“Modernleşmede en büyük liderimiz Atatürk’tür, onu örnek almanın gayreti içindeyiz” söylemiyle başlayan “AKP’nin Atatürkçülüğü”nün özellikle eğitim - öğretimde “icraat”a dönüştüğünü görüyoruz.
1940’larda okullarda okutulan “Kemalizm” ve “Atatürkçülüğün” resmî ideoloji olarak “Türk İnkılâp Tarihi ve Türkiye Cumhuriyeti dersleri”ne, 1971’deki 12 Mart muhtırası ara döneminde “Millî Savunma Dersleri”nin “Millî Güvenlik Dersi”ne çevrilip 12 Eylül darbesiyle “Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihimiz” adını alırken, AKP iktidarında öncelikle ders kitaplarında ve müfredatta darbelerin övülmesi ve darbelerle demokrasinin katlinin ‘haklı’ ve ‘meşrû’ gösterilmesi skandalı yaşandı. “Laiklik” ve “irtica” bahisleri “darbeci mantığı”yla dercedildi.
Yine “Atatürkçülük öğretisi” adı altında dinle alâkası olmayan teorilerle dinî meseleler yorumlandı. Anayasanın 24. maddesinde “devletin denetim ve gözetimi altına alınan”, “kişilerin kendi isteğine, küçüklerin de kanunî temsilcilerinin talebine bağlı” kılınan “Din dersleri” kitaplarındaki “Atatürk ve Din” okuma parçalarında “Atatürkçülük öğretisi” adı altında milyonlarca öğrenciye “irticaî unsurlar tehlikesine karşı Atatürk ilkelerine sımsıkı bağlanması”nı belleten metinler dayatıldı.
O denli ki “Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi” kitaplarına Hz. Musa’nın, Hz. İsa’nın ve Peygamberimizin (asm) -hâşâ- “tasvirleri” konuldu. “Mezheplere gerek olmadığı” yazıldı, 2006 baskılarında İslâm’da mezheplerin sayısı dörtten “beşe” çıkarıldı. “Kelime-i Tevhid, Lâ-ilâhe illallah’tır” ibâresiyle yetinildi. Namaz tarifinde bayanlar için “başı yarı açık” resim kullanıldı. “Dinî cemaatler de tarikatlar gibi din ve vicdan özgürlüğünü, ulusal birliği ortadan kaldıran gruplardır” isnadında bulunuldu.
DİN DERSLERİNE “ATATÜRKÇÜLÜK” KALIBI!
Bu arada Tâlim ve Terbiye Kurulu, ders kitaplarında yer alacak “Atatürkçülükle ilgili konular”ı, aralarında MGK Genel Sekreterliği’yle değişik kurumların “Atatürkçülüğün ilköğretimdeki bütün ders programlarında, temel felsefesine bağlı kalınarak ünite ve temalarında yer alması” teklifiyle Din Dersinden Sosyal Bilgilere kadar bütün derslere “Atatürkçülük” sokuldu. (DHA, 31.7.20017)
Dinle alâkası olmayan dünyevî ve felsefî teorilerle dinî meseleler yorumlanıp sözde “dinin düzeltmesi”ne kalkışıldı. Darbe dönemlerinin itiyadıyla “Atatürkçülük” perdesinde “laiklik” ve “irtica” bahisleri, körpe zihinlere tepeden dayatmacı bir darbeci zihniyetle dayatıldı. Millî Eğitim eski Bakanı’nın “müfredatta Atatürkçülük yüzde 40 arttırıldı” ifâdesi bu gerçeğin ikrarıydı.
Keza dönemin AKP hükûmeti Başbakanı’nın, partisinin grubunda “Bre ahmaklar! AKP kurulduğu günden beri Anıtkabir’e gidiyor ve 10 Kasım törenlerine katılıyor! AKP’nin Atatürkçülüğü, konjonktürel değil kadimdir” tepkisinin anlamı bu idi. (gazeteler, 13,14. 11. 17)
Bu süreçte, ders kitaplarında resmî ideoloji propagandası sürdürüldü. İmam Hatip liselerindeki Kur’ân, Tefsir, Hitâbet ve Arapça dahil bütün ders kitaplarının başına “portre” ve “gençliğe hitap” konuldu. Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi’nden Türk Dili ve Edebiyatı ve Sosyoloji dersi kitaplarına “M. Kemal’den seçmeler” serpiştirildi. “Atatürk ilkeleri”, “laiklik”, “Türk devrimi”, “devletçilik”, “bütün yönleriyle Atatürk’ü tanıma-tanıtma, sevme-sevdirme, benimseme” telkin edildi.
Özetle, AB’ye taahhüd ettiği ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) Ek 1. Protokolü 2. maddesindeki “hiç kimse eğitim hakkından yoksun bırakılamaz; devlet, eğitim ve öğretim ile ilgili üzerine aldığı görevleri yerine getirirken, anne ve babaların çocuklarına, kendi dinî ve felsefî inançlarına uygun olan bir eğitim ve öğretimin verilmesini isteme haklarına saygı gösterir” esası, “ilke ve inkılâplar” kuşatmasındaki “ideolojik eğitim sistemi”yle çiğnendi, çiğneniyor…
“OKUL KİTAPLARINDA RUHU ÖLDÜREN İDEOLOJİ!”
Kısacası, ders kitaplarında “Atatürk’ün görüşleri”ne atıfta bulunularak din ve demokrasi, “Atatürk’ün görüşleri”, “ilke ve inkılâpları”yle tanımlanıp “okutuluyor.” İnsan haklarının başında gelen demokratik temel eğitim hakkı olan din eğitimi ve öğretimi “resmî ideoloji” kalıbına sokuluyor.
“Kemalizm”i tahlil eden Dr. Theo Sommer’in tesbitiyle, “devlet kurucusunun ibadet şeklinde sunulan özdeyişleri, okul kitaplarında yer alan ruhu öldüren ideoloji”nin enjektesi aynen uygulanıyor. (Atatürk Devrimleri, Dünü, Bugünü ve Yarını,139)
İktidar milletvekilleri, “Hedefimiz Atatürk ilke ve inkılâplarını toplumun ortak paydası haline getirmektir” diye konuşurken, “Atatürkçülüğü marjinal grupların, vesâyetçilerin eline mi bırakacağız!” diyen Cumhurbaşkanı, “10 Kasım”da “Atatürk’ü anlamalıyız ve anlatmalıyız” çağrısında bulunuyor.
Hülâsa, “Atatürkçülük propagandası”nın en yoğun ve ağırlıklı şekilde yapıldığı AKP iktidarında eğitim ve öğretimde de “Atatürkçülüğün ikamesi”ne devam edildi, ediliyor…