Bazı ülkeler bu salgında iyi imtihan veremeyip vatandaşı nezdinde itibar kaybederken, bazı ülkeler de takdir topladı. Bunların hangi ülkeler olduğu kamuoyunca malûm.

Virüs salgını bazı insanların daha fakir olmasını netice verirken bazıları için yeni zenginliklerin kapısını açtı. Meselâ, turizm firmaları krize girerken; internetten satış yapan firmalar kâr etti. 

Hesapta olmayan virüs salgınının bazı zenginleri ‘çok daha zengin’ hale getirmesi dünyadaki gelir dağılımındaki adaletsizliği biraz daha katmerleştirdi. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres, buna çare olarak yeni bir teklifi gündeme getirmiş ve KOVID-19 salgını sırasında zenginleşenlerden ‘servet vergisi’ alınmasını istemiş. 

Haberde şu bilgiler var: “Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres, hükümetlere COVID-19 salgını sırasında zenginleşenlere ‘dayanışma’ ya da ‘servet vergisi’ uygulamasını teklif etti. Guterres, BM Ekonomik ve Sosyal Konseyi Kalkınma Finansmanı Forumu’nda yaptığı konuşmada, geçen sene dünyanın en zenginlerinin servetinde 5 trilyon dolarlık artış olduğuna dikkati çekti. COVID-19 aşısına eşit erişim olmamasının ve aşı stokunun küresel maliyetinin 9 trilyon doları geçtiğinin tahmin edildiğini söyleyen Guterres, salgınla mücadele ile küresel krizin önüne geçilmesi için birlik ve dayanışma vurgusu yaptı. Antonio Guterres ayrıca, G20 ülkelerinin yoksul ülkelerin borçlarını bu yıl sonuna kadar ertelemesinden memnuniyet duyduğunu, ancak bu ertelemenin 2022’yi de kapsayacak şekilde daha fazla uzatılması gerektiğini söyledi.” (aa, 12 Nisan 2021)

Bir yıl zarfında, dünyanın en zenginlerinin servetinde 5 trilyon dolarlık artış olması gelir dağılımındaki büyük adaletsizliğe işaret etmez mi? 5 trilyon doların 1 trilyon doları adaletli bir şekilde dünyadaki fakir fukaraya ulaştırılabilmiş olsa çok iyi bir hizmet ve dünya barışına katkı sağlanmış olmaz mı?

Elbette ‘başkası’nın serveti üzerinde konuşmak kolaydır. Ancak bazı zenginlerin bu miktarlarda olmasa da servetlerinden önemli paylar ayırdığı da bazen haberlere konu oluyor. BM Genel Sektereri böyle bir teklifi gündeme taşıdığına göre ‘hür dünya’nın ve tabiî ki ‘İslâm dünyası’nın buna destek olması gerekir ve beklenir. Adı ‘servet vergisi’ olmasa da zenginler ikna edilerek bu imkân paylaşılmalı ki dünyadaki kavga ve kargaşa bir ölçüde sona ersin.

Haklı olarak günde beş defa BM’ye ve onun yöneticilerine; yaptıkları diğer yanlış işler için kızıyoruz, ama böyle hayırlı bir teklife de desteklemek icap eder. Acaba bu ve benzeri iyi ve güzel teklifleri çok daha önce ‘İslâm ülkeleri’nin bir araya gelerek kurduğu ‘çatı teşkilâtları’ yapması gerekmez miydi?

Biri yer, biri bakar ve bundan dolayı kıyamet koparsa; bu kopuşa engel olmak lâzım. İslâm İşbirliği Teşkilâtı ve İslâm ülkelerinin yöneticileri hem kendileri bu çağrıya destek olmalı, hem de ‘kovid devri zenginleri’ni fakirlere yardım noktasında iknaya çalışmalı. 

Kovid zenginlerinin parası çenemizi yormasın, o paralar bir şekilde fakirlere ulaşsın.