"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

50 km yayladan Risale-i Nur dersine geliyorlar

09 Ekim 2020, Cuma
Bir başka gün de Bozyazı ilçemizin dersine katıldık. Bediüzzaman’ın has talebesi Zübeyir Gündüzalp’ten ders almış olan Arif Kır ağabeyle ve mahallin Yeni Asya okuyucularıyla hem ders yapmış hem de görüşmüş olduk. Elli kilometre yayladan sahile haftada bir nur dersine gelen kardeşlerimizle nur iklimini paylaştık.

Düğünlerimizin Müslüman kimlikli olması çok güzel

Yeğenim Ayzanur’un güzel düğün merasimini açık havada icra ediyoruz. Bu vesileyle pek çok akraba ile görüşmüş olduk. Düğünlerin güzel taraflarından birisi de bu. Normal şartlarda görüşemeyeceğiniz insanlarla görüşme imkânı buluyorsunuz. Sivas’a gelin giden yeğenimin hatırlı bir tarafının olduğu dâvetlilerin yoğun ilgisinden anlaşılıyor. Kur’ân-ı Kerîm tilâvetleri, dinî muhtevalı sohbetler, sema gösterileri gibi oldukça renkli ve seviyeli bir program düşünülmüş. Biz de iftihar ettik. İstanbul’dan büyük kızımla birlikte, ailece zevkle katıldık.

Bozyazı ilçemiz, serada yaşıyor gibi

Bozyazı ilçemiz, küçük bir sahil ilçesi. Her geçen gün parlayacak iken gün geçtikçe olan güzel imkânlarını da kaybeden bir konumda gözüküyor. Piknik mekânları yaklaşılacak gibi değil. Alkol kullananlara adeta teslim edilmiş. En güzel yerlerde şişe kırıkları oralara başkalarının yaklaşmasını engelliyor. Sahiller muhafazakâr ailelere adeta kapalı gibi. Ailece denize girilebilecek imkânlar çok az. Oysa her hayat tarzından insanın rahatlıkla denize girebileceği imkânlar biraz çalışılsa neden olmasın. Bozyazı’da şimdilerde yapılan sahil boyunca yürüyüş parkuru ve duş yerleri ve oturma imkânları sezon açısından geç kalmış bir proje, ama yine de bir şeylerin yapılıyor olması anlamında sevindirici.

Kara yolu, deniz yolu ve hava yolu olarak imkânlar varken, bu üç imkânında sağlıklı kullanılabildiği söylenemez. Özellikle deniz yolu neredeyse hiç yok. Deniz sahili olan bu küçük ilçelerde balıkçılık ve deniz gezi turları neden etkin değil düşündürücü.

Bu güzelim ilçeler büyük yatırımlı projeleri hak ediyor

Anamur ilçemizi gezerken de aynı üzüntü halini yaşadık. İşlek caddeden bir ara caddeye giriyorsunuz sanki köy şartlarına düşüyorsunuz. Bozuk yollar, temiz olmayan çevre ve neredeyse canlılığını kaybetmiş bir Anamur görüntüsü bizi gerçekten üzdü. Keşke ilçelerimiz adına daha güzel projeler olsa idi.

Bozyazı ilçemiz Toros Dağları’ndan inerken adeta poşete konmuş bir ilçe görüntüsü veriyor. Muz yetiştiriciliğinin ön planda olduğu ilçede her şey seralarla şekillenmiş. Turizm, deniz ürünleri işletmeleri gelişmediği için ister istemez muz yetiştiriciliği ve yer fıstığı ekimi halkın belirgin gelir kaynağı.

İlçelerin kalitesini okuyan insanlarının sayısı belirliyor

Neyse ki Bozyazı’da geçen günlerimizde kıymetli büyüğüm İslâm Yaşar’la birlikte özel vakitler geçirdik. Sohbetler ettik. Ağabeylerimle, ablalarımla hasret giderdik. Bozyazı Sini Çayı kenarında pandemi dolayısıyla oyunların yasak olduğu çay mekânlarında çay içtik ve manzaranın tadını çıkardık. Normal şarlarda buralarda yer bulmak ve sakin bir imkâna sahip olmak hiç mümkün olmazdı.

Mamure kalesi gezilmeye değer

İlçemizde günlerimizin bazısını kültür gezisine ayırdık. Eşim ve çocuklarımla birlikte Mamure Kalesi’nin restore edilmiş halini görünce çok mutlu olduk. Kaleyi gezdik, denizle bütünleşmiş kalede bolca fotoğraflar çektik. Bir eseri işler hale getirmek böyle bir şey olsa gerek. Daha önceleri bu kalemize geldiğimizde oldukça itici, terk edilmiş bir görüntü içerisinde idi. Şimdi ise oldukça güzel ve gezmeye değer vaziyette.

