"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Şehir hastaneleri itirafı…

Cevher İLHAN
23 Kasım 2019, Cumartesi
TESBİT

Bilindiği gibi günlük geçecek “araba sayısı garantisi” verilerek otoyol, köprü ve tünellere döviz üzerinden milyarların aktarılmasına benzer “hasta sayısı garantisi” verilen şehir hastanelerine dair Cumhurbaşkanı her fırsatta “Biz buraya yıl, ay, gün koyuyoruz, ‘bu hastaneyi şu, şu, şu evsafta yapacaksın’ diyoruz; buna yap-işlet-devret denir; kendi cebimizden para çıkmıyor,” ikrarıyla, Hazine’nin kefil olduğu “kamu özel işbirliği modeli”ni savunur.

Bu açıdan Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu’nda, Bakanlık bürokratlarının alkışladığı Sağlık Bakanı’nın, “üç şehir hastanesi için proje ihale ilânına çıkılmıştır, altını çiziyorum, yedi şehir hastanesini genel bütçe kaynaklarıyla yapmayı planlıyoruz” sözleri, hasta vatandaşların âdeta “müşteri” addedildiği “model”den vazgeçildiği şeklinde yorumlanmıştı. (gazeteler, 12.11.19)

Ancak peşinden Cumhurbaşkanı’nın “Halkımıza hizmetten dolayı zarar ediyorsak varsın zarar edelim be!” çıkışı, bu vahim zararı teyit ederken, kamuoyunda “şehir hastaneleri zararına son veriliyor” beklentisini boşa çıkardı. 

Nitekim Cumhurbaşkanı’nın “varsın zarar edelim” çıkışından sonra “Bu hastaneleri genel bütçeden kendimiz yapsaydık, hizmet gideri olarak bütçedeki miktarın en az yarısını yine ödeyecektik” diyen Bakan’ın “sözlerinin çarptırılıp saptırıldığı” yakınması, hayıflanmasını geçersiz kıldı. (gazeteler, 16.11.19)

Ve gelecek nesillerin varlığından çalınan şehir hastanelerinden başta İngiltere olmak üzere birçok ülkenin terk ettiği, vatandaşlara “döviz-dolar kullanmayın” çağrısında bulunulurken, döviz-dolarla çeyrek asra varan ihâlelerle serâpa zarar veren “şehir hastaneleri projesi”ne inadına devam ediliyor…

VAZİYET

Hangi problem halledildi ki…

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin Meclis grubunda “Sayın Erdoğan ABD’den neden bu kadar mutlu döndü?” diye soruyor.

Başbaşa ve heyetler arası görüşmelerden sonra “Erdoğan’ın hayranıyım” diyen Trump’un “S-400’ler sorununun ciddî sıkıntı ve zorluk çıkardığını” söyledi. Beyaz Saray’dan “S-400’ler çözülmedikçe diğer başlıkların çözümü imkânsız” açıklaması geldi.

Yine ABD’nin elli bin TIR dolusu silâh ve mühimmatla silâhlandırdığı bölgedeki önde gelen işbirlikçisi YPG’ye desteğinin devam edeceği tescillenirken, “PYD/YPG ile- çalışmaya devam edeceğiz” çıkışında bulunan Trump’un “Sizin Cumhurbaşkanımızla (Erdoğan’la) görüştüğümüz gibi Mazlum Kobani’yle de görüşüyoruz” cümlesi terörist başıyla görüşmesi iptal edilmedi. 

Keza hakaretâmiz skandal “mektup”tan dolayı tek kelime bir düzeltme ve “özür” dilenmediği gibi Halk Bankası krizi pazarlığında da bir uzlaşmaya varılmayıp sürüncemede bırakıldı.

Özetle, Türkiye’nin ABD’den hiçbir talebi karşılanmadığına göre, kala kala Erdoğan’ın ve Trump’un hiç değinmediği ve ortak basın toplantısında gazetecilere sordurulmayan, “mal varlığının araştırılması”nın Trump’la kapalı kapılar arkasındaki görüşmede sessiz sedâsız gündemden kaldırılmasını sözkonusu ediyor. 

Gerçekten, başta Suriye meselesi ve “yaptırımlar” olmak üzere hangi problem halledildi ki Cumhurbaşkanı bu kadar “mutlu ve memnun”?!

GARABET

“Tank-palet soruları” cevapsız 

Sakarya’daki Tank-Palet Fabrikasının AKP MKYK eski üyesi de olan ve Cumhurbaşkanı’na yakınlığıyla bilinen bir iş adamı ile Katar ortaklığındaki şirkete satışı tartışması devam ediyor.

Aslında 1975’te kurulan silâh fabrikasının özelleştirmesine dair 19 Aralık 2018 tarihli Resmî Gazete’deki Cumhurbaşkanlığı kararnâmesinde, “adrese teslim” özelleştirme garabeti ifşa ediliyor.  

Bu açıdan en son ana muhalefet liderinin, “İhaleyi ne zaman ve nerede yaptın, nerede yayınlandı? Satış da değil kira da, bunun adı sıfır bedelle peşkeştir” tepkisine doğru dürüst cevap verilmemesi bir dizi istifhama sebebiyet veriyor. 

Bu muamma devam ederken, Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu’nda, tank-palet fabrikasının devrine dair muhalefet milletvekillerinin afişlere de yansıttıkları “Millî Savunma, Katar-Ethem Sancak’ın arka bahçesi mi?”, “Ordunun sırları da satıldı mı?” sorularını geçiştirmesi garabeti dikkat çekici oldu. (gazeteler, 21.11.19)

Ve milletvekillerinin “İhaleyi neden gizliyorsunuz?” sualinin cevapsız kalması, istifhamları daha da arttırırken, iktidar cephesi”nden “millî ve yerli olsun diye Katar’a özelleştirdik” açıklaması bir diğer garabet olarak kayıtlara geçiyor. 

HAFTANIN SÖZÜ 

“On bir gazetenin manşeti aynı…”

“28  Şubat’ta medya ne kadar özgür değildi ise bugün de değil. Çözümü medyanın manipülasyondan, siyasî baskılardan ve patronaj etkisinden kurtulup nasıl özgür, bağımsız, âdil olabilir bunun yolunu bulmalıyız. Bu düzen olmaz, çöker. On bir gazetenin manşetinin aynı çıktığı bir dönem olmamıştır. Şu andaki medyanın durumu çok kötü. Bu sürdürülebilir bir şey de değil…”

Kemal Öztürk (Gazeteci - Yazar)

SÖZÜN ÖZÜ

“Eğer muharrik veya müreccih (tercih edici) siyasetçilik veya tarafgirlik ise tehlikedir…” Bediüzzaman, (Sünûhat, 66)

Okunma Sayısı: 4678
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı