Cumhurbaşkanı “Bir gece ansızın onların da tepelerine ineriz, inmeye de mecburuz” cümlesiyle yine Suriye’ye operasyon sinyali çaktı.
“Harekâtın amacı”na dair ise “Suriye’nin kuzeydoğusundan kuzeybatısına kadar malum terör örgütlerinin odaklanma noktaları var, biz hâlâ bunları görmezlikten mi geleceğiz?” dedi, “Kuzey Irak’ta PKK’ya ve PKK’nın adeta yavrucuklarına karşı yaptığımız operasyonlar var, aynı durum Suriye için çok daha geçerli, çok daha önemli. Her zaman söylediğim gibi, bir gece ansızın onların da tepelerine ineriz, inmeye de mecburuz” diye konuştu.
Keza bir milyon Suriyelinin gönüllü dönüşü için askeri ve siyasi açıdan istikrar ve güvenliğinin sağlandığı bölgelerin gerçekleşeceğini, başta Azez, Cerablus, El Bab, Tel Abyad ve Resulayn başta olmak üzere on üç ayrı bölgede yerel meclislere proje sunulacağını söyledii.
OPERASYONLARLA TERÖR BİTMİYOR…
Cumhurbaşkanı’nın “terörle mücadele” ve “sığınmacılar için ‘güvenli tampon bölge’ oluşturulması” olarak nazara verdiği “Suriye’ye askeri operasyonun gerekçeleri” daha sonra Milli Savunma Bakanı tarafından da tekrarlandı. “Milletimizi 40 yıldan beri başına musallat olan terör belasından kurtaracağız, bizim tek hedefimiz teröristler” dedi.
Oysa 47 yıldır “terörü tasfiye” maksatlı sınırötesi askeri operasyonların, yapılan yüzlerce hava harekâtıyla bombardımanın Irak’ın kuzeyindeki terörist kamplarını ortadan kaldıramadığı, onlarca “kara harekâtı”nın terörü tasfiye etmediği ve terör örgütlerini dağıtamadığı, cephede bizzat çatışmış, sözkonusu operasyonlarda yer almış asker ve uzmanların ikrarlarıyla ortada.
Her defasında, “Kandil’deki terörün ana karargâhıyla stratejik noktaların vurulduğu, terör yuvalarının darmadağın edildiği” resmi bildirilerinin aksine, terör örgütünün ciddî darbe yemediği, teröristlerin önceden belirlenmiş mağaralara, mahzenlere çekilip saklandıkları, zaten giydikleri peşmerge kıyafetiyle bölge halkı arasına karıştıkları biliniyor.
2010’da Genelkurmay eski Başkanı Başbuğ’un, “1984’ten 2010’a kadar 26 yılda beş defa PKK’yı bitirdik; ‘terör örgütü dağıldı, bitti’ diye yanlış algıladık” yakınması kayıtlarda (gazeteler, 6,7,2010)
NİÇİN İLLE DE ASKERİ OPERASYON?
Şimdi de, Ankara’dakilerin “hudutlarımızın güvenliğini tehdit eden sınırlarımızda hiçbir “terör koridoru” ve “‘terör oluşumu’na müsaade etmeyecekleri” iddiası havada kalıyor.
Sormak lazım; “hiçbir terör koridoruna, terör örgütüne müsaade edilmeyecek”se, Cumhurbaşkanı’nın “başta ABD olmak üzere tüm koalisyon güçleri, bu terör örgütlerine binlerce TIR dolusu ciddi mânâda silâh, araç, gereç, mühimmat yardımını hâlâ devam ettiriyorlar, hatta bunlara bölgede eğitim de veriyorlar” yakınmasıyla bu nasıl olacak?
Ve Bakan’ın “Başta Irak ve Suriye olmak üzere tüm komşularımızın toprak bütünlüğüne ve egemenlik haklarına saygılı olduğumuzu her zaman söylüyoruz” ifadesine rağmen Ankara niye Şam yönetimine rağmen Suriye topraklarında askeri operasyon yapma peşinde?
Özellikle Suriye’nin toprak bütünlüğünü, siyasi birliğini, barış ve istikrarını esas alan “Astana - Soçi mutâbakatları”na Türkiye ile birlikte imza atan başta İran ve Rusya olmak üzere bütün bölge ve komşu ülkelerin karşı olduğu “askeri operasyon” neden inadına yapılmak isteniyor?