Bir günümüzün akşamında Anamur İskelesi’ne gittik. Ailece gittiğimiz iskelede halka dönük belediyenin hiçbir hizmetinin olmaması, işlerin tamamen oradaki işletmecilere devredilmesi ve sadece belli kesimlere dönük imkânlar sunulması doğrusu bizi hoşnut etmedi.

Düşünün ki iskelede neredeyse alkol kullanılmayan bir oturma yeri bulamadık desek yeridir. İskele Camii’nde akşam namazımızı kıldık. Camidekilere ailece oturabileceğimiz bir yer var mı diye sor- duğumuzda pek bir cevap alamadık. 

Biz de kumsala inip, deniz kenarında kumların üzerine oturarak zaman geçirdik. Denizin dalga sesleri bütün günün yorgunluğunu giderir bir nitelikte idi ve değdi.

Yeni Asya bir kimlik, her yerde o kimliği taşıyanlar var

Tabiî gittiğimiz yerlerde Yeni Asya okuyucularımızla mümkün mertebe görüşmeye gayret ettik. Özellikle mem- leketimiz olan Bozyazı’da hem bayan hem de erkek Risale-i Nur dershanelerimizin olması adeta bize nefes aldırıyordu. Ağabeyim İslâm Yaşar’la birlikte Anamur ve Bozyazı temsilcilerini ziyaret ettik. Bir günümüzde de Anamur’un Risale-i Nur sohbetine katıldık. Oradaki cemaatimizle bir araya geldik. Fizikî mesafeye dikkat ederek, ama mane- vî hizmetlerimizi de ihmal etmemeye özen gösterdik. Bazı günlerimizi de bu Hur medresemizde ilçeden arkadaşlarımız, dostlarımız olan mü’min kardeşlerimizle ders etrafında görüşmelere ayırdık. Oğuzhan ve Murat kardeşlerimizle olan görüşmelerimiz bu kabildendi. Yayınlarımız olan gazetemiz, dergilerimiz ve kitap neşriyatımız üzerinde hem bilgi hem de yayınlardan alış veriş yaptık.

Elli kilometre yayladan sahile haftada bir nur dersine geliyorlar

Bir başka gün de Bozyazı ilçemizin dersine katıldık. Bediüzzaman’ın has talebesi Zübeyir Gündüzalp’ten ders almış olan Arif Kır Ağabeyle ve mahallin Yeni Asya okuyucularıyla hem ders yapmış hem de görüşmüş olduk. Bunun yeri apayrı güzeldi. Anamur ilçemize, dâvet üzere bir gün daha ayırarak, İslâm Yaşar, Ferhat Beyle bu sefer okuyucu ziyareti vesilesiyle gittik. Yeni Asya’yı takip eden ve yayın politikasını beğenen Anamur eşrafından 70’li yaşlarda bulunan Zülfü Beyi evinde ziyaret ettik. Yine evinde bir Risale-i Nur dersi yaparak, ziyaretimizi taçlandırmış olduk.

Anamur’da, temsilcimiz Bekir abi ile okuyucu ziyareti yaptık

Bir yaz döneminde böyle bir ziyaretten dolayı Zülfü Bey çok memnun oldu. Bu tür ziyaretlerin daha çok olması gerektiği üzerinde hem fikir olduk. Özellikle virüs salgınının olduğu böyle zamanlar belki tedbiri alıp daha çok imkânlar ölçüsünde görüşmelerin yapılmasının gerektiği kanaatine ulaştık. Çünkü şartlar zaten olumsuz, kimse ile görüşmemek insanın adeta psikolojisini de bozuyor. Oysa tedbirli görüşmeklerde insan birbirinden müteselli oluyor.

Yaylaların da kendine göre bir gündemi var

Günü birlik de olsa bir yayla ziyareti yapıyoruz ve Kızılca Köyü’müzün Sarınç Yaylası’nda bir iki gün geçiriyoruz. Doğrusu yayla kendi şartları içinde Torosların üzerinde hoş bir iklime sahip. Özellikle virüs dolayısıyla görüşmelerin asgariye indiği düşünüldüğünde yayla şartları tam da pandemiye uygun bir ortam oluyor. Yani gelen gidenin az olması, virüs yayılmasının önlenmesini netice veriyor. Ama Sarınç Yaylası’nda, İslâm Yaşar eşliğinde, şartlar dikkate alınarak haftalık Risale-i Nur (Çarşamba) yayla okumalarının yapıldığını da haber vermiş olalım.

Akrabaları ziyaret etmek oldukça anlamlı

Kızılca Köyü’müzde ve Sarınç Yayla’mızda akrabalarımızı ziyaret ediyoruz. Köyde Fatma Abla, Sarınç’ta Sevim ve Ebe Teyzeler ve köyün en yaşlısı kabul edilen (98) Hanife Teyze bunlardan bir kaçı. Onların hayır duâlarını alıyoruz. Onların mutlu olduklarını görmek, hasbihal etmek doğrusu bu tatil denen kavramın en kıymetli bölümlerindendi. Onların duâlarıyla hayatımızdaki yüklerin hafiflediğini hissediyoruz. Kızılca Köyü’nün harika gece görüntüsü doğrusu daha önce hiç de yaşamadığımız bir tecrübe idi. 

