Su hayatımızın en değerli maddelerinden birisidir. Ancak bu gün suyu maddî yönüyle değil, manevî yönüyle de düşüneceğiz.
Su deyince aklımıza hidrojenle oksijenin birleştirilmesin meydana gelen sıvı madde akla gelir. Su, en önemli besin maddelerimizden olmanın yanı sıra, temizlik ve tarımda da kullandığımız kıymetli bir nimettir. Su, saflığı ve temizliği de temsil eder. En geri kabilelerden en medeni kabilelere saflık ve temizlik manasında kullanılır su.
Bir de şu şekilde düşünelim: Su sadece su olarak kalmaz. İsim ve hal de değiştirir. Sertleşip donunca buz, ısıtılıp kaynayınca buhar olur. Peki yine aynı saflığıyla mı kalır bu su? Aynen öyle. Buz olduğunda yine herhangi bir şekilde renk almaz, tadı değişmez, yine berraktır. Buhar olduğundaysa yine saftır. Hatta öyle saftır, öyle berraktır ki gözümüze görünmez bile…
Belki de hayatımızdaki en saf, en temiz maddedir su. Hal değiştirdiğinde, isim değiştirdiğinde özü değişmeyen tek maddedir. Etikete ve dereceye bakıldığında hep aynı saflığıyla kalan tek maddedir. Bulunduğu ortama en çok ayak uyduran maddedir su. Hep aynıdır. Tadıyla, saflığıyla, berraklığıyla hep aynıdır su.
Hele insanlarla karşılaştırıldığında, birçok insandan daha üstündür. Su bir gerçektir. İlhamdır. Saflık, temizliktir. Hakikî bir maddedir. İşte bu, suyun hakikatidir.