi ve ‘Siyah Dutun Bir Meyvesi’ namıyla müsemma, Avrupa meftunlarına endaht edilen altın topun elmas güllelerini gördüm, hayran oldum.” (Barla Lâhikası, s. 83)

Yani, Risale-i Nur’daki yüksek ve çok kıymetli üslûp ve gayeler, benim gibi çok kusurlu bir kulu, adeta ölümden sonra dirilmiş hale getirdi. Siyah Dutun Bir Meyvesi ile de, Avrupa tutkunlarına atılan elmas güllelerini atan altın topu gördüm.

Demek ki, 1926 ile 1934 yılları arasında telif edilen On Yedinci Söz’ün içinde yer alan bu beyitlerin, o yıllarda Müslümanların Avrupa’ya meyil göstermelerine ait yapılan propagandalar karşısında telif edildiği anlaşılıyor.

“Ah, Hudâ-i Müteal ve Vâhibü’l-A’mâl ve’l-Âmâl Hazretleri tevfikat-ı Samedânîsini ihsan buyursa da, Üstad-ı Âlîkadrimden ‘fenn-i ilm-i kelâm’ı taallüm ile tefeyyüz edebilsem, dedim ve bu arzu kalb-i bendelerî de ilelebed merkûz kalacaktır ki, bu da kıymet-i bîpâyânını hissedip ulviyet ve kudsiyetini hakkıyla ifadeden âciz bulunduğum Yirminci Mektub-u mergubdan mütevelliddir.” (Barla Lâhikası, s. 84)

Yani, emelleri ve amelleri bağışlayan Rabbim nasip eder de ihsan buyurursa, kalbimde daim ve sabit kalacak olan Esma-i Hüsna’ları ve Nübüvvet, Haşir, Kader gibi meseleleri anlayabilsem. Bunların sonsuz kıymetini hissedip, öğrenmeye arzu ettiğim anda, ulviyet ve kudsiyetini ifadeden aciz kaldığım Yirminci Mektub meydana gelmiş.

Üstad Hazretlerinin “Bayezid Camii Şerifinde hafızları dinliyordum. Birden, şahsını görmedim, fakat manevî bir ses işittim gibi bana geldi” (26. Mektub) diye başladığı mektubunda; Yirmi Altıncı Mektub’un Birinci Mebhasında, Süfyan-ı lâinin, Kur’ân’ın beşer kelâmı olduğu ve âyetlerin oradan oraya atlamasıyla fesahatini ve selâsetini tenkit eden sözleri hakkında Sabri Ağabey (ra) ferasetiyle, düşmanın kimliğini ifşa ederken, onu susturacak olanın da ancak Risale-i Nur’un elmas kılıcı olacağını şöyle ifade ediyor:

“Evet, şu asrın eşhas-ı muzırrasına karşı ilân etmiş olduğu cihad-ı maneviyede müşahede edilen muvaffakiyet-i fevkalâdenin o güruh-u hazele ve rezeleyi iskât ve ilzam ettiğini zerre kadar insafı ve iz’anı ve insaniyette hazzı olanın ikrar ve itiraf ve tasdik etmesi vecibeden olduğu vareste-i rayb ve zünûndur.” (Barla Lâhikası, 89)

Yani, bu zamanın zararlı, aşağılık ve rezil şahıslarını susturarak, onlar karşısında fevkalâde bir başarı sağlayan Risale-i Nur’u, akıl, insaf ve insaniyet sahibi olan herkesin tasdik etmesi gerekir.

Allah (cc) onlardan ebeden razı olsun.

Okunma Sayısı: 1414
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı