Sığınmacı krizinde karşılıklı ithamlarla tetiklenen “Sorosçuluk” polemiği, Macar asıllı Yahudi Amerikalı dolar milyarderi ve uluslararası spekülatör “para sihirbazı” George Soros’un Ankara’nın akıbetsiz “Suriye politikası”ndaki etkisini gündeme getirdi.
Bilindiği gibi daha önce Kavala’nın bizzat Cumhurbaşkanı tarafından “Soros vakıfları”yla irtibatından dolayı “Sorosçuluk”la suçlanması, başta Cumhurbaşkanı ile iktidardakilerin küresel güçler adına dünyadaki turuncu devrimlerin finansörü Soros’la “derin ilişkileri”ni sözkonusu etmişti.
Öncelikle Kavala’nın “Ben ‘Sorosçu’ isem, Erdoğan benden önce ‘Sorosçu’, zira beni Soros’la Erdoğan tanıştırdı” cevabı ve daha “siyasi yasaklı” iken AKP Genel Başkanı, akabinde Başbakan olarak Erdoğan’ın Soros’la defalarca görüştüğüne dair kayıtların deşifresiyle teyid edilmişti.
Ve Cumhurbaşkanı Gül’ün basın danışmanı Sever’in “Erdoğan'ın Soros bağlantıları” yazısındaki ifşasıyla Ocak 2003’te Davos’taki Victoria Oteli’nde Soros’la bizzat görüşen Erdoğan’ın “Türkiye’nin açık toplumcuları biziz, bizi destekleyin” dediği ortaya çıkmıştı. ([email protected], 24.17)
Peşinden siyasi iktidarın “Soros’la ilişkileri”, AKP kurucusu eski bakanlardan Arınç’ın “Soros ile görüşür, fikirleri bizim için muteberdi, tüm çalışma arkadaşlarım buna şahittir ki Soros o zaman baş tacımızdı” ikrarıyla, A. Şener’in Başbakan Erdoğan’la “Soros’lu masa”da buluştukları” ifadesiyle ve 2005’teki gelişinde Başbakanlıktaki toplantı fotoğraflarıyla tescillenmişti. (gazeteler, 27.10.21; Hürriyet, 24.1.03; Radikal, AA 25.1.03, Milliyet, 16.6.05)
“SOROS ARTIKLARI”NDAN DAHA “SOROSÇU”!
Aslında daha baştan “Türkiye’nin en iyi ihraç ürünü ordusudur” diyerek Türkiye’nin Müslüman komşusu Suriye’ye girip iç savaş kargaşasına askeri müdahaleyle “savaş ve cephe ülkesi” durumuna düşürülmesini takdir eden Soros, “Avrupa, Suriyeli sığınmacılar konusunda Erdoğan’ı desteklemeli” çağrısıyla “para karşılığı” sığınmacıların Türkiye’de tutmasını önermişti. (gazeteler,5.3.20)
Vakıa şu ki yine dinî değerleri istismar ve “Ensar - Muhacir” tâbirlerini istimalle bizzat partili eski bakanların ikrarıyla iktidardakiler “Soros artığı” dediklerinden çok daha “Sorosçu”!
Zira “tek kişilik yönetim”, baştan beri Fırat’ın doğusunda ABD’nin İsrail hegemonyası hesâbına silâhlandırıp Suriye’yi bölüp parçalamada kullandıkları işbirlikçi taşeron maşa örgütlerin başında gelen PYD/YPG’yi savunan Soros’un telkinine göre emperyal ecnebilerin “Suriye komplosu”nda ve “sığınmacı krizi projesi”nde yer alıyor.
Bundandır ki tam da Soros’un finanse ettiği “renkli - turuncu devrimler”le hedef ülkelerde karışıklıklarla kalkışmanın alevlendirilmesinden korkuluyor.
“SOROS’UN TELKİNLERİYLE DEĞİL, ŞAM’LA İŞBİRLİĞİYLE…
Kısacası, AKP iktidarında, on yıldır muhalefetten ve kamuoyundan yapılan bütün çağrılara rağmen emperyal mihrakların Suriye’yi bölüp parçalama maksatlı Esad’ın devrilmesi kumpasına gelen Ankara, girdiği girdapta Şam’la müzâkere ve işbirliğine yanaşmıyor.
“Tampon - güvenli bölge” paravanında Suriye topraklarında askeri faaliyetleri sürdürüyor. Oysa Soros’un telkin ettiği “emperyal projeler”le değil, Suriye’nin toprak bütünlüğünü, siyasi birliğini esas alan “Astana - Soçi mutâbakatı” ekseninde Ankara’nın Şam’la doğrudan işbirliğiyle Suriye ile bölgenin barışı ve istikrarı sağlanır, sığınmacıların ülkelerine gönüllü ve sağlıklı dönüşü sağlanır.
Ankara’dakiler boş tartışmalar yerine bu sürecin hayata geçirilmesine çalışmalı…