"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Akıbeti vahim olur

Cevher İLHAN
14 Eylül 2019, Cumartesi
Cumhurbaşkanı’nın güven mektubunu sunan ABD’nin atanan yeni Büyükelçisi David Michael Satterfield’e “Hükûmetim, NATO müttefikimiz ve ortağımız Türkiye ile aramızdaki önemli ilişkiyi güçlendirmekte kararlıdır” dediği sırada Mehmetçikle Amerikan bayraklı Coniler yanyana “müşterek askeri harekât merkezi”nden Müslüman Suriye topraklarına giriyor. (AA, 28.8.19)

Yine Amerikan Ticaret Wilbur Ross ve beraberindeki heyeti kabulünde “ABD ile müttefiklik ilişkimiz daha da perçinlenmiştir. ‘Güvenli bölge’ye çok olumlu yaklaşan dostum Başkan Trump’la samimi ve güçlü bir diyalogumuz var” övgüsüyle “ABD’den beklentimiz terörle mücadelemizde ve sığınmacıların evlerine dönebilecekleri güvenli bölge çabasında yanımızda olmalarıdır. ABD’nin bu terörist gruplara gönderdiği 50 bine varan TIR’la araç gereç, mühimmat Türkiye’ye karşı kullanılıyor, bunu kabul etmemiz mümkün değildir” dediği günlerde Amerikan Merkez Kuvvetler Komutanlığı (CENTCOM) açık açık PKK’nın Suriye kolu PYD/YPG’ye destek verdiğini yüksünmeden bildiriyor. (ntv.com.tr, 10.9.19)

ABD ile Türkiye arasında başlayan güvenli bölge görüşmelerinden sonra CENTCOM’dan ABD’nin onbinlerce TIR dolusu tanktan füzeye ağır silâhlar verip donattığı örgüt militanlarından 700 kişiyi eğiterek terör örgütü YPG/PKK’nın saflarına kattığı, Türkiye sınırından uzak bölgelerde kurulan kamplarda ve Türkiye sınırındaki Ayn İsa ve Tel Abyad’da ABD’li danışmanların YPG/PKK’lılara ideolojik, iç güvenlik, el yapımı patlayıcı tespit ve imha eğitimi, kontra-terör konularında danışmanlık verildiği, ortak eğitim verildiği açıklanıyor. (gazeteler, 3.9.19)

Dahası Amerikan Merkez Kuvvetler Komutanlığı, PYD/YPG’ye verdiği askeri silâhlı eğitimin görüntülerini paylaşıyor. Bölgeyi cephâneliğe çeviren örgüt, Amerikan askerleri gözetiminde ve korumasında hendek - tünel kazıyor, mevzi hazırlıyor. Ve bu arada ABD Fırat’ın doğusuna operasyonel ek asker gönderiyor. 

“KORİDOR DEVLET”E ÇANAK TUTULUYOR!

Verilen haberlere göre, Amerikalıların Trump’un vaad ettiği ve Ankara’nın “Türkiye’nin kırmızı çizgisi” olarak ilân ettiği “20 mil -32-35 km’lik alan” bir yana Cumhurbaşkanının “Amerikalıların biraz daha daraltmalarında arkadaşlarımız geçici de olsa mutabakat sağladı” ikrarıyla “daraltılan güvenli bölge”nin sadece ilk 5 km’si tamamen silâhlardan ve PYD/YPG militanlarından arındırılmış olacak. İkinci 5 kilometrede ağır silâhlarların olmayacağı söyleniyor ama PYD/YPG militanları silâhlarıyla cirit atmaya devam edecek.

Özetle, bir yandan Suriye’nin kuzeyini uhdesindeki kantonlar üzerinden Suriye’den koparmaya çalışan PYD/YPG silâhlandırılıp silâhlı askeri eğitim verilirken, diğer yandan tam bir “Çekiç Güç” işlevini gördürülen “ortak askeri harekât merkezi”yle ve “ortak devriyeler”le örgütün bölgedeki egemenliğine ortam oluşturuluyor. 

Kısacası, ortada tam bir garabet var. Konunun uzmanlarının tesbitiyle, “eğit-donat projesi”ne benzer bir programla PYD/YPG’ye 30-70 bin kişilik “ordu” kurduran ABD, örgüte Türkiye’nin yanıbaşında İsrail ekseninde küresel ifsad şebekeleri ve emperyal güçlerin güdümünde “devlet” kurdurmanın bütün gerekleri yerine getiriliyor.  

Ve bütün bunlara karşı Cumhurbaşkanı’nın “Eylül sonuna kadar Suriye toprakları üzerinde sözkonusu ‘güvenli bölge’yi oluşturacağız” çıkışıyla bu oldubittiye âdeta çanak tutuluyor!

KOMŞU ÜLKENİN TOPRAKLARINA GİRMEK

Oysa Anayasanın 92. maddesi “Milletlerarası hukukun meşrû saydığı hallerde savaş hali ilânına ve Türk Silâhlı Kuvvetlerinin yabancı ülkelere gönderilmesine veya yabancı silâhlı kuvvetlerin Türkiye’de bulunmasına izin verme yetkisi TBMM’nindir” âmir hükmünü getirmiş. 

Buna rağmen millet irâdesinin temsilcisi olan TBMM’nin izni ve kararı olmadan ve hatta Meclis’te görüşülmeden ve müzâkere edilmeden Türkiye topraklarında -Şanlıurfa Akçakale’de- “müşterek harekât merkezi” adı altında Amerikan askerleri Türkiye’de konuşlanıyor; “güvenli bölge” oluşturulması için “ortak devriye” paravanında Türk Silâhlı Kuvvetleri yabancı bir ülkenin askerleriyle birlikte görüşülüp müzâkere edilmeden komşu ülkenin topraklarına giriyor. 

Uluslar arası hukuka göre bir başka ülkenin topraklarına asker sokarak “toprak işgali” ve “egemenlik hakkının ihlâli”nde bulunuluyor; küresel emperyal güçlerin başında gelen işgalci ve istilâcı ABD ile birlikte Türkiye “işgalci” - “savaş ve cephe ülkesi” durumuna düşürülüyor.

Ankara, biran evvel fiyasko ile sonuçlanan “Suriye politikası”na son verip Şam’la ve komşu bölge ülkelerle işbirliğine gitmeli. Aksi halde bu akametin sonu daha da vahim olur.

Okunma Sayısı: 2640
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı