"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Adaletsiz olmaz

Faruk ÇAKIR
20 Şubat 2020, Perşembe
Adalet sisteminin yara aldığını Türkiye’yi idare edenler de her fırsatta ifade ve itiraf ediyorlar.

Bu hususta bir ihtilâf yok. Esas mesele, yara alan bu sistemin nasıl tamir edileceği noktasında düğümleniyor.

“Adalet mülkün temeli” olduğuna göre kimse bu meseleyi hafife almamalı. Adalet ve kanun hâkimiyetinin ehemmiyeti anlatmak için ne yapılsa yine de azdır. Şunu unutmamak icap eder ki, adaletle hükmedildiği için bazıları memnun olmayabilir. Ancak sıkıntıları sona erdirmenin yolu, adaletin tam olarak temin edilmesinden geçer. Bu sebeple “Şeriatın kestiği parmak acımaz” denilmiştir.

Son yıllarda alınan bazı kararlar çok tartışılıyor. Böyle olması da tabiîdir. İcabında aynı mahkemenin ve aynı hâkimlerin birbirine zıt kararlar vermesi hukuk sisteminde yaşanan ciddî sıkıntılardan biri. Müebbet hapse mahkûm olan birinin, bir müddet sonra beraat etmesi sistemdeki sıkıntılara işaret etmez mi? Hangi dâvâ olursa olsun mahkeme sonunda birbirine zıt kararların ortaya çıkması adalet sistemini derinden yaralıyor. 

Tartışmalı kararların sorumluluğunu sadece hâkimlere atıp işin içinden çıkmak da mümkün değil. Siyasetçisinden vatandaşına kadar herkesin kısmî sorumluluğu vardır. Adaletle hükmedilmeyen durumlarda “Bana dokunmayan yılan, bana dokunmayan hukuksuzluk bin yıl devam etsin” diyerek itiraz etmeyenlerin de bir sorumluluğu yok mu? Her adımda adaleti savunmak hepimizin işi değil mi?

Bazı idareciler dikkate almasa da bu kararların faturasını 80 milyon insan ödüyor. İtibarımızı bu kadar sarsan bir durum karşısında sessiz kalmak mümkün mü? Keyfi kararlardan dolayı maddî faturalar da ödenmiyor mu?

Adalet kantarının hem çok hassas, hem de herkesi aynı titizlikle tartması gerekir. Bunu yapabildiğimiz söylenebilir mi? Adaletsiz uygulamalar görünüşte bazılarına fayda sağlıyor olsa da temelde bir faydası yoktur ve uzun dönemde onlar da adaletsizlikten dolayı bedel öderler. 

Koç Üniversitesi’nden siyaset bilimci Prof. Murat Somer, Gezi Dâvâsı’nda verilen kararı değerlendirirken şu tesbiti yapmış: “Yargı ancak siyasal sistemde demokrasiye geri döndükten, yani kuvvetler ayrılığı yeniden tesis edildikten sonra yapılacak gerçek reformlarla düzelebilir. (...) Yargı –çok partili demokrasiye geçildiğinden beri görülmediği kadar- bağımsızlığını ve kurumsallığını yitirmiş durumda. Önce kuvvetler ayrılığının restore edilmesi, daha sonra da son yıllardaki ikinci kadrolaşma dalgasının etkisini ortadan kaldıracak bir eğitim ve liyakat reformu gerekecek.” (euronews.com, 19 Şubat 2020)

Bu tesbitlerden de anlaşılacağı üzere esas mesele demokrasiyi iyi işletebilmekte. Son yıllarda başka pek çok sahada olduğu gibi hukuk ve adalet sahasında da ‘ehliyet ve liyakat’in dikkate alınmadığı ortada. Ehliyet ve liyakatin olmadığı bir sistemin iyi işlemesi mümkün mü? Adalet Bakanlığı da ara sıra yaptığı açıklamalarda ‘yetişmiş hukukçular’ın azlığından şikâyet ettiğine göre hızlı bir şekilde ehliyetli kişiler yetiştirmek gerekir.

İdareciler hukuk ve adaleti tesis noktasında büyük bir sorumlulukla karşı karşıyadırlar. Adaletin iyi ve âdil tecelli etmediği her karar Türkiye’ye kurulan bir tuzak olarak görülmeli.

Her iş bir yana, adalet bir yana. Mutlak surette adaleti tesis etmek ilk işimiz olmalı vesselâm.

Okunma Sayısı: 2355
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı