Ancak bu çağrının, Türkiye’yi idare edenlerce duyulduğunu söylemek kolay değil. Sosyal medyadaki tepkilere bakılırsa durum öyle görünüyor.

Psikiyatrist Prof. Dr. Verimli’nin çağrısı ve tespiti şöyle: “Artık gerçek gündeme dönelim; Ülkemize acilen 20 tane 300’er yataklı Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi yapılmalı. Bunların 5’i sadece AMATEM olmalı. Uyuşturucu/Uyarıcı madde kullanımı ve bağımlılığı korkunç boyutlarda ve bu suç oranını yakın gelecekte üç katına çıkaracak.” (@arifverimli, 8 Mayıs 2022)

Böyle bir çağrı karşısında Türkiye’yi idare edenler ‘her şey yolunda’ tavrı sergileyebilir mi? Sosyal medya üzerinden paylaşılan bu mesaja yapılan yorumlara bakıldığında durumun çok daha vahim olduğu da anlaşılıyor. Çok sayıda doktor ve hasta, kendi şahitlikleriyle durumun vahim olduğunu anlatan bilgiler paylaşmışlar. Fakat, görebildiğimiz kadarıyla siyasetçiler ve idareciler bu çağrıyı, bu teklifi duymamış gibi davranmışlar. Gerek iktidar ve gerekse muhalefet partileri bu konuyu mutlaka gündemlerine almalı ve bu krize de çareler bulmalı. 

İktidar mensubu siyasetçi ve idareciler, yapılan bu tespit ve çağrının Türkiye’deki durumu yansıtmadığını düşünüyorsa çıkıp bunu da söylemelidirler. Mesela, Sağlık Bakanlığı bir açıklama yapıp, “Bir uzman, bir hekim böyle bir çağrı yaptı; ama Türkiye’deki durum bu kadar vahim değil” diyebilir mi? Durum bu kadar vahim değilse bu açıklama yapılmalı. Yok, durum böyle ve hatta daha vahimse o zaman da bu çağrı dikkate alınmalı çare bulunmalı değil mi?

Bu çağrı üzerine yapılan bazı yorumlar da şöyle: “AMATEM’de pratisyen olarak çalışıyorum ve birçok hastamız tekrar tekrar geliyor. Bunun temel nedeni hastaneden çıktıktan sonra bir hayat planlarının olmaması. Amatem yetersizliği kadar sonrasını planlayan, onları hayata entegre edecek bir sistemin olmaması.”

Tabii ki “Amatem”lerin tedavide başarı nispetinin düşük olduğunu söyleyenler de var. Ancak Prof. Verimli, başarı oranının da yüksek olduğu kanaatinde. Prof. Verimli ayrıca, “Bağımlılık; alkol, madde (uçucu, uyarıcı, uyuşturucu), kumar, oyun (bahis), sigara, kafein olarak tanımlanmalı.. Yoksa alışveriş bağımlılığı falan da var” tespitini de yapmış.

Elbette bağımlılıkla mücadele sadece hekimlerin yapacağı iş değil. Bu konuda hepimize vazife düşer ve bu ‘bataklığı’ kurutmak için elimizden geleni yapmak durumundayız. Diyanet İşleri Başkanlığı ve bu maksatla kurulmuş Sivil Topluk Kuruluşları da devreye girmeli. Çok büyük ve kararlı mücadele ile çocuklarımızın ve gençlerimizin bağımlılık bataklığına saplanmaması için çalışmalıyız. Elbette fiili çalışmalar, dualarla da desteklenmeli.

Çok büyük bir tehlike karşısındayız. Allah’ın hepimizi, çocuklarımızı ve torunlarımızı bu musibetten muhafaza eyle. Amin.