Yine gezme ve eğlenme amaçlı gittiğimiz yakın köyümüz Dereköy de apayrı güzelliklere sahipti. Buradaki balık çiftliği ve işletmesi oldukça güzel düşünülmüş. Ailelerin rahatlıkla gelebileceği nezih bir ortam haline dönüşse daha çok tercih edileceğini ilgililere ilettik.  

Dereköy’ün hemen içinde suyun çıktığı mekân tam bir rahmet hazinesi görüntüsü taşıyordu. Kocaman kayanın içinden bir kapı kadar büyüklükte bir yerden asırlardır su akıyor ve elli yüz kilometre kadar gittiği Bozyazı’ya kadarki yerlere hayat veriyor. Yol boyu Kızılca Köyü’nün sularının da birleştiği düşünüldüğünde Bozyazı Sini Çayı ortaya çıkıyordu.

Akdeniz, akşam yakamozla daha bir güzel

Ve tabiî ki Akdeniz, akşam saatlerinde muhteşem. Yakamoz eşliğinde deniz kenarında sandalyeni alıp, şöyle biraz kafa dinlemeye çekilmek ve deniz tefekkürü yapmak tam bir harika. Gün batmadan kitap okuyarak kumsalda zaman geçirmek daha bir anlamlı. Bu eylemin yerine başka bir şey koymanız pek mümkün değil. Evet denize girmek bir nimet, ama denizi böyle sabah ve akşam gibi sakin zamanlarda özel dinlemek apayrı bir nimet. Deniz, ancak derin tefekkürle anlamını bulur.

Ve derken, yaşadığımız, ekmeğimizi kazandığımız şehrimize dönüş zamanı da gelmiş bulunuyor. Derler ya sayılı gün çabuk geçer diye. Bir de baktık ki bir aylık iznimiz hemen doluvermiş. 

Tatil deyince ne anlıyorsunuz?

Ama geriye dönüp baktığımızda, adına gezi de dense, tatil de dense fark etmez. Bir ay içinde ailemizle çok güzel bir zaman dilimi geçirdiğimizi, duâlar aldığımızı, ziyaretler yaptığımızı, akrabalık bağlarımızı güçlendirdiğimizi, yeni yeni yerler, yeni yeni dostlar kazandığımızı, pek çok akraba evlerinde Risale-i Nur dersleri yaptığımızı hamd ederek söyleyebilirim. Doğrusu hayat bizce böyle güzel. Bu maddî ve manevî birlikte yoğrulmuş olan faaliyetten, faaliyetten mutlu oluyoruz. Sadece nefsimize etki eden, sadece kendi çapımızda gerçekleşen faaliyetten o kadar mutlu olmuyoruz. Ama içine sıla-i rahim girince, akrabalarla görüşmekler girince, dostlarla buluşmaklar, abonelerimizle tanışmaklar dahil olunca, bir de her yerde eğitime dönük kapılar açılınca ve bu tür sohbetler yapılınca biz çok mutlu oluyoruz. Yani hem maddî hem manevî dinamikleri olan bir tatil gerçek tatildir diye düşünüyoruz. Evet, böylece hem dinleniyoruz, hem geziyoruz, hem tanışıyoruz, hem yeni şeyler öğreniyoruz, hem okuyoruz, derslere katılıyoruz, çocuklara küçük küçük hediyeler takdim ediyoruz, onların yüzlerindeki oluşan sevinci biz de içimizde hissediyoruz. Böylece çok yönlü, renkli, çeşitli kazançları olan bir zaman dilimini daha geride bırakmış oluyoruz.

İşte onun için gezmek sadece bir gezmek değildir. Böyle olunca meyveli ağaca dönüşüyor bu faaliyet. Güzel niyetler güzel akibetleri beraberinde getiriyor. Müfritane irtibatı akrabalarımızla da gerçekleştirmek gerektiğini öğreniyoruz. 

Hukukunuz oluşmamız insanlarla akraba olmanızın bir anlamı olmadığını anlıyoruz. Bu hukukun oluşmasının yol- larını da, yukarıda bir gezinin anatomisi olarak isimlendirdiğimiz dinamikleri hayata katmakta buluyoruz ve yapmaya gayret ediyoruz.

Başka bir zamanda, eğer ömrümüz olursa, yeniden gezmek, görüşmek, konuşmak ve paylaşmak dileğiyle.

— SON—

Etiketler: yayla, Risale-i Nur
Okunma Sayısı: 5156
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı