Tam da Cumhurbaşkanı’nın AKP Genel Başkanı olarak partisini grubunda haftalık konuşması öncesinde Merkez Bankası’nın (MB) –swap anlaşmalarıyla dışarıdan bulunan emânet para ile- dışarıdan bulunan müdahalesiyle doların kısa süreli pir-iki küsur puanın ve akaryakıtın birkaç kuruş inidirim yapılması, “iktidar cephesi”nde ve “yandaş medya”da yine âlây-ı vâlâ ile propaganda edildi.
AKP iktidarında doları 1.5 liradan tırmandığı 7 lirada tutmak için Hazine’nin 128 milyar doların kimlere ve nereye verildiği hâlâ meçhul “harcanması”nın ardından doların önce 9, akabinde, 12 liraya çıkmasına bakmadan MB’nin müdahalesiyle Cumhurbaşkanı’nın konuşmasıyla 13.95 liradan 12.20’ye düşmesi “yandaş medya”da “bakın dolar düşüyor!”, “müthiş başarı!” manşetleriyle propaganda edildi.
Borçla Hazine’nin döviz rezervinin “arttıran” sözkonusu swaplar çıkarıldığında Hazine’nin döviz rezervinin 35 milyar dolar eksinde olduğunu bildiren ekonomistler, MB’nin müdahalesinin geçici ve neticesiz olduğunu belirtmişlerdi. Nitekim çok geçmeden kısa sürede dolar bir defa daha 13.70’leri aştı.
Aslında daha bir hafta önce MB’den “döviz kurları, serbest piyasa dinamiklerince arz ve talep koşullarınca belirlenmektedir” denilip dalgalı kur sistemine müdahale edilmeyeceği açılanmasından sonra bu kez “MB belli koşullar altında kalıcı yön amacı taşımadan sadece aşırı oynaklığa müdahale edebilmektedir” denilmesi vaziyeti ele veriyor.
Bilindiği gibi bu girdapta ekonomiye güvenin sıfıra ineceği, ticaretin dönmeyeceği, kimsenin geleceği öngörmeyeceği, yatırımların durup yabancı yatırımcının kaçacağı uyarıları yapılmıştı.
Özetle, “Döviz piyasalarında fiyat oluşumları gözlemlenmektedir. Şirketlerimiz ve vatandaşlarımızın aşırı oynak piyasa koşullarında iktisadi temellerden tamamen uzak değerlerden işlem yaparak muhtemel kayıplara karşı uyarılması lüzumu üzerine bu açıklamaya gerek duyulmuştur” ifadesi, “gerçekçi olmayan ve iktisadi temellerden tamamen uzak, sağlıksız fiyat oluşumları” ifadesi “tek kişilik yönetim”in iflas eden tezatlı, tutarsız ve zikzaklı “ekonomi politikası”nin ikrarı oluyor.
“Hileli algı operasyonu”
Bir taraftan “ekonomi şahlanıyor!” denilirken, diğer taraftan “ekonomik kurtuluş savaşı”ndan dem vurulması bu dönemin bir diğer tenakuzu olarak açığa çıkıyor.
Bu durum, gerçekten bir “ekonomik kurtuluş savaşı’ varsa ‘düşman kim?” sorusunu sordururken, “iktidardakilerin yanlış ekonomi politikalarının sonucunu “dış mihraklar”a fatura etmesi algısı gerçekçi bulunmuyor.
Bu garabet, öncelikle küresel ecnebilerin demokrasileri ve meşru hükûmetleri deviren darbelerin finansmanında, emperyallerin “yerli” işbirlikçilerini fonlamada kullanılan doların TL karşısında 14 kat güçlendirilmesi bu iddiayı boşa çıkarıyor.
Ve tamamen “dış güçler”in küresel hegemonya ve çıkarları komplolarına gelindiği kıskaçta “dış güçler” çarpıtmasıyla ekonomin çöküşü ve tükenişinin vebâlinin başkalarına fatura etmeye yeltenilmesinin tam bir “hileli algı operasyonu” olduğu bir defa daha ortaya çıkıyor.
“Faize karşıyım’ ama ‘faizle borçlanın!”
Tutarsız “ekonomi politikaları”nın açığa çıkan bir diğer çarpıcı çelişkisi, Cumhurbaşkanı’nın “faiz sebep, enflasyon sonuç” teziyle her fırsatta faize karşı olduğu iddiasının aksine faizle iş yapılması.
Bir yandan muhalefetin “bari bu süreçte sıfır faizle kredi verilsin” ikazlarının aksine esnafa, iş dünyasına, çiftçiye “faizli kredi alın!” diyerek faizli borçlanmaları çağrısında bulunurken, diğer yandan “bunlar nasıl adam, düşük faizle kredi istiyordun, hadi gel al, niye almıyorsun?!” diye yakınması tezadı sergileniyor.
Bu arada dışarıdan yüzde 20’ye varan faizle Londra’daki tefecilerden ve faiz lobilerinden yüksek faizle borçlanmadan her saat milyonlarca dolara, milyarlarca lira katlanan faiz yükü Türkiye’nin sırtına yükleniyor.
Cumhurbaşkanı’nın canlı yayında konuştuğu iki saatlik sürede dolar üzerinden Türkiye’nin borcunun 200 milyar lira arttığı kaydediliyor.
Özetle, her şeye ardı ardına gelen fahiş zamların yağdığı vartada ne faizler, ne enflasyon ve ne de dolar düşüyor; hepsi birden at başı artıyor…
SÖZÜN ÖZÜ
“Evet, reisleriniz malınızı ceplerine indirip hapsettikleri gibi, akıllarınızı da sizden almışlar veya dimâğınızda hapsetmişler…” Bediüzzaman, (Münâzarât, 104)