İnsanların her şeye öfkelendiği, hırsızlığın ve edepsizliğin tavan yaptığı, hoşgörünün ve saygının hiçe sayıldığı, en ufak bir probleme “imtihan” değil de “belâ” gözüyle bakıldığı, adaletsiz ortamdaki kazancın başarı sayıldığı, insanları lâfla sözle ezmenin marifet sanıldığı bir çağda yaşıyoruz maalesef.
İşte bu “maalesef” dolu ortamlardan elimizden geldiğince de kaçmaya çalışıyoruz ki zihnimiz bir dinlensin, ruhumuz bir nefes alsın. Bunu da başka meşgalelerle sağlıyoruz. Farklı uğraşlar güzeldir, zihni tazeler. Ama biri vardır ki bizi direkt maaleseflerle dolu ortamlara atar: “SOSYAL MEDYA”
Elhamdülillah yaklaşık bir senedir sosyal medya kullanmıyorum – gündemi takip edebileceğim bir tanesi hariç – ve tekrar açmayı düşünmüyorum. Şahit olduğum ve duyduğum sapkınlıklar, edepsizlikler öyle fazlaydı ki insan biraz körlüğünden arınsa “Aman Allah’ım, bu nasıl bir çöplüktür?” der. (Yanlış anlaşılmasın, medyayı lâyığıyla ve edebiyle kullanan yüzlerce insan var. Kimilerinin verdiği faydalı bilgiler, eğlenceli muhtevalar çokça işime yaramış ve faydası dokunmuştu. Böyle kullanıcılara asla lâfım yok.) İnsan bu çöplüğe girdiğinde hem rahatsız oluyor, hem istemeden beynini bu çöplerle dolduruyor. Sanki korkunç bir tünele giriyor.
Sosyal medya herkesin kullanabileceği, düşüncelerini hürce ifade edebileceği bir yer olmalıydı. Gelin görün ki insanların her konuda ahkâm kestiği, başkalarını sözleriyle rencide ettiği ve bundan zevk aldığı; komşusu açken tok yatanı bırakın, yeni aldığı eşyayı komşusuna göstermeden yerinde yatamayanı, birçok sapkınlığı, edepsizliği “akım” adı altında yayınladığı bir yer olmuş. Ha, bir de “linç” meselesi var. Farklı görüşlerdeki bu insanlar, görüşlerinin farkına dair fikir alış verişi yapmak yerine hakaret alış verişi yapıyorlar. Haliyle uzlaşamayıp birbirlerini linç ediyorlar. Bu “linç” denen şey imlâ hatası yapan bir kişiye karşı da yapılabiliyor, sürç-ü lisan yaşayan birisine karşı da!
Şimdi dönün bakın, girmek istemeyeceğiniz bir ortam bu. Onu desem suç, bunu yazsam suç. Bu durum insanı “sosyal” medyada bile “a’sosyalliğe” sürükler. Zaten bedenini eve kapatmış insan bir de fikirlerini hapsetmiş oluyor.
Düşününce burada birbirini yiyen insanların da ıspatlamaya çalıştığı bir şey var aslında. Herkes bir üstünlük çabasında. “Ben daha zenginim, ben daha güzelim, ben daha güçlüyüm, ben daha mükemmelim.” Ben, ben, ben… Sen, ne? Kimin kime üstünlüğün var ki? “Beyazın siyaha, siyahın beyaza üstünlüğü yok” demişken Hz. Muhammed (asm) senin kime üstünlüğün olabilir ki?
Bencilliğin, edepsizliğin, saygısızlığın hat safhada olduğu bir çöplüğü kim avuçları arasına alıp saatlerini harcamak ister ki?