Dünyada yaşanan bir gerçek var; zulüm. Zulmü yapana ise zalim denilmektedir. Kişinin hakkı, hukuku olduğu bir noktada onu o hakkından mahrum bırakmak zulümdür. Düşünün ki kişiye hak etmediği noktada kaş çatmak dahi bir çeşit zulümdür.
Yani zulüm sadece işkence yapmak mıdır? Hayır. Zulüm deyince aklımıza ilk Mescid-i Aksa’ya ve orada yaşayan Müslümanlara yapılanlar geliyor.
Peygamberimizin emaneti Mescid-i Aksa’da yaşayan kardeşlerimize yapılan işkenceler, şiddetler, eziyetler, hukuksuzluklar birer zulüm olarak unutulur cinsten değil.
Bütün dünyanın gözleri önünde gerçekleşen İsrail’in bu hak ihlalleri insanlığın yüz karasıdır.
Bugünlerde Filistinli kardeşlerimiz Peygamberimizin emaneti Mescid-i Aksa’yı korumak amacıyla adeta savaşa girmişlerdir. Küçücük masum çocukların, korumasız sivil halkın üzerine bombalarla saldırmaktadırlar.
Hz. Muhammed (asm) “Zulümden sakınıp kaçın. Çünkü zulüm kıyamet gününde zalim için zifiri karanlıktır” buyurmaktadır.
Zalim zengin ve büyük ülkelerin küçük mazlum müslüman ve fakir ülkelere yaptığı zulümler de var. Zenginlikleri zulümlerini arttırmış zalimler, fakir ülkelerde yaşayan insanların en temel ihtiyaçları olan gıda ve suya ulaşmalarını değişik şekillerde engellemektedirler.
Her yıl dünya genelinde milyonlarca insan su ve gıda ihtiyacını karşılayamadığından dolayı ölmektedir. Ve yüz milyonlarca çocuk beslenme yetersizliğinden dolayı hastalıklar içindedir.
Ve yine Çin’de Müslüman insanlara çok yönlü zulümler yapılmakta, soykırım uygulanmaktadır.
Ne acıdır ki, modern dünya, on yıllardır yaşanan insanlık dramlarına seyircidir. Filistin meselesine, bu yaşanan zulümlere kimse dur demediği gibi Müslüman ülkeler de olayın seyircisi konumunda. İnsanlık sanki başına kıyametini koparıyor.
Rabbim bizleri zulümlere karşı dur diyenlerden eylesin.
Daha güzel, adaletli, özgür bir dünya dileğiyle ve dualarla.