"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Darbelere son vermek için

Faruk ÇAKIR
16 Temmuz 2020, Perşembe 00:01
Milletin tercih ve kanaatlerini dikkate almayan darbeci anlayışın Türkiye’ye verdiği zararı hesaplayabilmek mümkün değil.

1960’dan başlayarak ortalama her on yılda bir darbe, müdahale ya da muhtıra ile Türkiye’nin yolunu değiştirmek isteyenler olmuştur. 

Darbeler ve darbeciler millet ekseriyeti nezdinde her zaman kınandığı halde acaba bu müdahaleler ve ‘süreç’ler niçin tam olarak sona erdirilememiştir? 1960 darbesinden sonra gerekli hukukî ve adlî adımlar atılmış olsa, darbeciler hak ettikleri cezaları almış olsa; sonraki darbeler olur muydu? 

Esasında başka hususlarda olduğu gibi, bu konuda da dünyanın ne yaptığına bakmakta fayda var. “Erken kalkanın darbe yaptığı ülkeler” ile “tarihinde darbe olmayan ülke”leri kıyaslamak icap etmez mi? “Erken kalkanın darbe yaptığı ülkeler”de hak, hukuk, adalet ve demokrasi olur mu? Geçmişinde darbe olmayan ya da olsa bile sonradan gerekli tedbirleri alıp darbeleri ve darbeci anlayışlara tarihe gömen ülkeler demokrasi ile idare edilen ülkeler değil mi? Hak, hukuk ve adaletin hükmettiği; işlerin ‘lâyık olanlar’a verildiği ülkelerde darbe olma ihtimali sıfıra yaklaşmaz mı?

Türkiye belki çok şeyi yaptı, ama darbecilerle hukuk önünde âdil bir hesaplaşmayı tam olarak yapamadı. 1960 darbesine imza atanlar, bunun karşılığını âdil bir şekilde aldı mı? 12 Eylül 1980’e imza atanlara hak ettikleri âdil cezalar verilmiş olsaydı Türkiye 28 Şubat 1999 ‘süreci’ni yaşar mıydı? Aynı şekilde 28 Şubat sürecinde demokrasiyi rayından çıkaranlar âdil bir şekilde yargılansaydı 15 Temmuz yaşanır mıydı?

15 Temmuz’un üzerinden 4 yıl geçti. Dört yıl boyunca çok şey konuşuldu, ama benzer darbe ve müdahalelerin olmaması için kalıcı çareler bulunup ortaya konuldu mu? Hutbelerde bile bu mesele anlatıldı, ama “Şunlar yapılsın ki benzer darbeler olmasın”  diyen çıktı mı? Diyanet bu hususta milleti ikna edecek çareler ve alternatifler ortaya koyabildi mi? Sivil Toplum Kuruluşları ve dinî cemaatler ‘güzel örnek’lerle geniş kitleleri kendine çekebildi mi?

Adı ne olursa olsun, kim yaparsa yapsın bütün darbe ve müdahalelere hep birlikte itiraz etmek mecburiyetindeyiz. Türkiye’nin bu noktaya gelmesine biraz da “Benim darbecim iyidir” anlayışında olanlar sebep olmuştur. Düşünün ki bir başbakan ve iki bakanın idamıyla neticelenen 27 Mayıs darbesi uzun yıllar belli kesimler tarafından ‘cesaretle’ savunulabilmiştir. Darbelerin ve darbecilerin savunulduğu bir ülkede darbecilik sona erer mi? 

Neyse ki aradan geçen günler ve yıllar darbelerin kötü, fena ve itiraz edilmesi gereken şeyler olduğunu hemen herkese gösterdi. Daha önce 27 Mayıs ya da 12 Eylül’ü savunanlar bu yanlıştan geri adım attı ve o darbeleri savunanlar neredeyse kalmadı. Darbelere son vermenin en tesirli yollarından biri de doğru bir eğitim sistemi kurmaktan geçer. Türkiye bunu henüz yapabilmiş değil.

Yeniden keşiflere ihtiyaç kalmadan dünyanın darbelerle nasıl mücadele ettiğini dikkate alalım ve biz de aynısını yapalım. İşi ehline verip, adaletin mülkün temeli olduğunu bilelim ve ona göre iş görelim. Aksi her tercih bizi yanlış yollara sürükler vesselâm.

Okunma Sayısı: 1911
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı