Mâlum, 128 milyar doların kime - kimlere gittiği sorularına iktidardakilerce doğru dürüst cevap verilmedi. Bu arada Hazine Bakanları peşpeşe “afları”nı istediler. Merkez Bankası başkanları ve yardımcıları görevden alındı; ancak Merkez Bankası’ndaki 128 milyar doların Cumhurbaşkanı’nın tâlimatıyla bir avuç yandaşa peşkeş çekildiği iddialarına çelişkili açıklamalarla hiçbir mâkul cevap verilmedi.
Keza ekonomistlerin 128 milyar Doların 210 milyar doları -3 trilyon 400 milyar lirayı- bulduğu hesaplamalarına karşı da hiçbir mâkul açıklama da getirilmiş değil. Daha 128 ya da 210 milyar doların nereye ve kimlere gittiği bilinmezken şimdi de 418 milyar doların heba edildiği soruluyor. Ana muhalefet lideri, Hazine’den çalındığını belirtiyor. Bu tesbite diğer muhalefet liderleri da katılıyor.
“Sayıştay’ın raporlarında 418 milyar doların nasıl harcandığını görmemiz lazım. Bizim elimizdeki raporlarla karşılaştıracağız. İktidar rahatsız olduğu için raporlar makaslanıyor” diye konuşan ana muhalefet lideri, 418 milyarın akıbetini doları sormak için Sayıştay’a gideceğini söylüyor.
“418 milyar dolar 85 milyar vatandaşımızın parasıdır. Kul hakkı yendiyse onu takip etmek zorundayız. Ben tek başıma bulmayacağım o işin uzmanları bulacak. Bedeli ne olursa olsun 418 milyar doları alıp bu ülkenin parasını kasaya koyacağız” diyen Kılıçdaroğlu, “Bu kurumun 85 milyonun hassasiyetini dikkate alması lazım. Bizim ödediğimiz vergiler nerelere harcandı? Bunu denetleyen kurum Sayıştay’dır. Sayıştay’ın raporlarında 418 milyar doların nasıl harcandığını görmemiz lazım. Bizim elimizdeki raporlarla karşılaştıracağız” diye konuşuyor. Bilindiği gibi “millet ittifakı”nı oluşturan altılı işbirliği” nin “ortak politikalar mutabakatı”nda özellikle “Yolsuzlukla Mücadele Stratejisi ve Eylem Plânı” önemli bir yer tutuyor. Öncelikle “Siyasi Ahlâk Yasası”nın çıkarılması, Meclis’te “Siyasi Etik Komisyonu” ile “Yolsuzlukları Araştırma Komisyonu” nun kurulması ve “Mali Suçları Araştırma Kurulu” nun idari özerkliğe kavuşturulup mali kaynakları, personel ve bilişim alt yapısının güçlendirilmesiyle, vergi affı ve varlık barışlarının kara para aklama aracı olarak kullanılmasına fırsat verilmemesi; rant hesabına âdeta her ihale için değiştirilen ve son yirmi yılda iki yüze yakın değişikliğe uğrayan Kamu İhale Kanunu’nun Avrupa Birliği normlarına uyarlanması bunların başında geliyor.
Bu açıdan, “millet ittifakı” iktidarında, bilhassa “tek kişilik sistem”de katlanan yolsuzlukların, hırsızlıkların, rüşvetin, on milyarlarca dolarlık garantili kamu ihalelerini yandaş müteahhitlere peşkeşin, ihaleye fesat karıştırmanın, zimmetin, irtikabın, kayırmanın, soygunun, yağmanın, komisyonculuğun, dolandırıcılığın soruşturulup cezalandırılması kapsamında 418 milyar doların hesabının sorulması bekleniyor.
VAZİYET
Bir diğer tesbit, çarçur edilen 418 milyarın TL’nin değerinin dipten daha da dibe vurduğu vartada bugünkü kurla kaç TL’ye tekabül ettiği sorusu soruluyor.
Yapılan çalışmalara göre, 128 milyarın 2 trilyon 400 milyar lirayı, 210 milyarın 3 trilyon 400 milyar lirayı aştığı kaydedilirken, 418 milyar doların yaklaşık 7 kentilyon 900 milyar lirayı tuttuğu ifade ediliyor.
418 milyar doların Merkez Bankası’nda kalması haline Türkiye’nin bugün uğradığı feci ekonomik çöküşe uğramayacağı, bütün borçlarının ödeneceği, TL’nin değerinin bu denli düşmeyeceği, dövizin TL karşısında bu denli yükselmeyeceği ve Körfez ülkelerinden 5 – 10 milyar dolar dilenmek durumunda kalmayacağı değerlendirmeleri yapılıyor.
Bundandır ki ana muhalefet lideri Sayıştay’a da seslenerek, “İktidara geldiğimizde o raporlarda 418 milyar doları görmezsem, görevinizi layıkıyla yerine getirmemişsiniz demektir. Vallahi de billahi de raporda görmezsem yakarım sizleri” diye vahim vaziyete dikkat çekiyor.
Ve Ankara’ya dev bir “çete-metre” koyacağını, halktan çalınan 418 milyar doları tahsil edinceye kadar tâkip edeceğini bildiriyor.